Danıştay Kararı 8. Daire 1998/397 E. 1998/2243 K. 15.06.1998 T.

8. Daire         1998/397 E.  ,  1998/2243 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/397
Karar No: 1998/2243

Temyiz İsteminde Bulunan : Orman Genel Müdürlüğü
Vekili : …
Diğer Davalı : Orman Bakanlığı
Davalı İdare Yanında Davaya Katılan : … Turizm İşletmeleri A.Ş.
Vekili : …
Karşı Taraf : … Çevre Koruma Derneği
Vekili : …
Davacı Yanında Davaya Katılan : T.M.M.O.B. Orman Mühendisleri Odası
İstemin Özeti : … İli … İlçesi … mevkiinde bulunan Orman Genel Müdürlüğüne ait … Eğitim ve Dinlenme Tesislerinin bulunduğu ormanlık sahanın 6831 sayılı Orman Kanunun 17. maddesi ve Orman Arazilerinin Tahsisi Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca turizm amaçlı tesis yapılmak üzere tahsis edilmesine ilişkin Orman Bakanlığınca 9.1.1997 günlü ve 22872 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ilanın iptali istemiyle açılan davada; 6831 sayılı Orman Kanununun 17. maddesinin değişik 3. fıkrasında ” Turizm alan ve merkezleri dışında kalan Devlet ormanlarında kamu yararına olan her türlü bina ve tesisler için gerçek ve tüzel kişilere, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığınca bedeli karşılığı izin verilebilir..” hükmüne yer verildiği, dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, tahsis ilanına konu … İli … İlçesi … mevkiinde bulunan Orman Genel Müdürlüğü Eğitim ve Dinlenme Tesislerinin bulunduğu 42.059 m2lik ormanlık sahanın 13.9.1989 günlü ve 20281 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 30.8.1989 günlü ve 89/1489 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit ve ilan edilen …-… Çevresi Turizm Alanı sınırları içerisinde kaldığının anlaşıldığı, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 8. maddesinin (G) fıkrasında yer alan kamu kuruluşlarına ait eğitim ve dinlenme maksatlı tesislerin turizm bölgeleri ve turizm merkezleri içinde kalsalar dahi kurumlarına bağlı olarak faaliyetlerine devam edebilecekleri yolundaki hükümle, Turizm Bakanlığına tahsis edilmesi gereken turizm alanlarında ve turizm merkezlerinde bulunan Hazineye ait ormanlara ve kamu kuruluşlarına ait taşınmazlara bir istisna getirilmek suretiyle kamu kuruluşlarına ait eğitim ve dinlenme amacı taşıyan tesislerin bu faaliyetlerini sürdürebilmelerine olanak sağlandığı görülmekte ise de, ilgili kamu kuruluşlarınca eğitim ve dinlenme tesisi kullanımından çıkartılan ve turizm yatırımı yapılmak üzere tahsis edilmek istenilen taşınmazların 2634 sayılı Yasa kapsamı dışında tutulması ve anılan Yasanın 8/6. maddesi hükmünden yararlandırılmasının düşünülemeyeceği, bu durumda Turizm Alanında kalan Orman Genel Müdürlüğü … Eğitim ve Dinlenme Tesislerinin bu faaliyetini sona erdirerek tesislerin bulunduğu 42.059 m2 lik ormanlık sahanın turizm amaçlı tesis yapılmak üzere gerçek ve tüzel kişilere devir ve tahsisine imkan tanıyan davalı Orman Bakanlığı işleminde anılan mevzuat hükümlerine ve hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden … İdare Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararının; davanın tahsise yönelik ilana dayanarak açıldığı, bu nedenle ilan aşamasında henüz kesin bir işlem olmadığından dava açılamayacağı, ancak sonradan yapılan tahsis işlemine karşı ise bir dava açılmadığı, davacı derneğin davayı açmakta hukuki bir yararı bulunmadığı,bu nedenle dava ehliyetinden sözedilemeyeceği,işin esasına gelince ise, yapılan tahsisin turizm amaçlı olması nedeniyle Turizm Bakanlığının yapacağı tahsis işleminden farklı olmadığı, anılan bu bakanlığın Orman Bakanlığı tarafından yapılan tahsise rıza gösterdiği, Orman Bakanlığı tarafından yapılan tahsisin kamu yararı açısından sonuçlarının daha yararlı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Danıştay Tetkik Hakimi … ‘ın Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı … ‘ın Düşüncesi : Orman Genel Müdürlüğüne ait bazı eğitim ve dinlenme tesislerinin bulunduğu ormanlık alanın turizm amaçlı tahsisine ilişkin işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Mahkemece işlem özetle 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu gereğince turizm alanı ilan edilen yerdeki orman alanlarının Turizm Bakanlığı’nca tahsisi gerekirken Orman Bakanlığı’nca yapılmış olmasının hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle iptal edilmiştir.
