Danıştay Kararı 8. Daire 2004/784 E. 2004/4445 K. 23.11.2004 T.

8. Daire         2004/784 E.  ,  2004/4445 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No: 2004/784
Karar No: 2004/4445
Temyiz İsteminde Bulunan : …
Karşı Taraf : Karayolları Genel Müdürlüğü
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacılar tarafından, geçirdikleri trafik kazası sonucu davacılardan …’in eşi, diğer davacıların annesi olan …’in ölümü ve araçta meydana gelen hasardan dolayı davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle tazminat istemiyle yaptıkları 7.8.2002 tarihli başvurunun reddine ilişkin 11.9.2002 tarih ve … sayılı işlemin iptaline ve her bir davacı için ayrı ayrı olmak üzere 20.000.000.000 lira, toplam 60.000.000.000 lira destekten yoksun kalma tazminatı ile araçta meydana geldiği ileri sürülen hasar nedeniyle 10.000.000.000 lira maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faziyle birlikte tazmini ve yine her bir davacı için ayrı ayrı 20.000.000.000 liradan toplam 60.000.000.000 lira da manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava da; … Ceza Mahkemesi ve … Asliye Ceza Mahkemeleri tarafından gerek mahalli bilirkişiye gerek talimat yoluyla ve gerekse Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtasas Dairesine yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporların; konunun uzmanı bilirkişilerce düzenlendiği ve yeterli tespiti içerdiği ve hükme esas alınabilir nitelik taşıdıkları anlaşıldığından, dava konusu tazminat talebinin nedeni olan …’in kaza sonucu ölümü ve araçta maddi hasar meydana gelmesi olaylarının tamamen davacılardan …’in kusurundan kaynaklandığı ve olaydaki kusurun 8/8 oranında olduğu, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yürütmekte olduğu hizmetle ölüm olayı arasında illiyet bağının ise bulunmadığı, davalı idarenin yürütmekte olduğu kamu hizmeti ile meydana gelen ölüm olayı ve oluşan zarar arasında hukuken kabul edilebilir bir illiyet bağının bulunmaması nedeniyle Karayolları Genel Müdürlüğünün oluşan zarardan dolayı idare hukuku hükümleri çerçevesinde herhangi bir kusuru ve tazmin yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddeden … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; keşif ve bilirkişi incelemeleri olaydan çok sonra yapıldığından kusurlu şahsın belirlenmesini güçleştirdiği öne sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi … ‘nın Düşüncesi : İstemin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı … ‘in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü.
Uyuşmazlık; davacılar tarafından, geçirdikleri trafik kazası sonucu davacılardan …’in eşi, diğer davacıların annesi olan …’in ölümü ve araçta meydana gelen hasardan dolayı davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle tazminat istemiyle yaptıkları 7.8.2002 tarihli başvurunun reddine ilişkin 11.9.2002 tarih ve … sayılı işlemin iptaline ve her bir davacı için ayrı ayrı olmak üzere 20.000.000.000 lira, toplam 60.000.000.000 lira destekten yoksun kalma tazminatı ile araçta meydana geldiği ileri sürülen 10.000.000.000.-liralık hasara ilişkin maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faziyle birlikte tazmini ve yine her bir davacı için ayrı ayrı 20.000.000.000.- liradan toplam 60.000.000.000 lira da manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. İdarenin kamu hizmetin yürütülmesinden doğan zarardan sorumlu tutulmasını gerektiren kurumlardan birisi hizmet kusuru olup genel olarak bir kamu hizmetinin kuruluş ve işleyişinde aksaklık ve bozukluk olarak ifade edilmektedir.
