Danıştay Kararı 8. Daire 2009/6153 E. 2012/5189 K. 14.06.2012 T.

8. Daire         2009/6153 E.  ,  2012/5189 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2009/6153
Karar No : 2012/5189

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili : …
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K…. sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi … Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı … Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık; … plaka sayılı Belediye Özel Halk Otobüsü işletmecisi olan davacının Belediye Özel Halk Otobüsleri Uygulama Yönetmeliğine göre suç sayılan fiileri işlediği nedeniyle 10 gün görevden menedilmesine ve bu işlemin uygulanması için aracın Belediye İkmal Müdürlüğüne çekilmesine ilişkin işlemin iptali isteminden doğmuştur.
Anayasanın 124. maddesinde, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve kanuna aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilecekleri hükme bağlanmıştır. Yasa koyucu; düzenleyeceği konularda genel prensipleri belirler ve bunun uygulanmasını yürütmeye, başka bir ifadeyle idarelere bırakır. Bu asli düzenleme yetkisinin Yasama organına ait olmasının doğal bir sonucudur. Ancak, idarelerin düzenleme yetkisi yasama organının çizdiği sınırlar içinde ve üst hukuk normlarına aykırı olmamak kayıt ve şartına bağlı olarak gerçekleşebilir.
İdare, yönetim ilişkisi nedeniyle idare edilenler hakkında yaptırım uygulama yetkisine sahiptir ve bu yetki, Anayasa çerçevesi içinde yasalarla düzenlenen alanlarda ve yine yasalarda belirlenen koşullarda kullanılır.
Bir başka anlatımla, idari yaptırımlar cezai nitelik taşıdıklarından bu yetkinin Yasalarla düzenlenen alanlarda, yine Yasalarla belirlenen şartlarda kullanılması gereklidir. İdarenin yasal belirleme ve dayanak olmadan herhangi bir davranışın yaptırım gerektirdiğini takdir ederek kendi düzenleme yetkisi çerçevesinde kural koyması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.
5393 sayılı Belediye Kanununun 15/b maddesinde, Kanunların belediyeye verdiği yetkiler çerçevesinde yönetmelik çıkarmak, belediye yasakları koymak, “p” bendinde de, kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taşıt sayılarının bilet ve ücret tarifelerini, zaman ve güzergahlarını belirlemek, ve yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek, işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek, kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yapmak belediyelerin yetki ve imtiyazları arasında sayılmıştır.
Öte yandan, 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkami Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 Tarih ve 486 numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muadil Kanunun uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 1.maddesinde; belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara belediye encümenince Kabahatler Kanunu uyarınca idari para cezası ve yasaklanan faaliyetin menine karar verileceği kuralı yer almıştır.
1608 sayılı Yasanın, belediyelere yetki ve görev alanları ile ilgili konularda yasak koyma ve bu yasağa uymama halinde yaptırım belirleme yetkisi verdiği açıktır.
Aktarılan Yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde belediye sınırları içinde toplu taşıma ile ilgili olarakda belediyelerin düzenleme yapma, ceza verme görev ve yetkisinin bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Dava konusu işlemin dayanağını teşkil eden ve Belediye meclis kararı ile yürürlüğe girmiş olan Yönetmelikte de özel halk otobüsü işleticilerine ilişkin kuralların yanı sıra hizmetin sunumuna ilişkin genel ilke ve kurallar belirlenerek hizmetin sunumu ile ilgili hangi fiillerin suç kabul edileceği sayılmış, bu fiillere belediye encümenince para cezası verileceği, aynı fiilin tekrarı halinde ise 3 ila 15 gün ticaret ve sanattan men cezası uygulanacağı düzenlenmiştir.
Söz konusu Yönetmelik de yer alan düzenlemelerde aktarılan yasal kuralların anlam ve amacına aykırılık içermemektedir. Bu yönetmelik ile belediyenin toplu taşıma hizmetini özel halk otobüsleri eliyle gördürmesi nedeniyle oluşan denetim görevi kapsamında hizmetin gereğine ve mevzuata aykırı işleyişin önlenmesi amaçlanmıştır.
Bu bakımdan, Yönetmelikte yer alan düzenlemelerin, yasal dayanağı olmayan idari yaptırım ve ceza olarak değerlendirilmesi hukuken mümkün değildir.
Bu açıklamalar karşısında, Belediye Kanunundan doğan yetkinin kullanımından doğan ve bu kanuna aykırı olmayan yönetmelik hükmüne göre tesis edilen işlemin esasının incelenmesi gerekirken Mahkemece belediyelerin Yönetmelikle ceza verme yetkisi olmadığından bahisle verilen kararda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi kararının bozulmasına,dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere adı geçen mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 14.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.