İptal davasının açılabilmesi için ilgilinin aktuel bir menfaatinin bulunması gerekir. Olayda ise dava konusu edilen işlemin tahsisin yapılacağı yolunda bir ilan olup, henüz tahsis işlemi yapılmadığından ve bu tahsis işlemi sonucu ortaya çıkmış herhangi bir çevre sorunu veya zararda söz konusu olmadığından davacının aktuel bir menfaatinin bulunduğunu kabul etmek olanağı bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davanın bu yönden reddi gerekirken işin esasının incelenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci ve Altıncı Dairelerince 2575 sayılı Danıştay Yasasına 3619 sayılı Yasayla Eklenen Ek-1 maddesi hükmü uyarınca birlikte yapılan toplantıda işin gereği görüşüldü:
ÇEKÜL Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma Vakfı’nın, davacı … Çevre Koruma derneği yanında davaya katılma talebi yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.
Uyuşmazlık, Orman Genel Müdürlüğüne ait bazı Eğitim ve Dinlenme Tesislerinin bulunduğu ormanlık sahaların 6831 sayılı Orman Kanunun 17. maddesi ve Orman Arazilerinin Tahsisi Hakkında Yönetmelik hükümlerine dayanılarak turizm amaçlı tesis yapılmak üzere tahsis edileceğine ilişkin Orman Bakanlığınca 9.1.1997 gün ve 22872 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ilanın, … İli … İlçesi … Mevkiindeki … m2 lik … Eğitim ve Dinlenme Tesislerinin bulunduğu ormanlık arazi ile ilgili kısmından doğmuştur.
2709 sayılı T.C. Anayasasının Cumhuriyetin niteliklerinin sayıldığı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin ” hukuk devleti ” olduğu belirtilmiş, 125. maddesinde de, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu kurala bağlanmıştır.
Hukuk devletinin en önemli niteliği kamu gücü karşısında kişilerin hak ve özgürlüklerinin korunmasıdır.
Bu da, idarenin tüm işlem ve eylemlerinde hukuka uygunluğun sağlanması ve keyfiyetin önlenmesi bakımından, yargısal denetime tabi tutulması ile olanaklıdır.
İdarenin yargısal denetimine ilişkin dava türlerinden en yaygın olanı da iptal davasıdır.
İptal davası, idari işlemler hakkında, yetki, şekil, neden, konu ve amaç yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için yararları zarar görenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İptal davası açılabilmesi için idari işlemin, ilgili kişinin (davacının) yararını olumsuz yönde etkilemiş olması gerekir.
İdare hukukunda,derneklerin dava ehliyetleri ise, tüzüklerinde yazılı kuruluş amaçları ve faaliyet alanları ile sınırlıdır.
Ayrıca dava ehliyeti, dava açıldığı tarihte bulunması gereken ve davanın görülebilmesi için zorunlu bir usul hukuku koşuludur. Yani iptal davasının açıldığı sırada davacının aktüel (halen mevcut) bir menfaatinin bulunması gerekir. İleride ortaya çıkması muhtemel bir menfaat ilişkisine dayanarak dava açılması mümkün değildir.
Olayda ise; davacı derneğin tüzüğünde belirtilen, bütün vatandaşların ortak varlığı olan çevrenin korunması, iyileştirilmesi, kırsal ve kentsel alanda arazinin ve doğal kaynakların en uygun şekilde kullanılması ve korunması yolundaki amacı doğrultusunda dava açabileceği kabul edilebilirse de; henüz tahsisin yapılacağı yolundaki ilan işleminde ve tahsis safhasında çevrenin tahribi yolunda bir zarar sözkonusu değildir.