5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Yasanın 2. maddesinde, bu Yasada tarif olunan Otoyol, Devlet ve İl yolları ağına giren yol güzergahlarını ve bunların değişikliklerini hazırlayıp, imar mevzuatı kapsamına giren yerlerde İmar ve İskan Bakanlığının onayına sunmak, imar mevzuatı kapsamı dışında kalan yerlerde doğrudan doğruya tayin ve tespit etmek, hazırlayacağı programlar uyarınca yol ve köprüleri inşa ve ıslah etmek, onarmak ve emniyetle kullanılmalarını sağlayacak şekilde sürekli bakım altında bulundurmak ve bu konularda gerekli eğitimi yapmak, bütün yol ağlarının inşası, onarımı, bakımı ve diğer hususları teknik esaslarla vasıf ve şartlarını tespit etmek yolların kullanılmasına, teknik emniyet ve korunmasına ait esas ve kaideleri tespit etmek, yürütmek ve uygun göreceği yol işaretlerini tespit etmek Karayolları Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, 18.11.2001 tarihinde saat 16.45 sıralarında davacılardan …’in sevk ve idaresinde bulunan otomobilin …ili, …istikametinden … ili, … İlçesi istikametine gitmekte iken … İlçe merkezine 7 km mesafe kala fırtına nedeniyle denizden karayoluna dalgalarla gelen kumun, yolda birikmesi sonucu araç sürücüsünün direksiyon kontrolünü kaybederek, tahkimat duvarının üzerinden denize uçtuğu, aracın ters dönüp arka kapılarının açılıp sular altında kaldığı, kaza neticesinde davacıların yaralı olarak kurtulduğu, ancak davacılardan …’in eşi diğer davacıların annesi olan …’in ise ölümüne sebebiyet verdiği, olay tarihinde hazırlık tahkikatı esnasında trafik polisi tarafından düzenlenen kaza tespit tutanağında, araç sürücüsü davacının 3/8, Karayolunun ise 5/8 oranında kusurlu olduğu, trafik polisi bilirkişi raporunda ise araç sürücüsü 2/8, Karayollarının ise 6/8, … Asliye Ceza Mahkemesince kaza yerinde trafik polisi bilirkişi ve İnşaat Mühendisi bilirkişisine yaptırılan keşif sonucu düzenlenen raporda ise, görüş mesafesinin tam, yolun düz ve eğiminin ihmal edilebilir mertebede olduğu, hız sınırı 30 olmasına rağmen kaza yapan aracın, 70 Km hızla ilerlediği trafik levhasının tam olup, araç sürücüsünün 8/8 oranında kusurlu olduğu, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesince hazırlanan raporda ise, yol durumu, uyarıcı levhalar ve azami hız sınırına dikkat edildiği takdirde olayın önlenmesinin mümkün olabileceği, bu nedenle araç sürücüsünün 8/8 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Kazanın meydana geldiği yolun Karadeniz sahiline bitişik olup, Karadenizin karakteri dikkate alındığında her an deniz kabarması ve taşmasına ilişkin etkilere açık olup olayın bu nedenle öngörülebilir olduğu, olayın meydana geldiği yerde denizin kabarıp taşmasıyla yolun 3-6 cm arası ıslak kumla kaplandığı, bunun ise yol güvenliğini azalttığı, olayın meydana geldiği yolun tekrar güvenli hale getirilmesi görevi de davalı idareye ait olduğundan hizmetin iyi işlemesi için makul bir süre içerisinde davalı idarenin olaya tepki vermesi gerektiği açıktır. Zarar ve ölümlü olayın denizin kabarması sonucu denizden gelen kumlar nedeniyle meydana geldiği açıktır.
Bu belirleme karşısında mahkemenin öncelikle hizmet kusurunun varlığını araştırması, yolun o yerde yapılmasının zorunlu olup olmadığı ve olası deniz hareketlerinin önlenmesi yolunda gerekenlerin tam anlamıyla yerine getirilip getirilmediği saptanmalıdır. Meteorolojik bulgularla zarara neden olan olay ve olağan gelişmeler arasındaki nedensellik ilişkisi de belirlenecek diğer konulardır. Bu belirlemelerden sonra olağan coğrafya gelişmelerine ve olası deniz hareketlerine uygun önlemler alınmadığı ortaya çıkarsa hizmet kusuru söz konusu olacaktır.
Yapılan incelemede hizmet kusuru saptanmazsa, doğal olayın verdiği zarardan ötürü zorlayıcı neden de söz konusu olamayacağından, kamu kültfetinin ortak paylaşımı ilkesinin doğal sonucu olarak, davacının uğradığı zararın karşılanması gerekecektir. Böylece olayın oluştuğu yerde gerçekleşen eylemde idarenin gereken önlemleri alıp almadığının ortaya konulamamış olması idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacak, yolu esenlikle kullanan ile zarara uğrayanların sıkıntıları denkleşecektir.
Böylece uyuşmazlığın özelliği konunun hem hizmet kusuru hemde kusursuz sorumluluk yönünden irdelenmesini gerektirmektedir. Çünkü olası doğal olayların yaşanabileceği bir coğrafya kesiminde, deniz kıyısında yapılan sahil yolu için denizden kaynaklanan zorlayıcı nedenlerin varlığı idarenin yolun esenliği için gereken tedbirleri almasına ilişkin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesi … gününde oy çokluğu ile karar verildi.
AZLIK OYU (X) : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler, idare Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, kararın onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.