Başka bir anlatımla, derneğin, tüzüğünde belirtilen amacına aykırı olarak; orman alanına zarar verilmesi, ancak tahsis işleminden sonra yapılacak bir çalışma (inşaat v.s.) sırasında ortaya çıkabilir, bu aşamada doğal kaynakların bozulması ve benzeri etkiler nedeniyle muhtemel bir menfaat ihlalinden sözedilemeyeceğinden davacı derneğin dava açma ehliyetinin varlığı kabul edilemez.
Kaldı ki; tahsis duyurusunun yapıldığı Resmi Gazetedeki ilanda, tahsisin şartları belirtilmiş ve 4. maddede; “İstekliler tahsisen verilen ormanlık sahadaki bina ve tesisleri mevcut haliyle kullanabilecekleri gibi mevzuata uygun olarak tadilat veya yeni tesis yapabileceklerdir. Ancak mevcut haliyle veya tadilat yaparak, kullanılacak ya da yeni inşa edilecek tesisler ile izin alanı, turizmden başka amaçla kullanılamaz” koşulu getirilmiştir.
Burada da belirtildiği gibi, tahsisden sonraki tüm faaliyetler mevzuat çerçevesinde yapılabileceğinden, mevzuata aykırı herhangi bir işlem, eylem veya çevrenin tahribi halinde her zaman dava açılabileceği ve ancak o halde davacı derneğin menfaati güncel olabileceğinden,bu aşamada davacı derneğin dava açma ehliyeti bulunmadığından işin esasına girerek hüküm tesis eden idare mahkemesi kararında usul hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle … İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine 15.6.1998 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Azlık Oyu ( X ) : İptal davaları; İdari işlemler hakkında yetki,şekil,neden, konu ve amaç yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalardır.
İptal davasının açılabilmesi için, usul hukuku şartlarından olan menfaat (yarar) ilişkisi idari yargı yerlerince ve Danıştayca bu güne kadar oldukça geniş yorumlanmış olup; özellikle çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamuoyunu yakından ilgilendiren konularda kamu yararının gözetilmesi ve korunması yönünde değerlendirilmiştir.
Diğer taraftan, İdare hukuku ilkelerine göre, derneklerin tüzüklerinde belirtilen amaç ve faaliyet alanları ile ilgili konularda dava açabilecekleri doğaldır.
Dava ve temyiz dosyalarının incelenmesinden; davacı … Çevreyi Koruma, Geliştirme, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin amaç ve faaliyetlerini belirleyen Tüzüğün 2. maddesinde; bütün vatandaşların ortak varlığı olan çevrenin korunması, iyileştirilmesi, kırsal ve kentsel alanda arazinin ve doğal kaynakların en uygun şekilde kullanılması ve korunması, su, toprak ve havanın kirlenmesinin önlenmesi, ülkenin bitki ve hayvan varlığı ile doğal ve tarihsel zenginliklerin korunması amacıyla gereken her türlü önlem ve girişimlerde bulunabileceği belirtilmiştir.
Olayda ise, … Çevreyi Koruma Derneği tarafından, … Milli Parkı sınırı içinde, turizm alanı kapsamında bulunan … mevkiindeki ormanlık sahanın özel kişi veya şirketlere belirli amaçlarla tahsis edilmesine karar verilmesinde, (tahsis işleminde), sözkonusu ormanlık alandaki tesislerde bir takım onarım, tadilat ve yeni tesis yapımına imkan verildiğinden, davacı Derneğin Tüzüğünün yukarıda açıklanan 2. maddesi hükmü uyarınca bu konudaki bir tahsis işleminin iptali isteminde menfaat ilgisinin olmadığını kabul etmeye olanak bulunmamaktadır.
Diğer taraftan davacı yanında davaya katılma talebi bulunan ÇEKÜL Çevre ve Kültür değerlerini Koruma Vakfının katılma talebinin de kabulü gerekmektedir.
Bu nedenle, davacı derneğin davada menfaat ilgisi bulunduğu görüşü ile işin esasına girerek idare mahkemesi kararının temyizen incelenmesi gerektiği oyuyla aksi yönde oluşan karara katılmıyoruz.