Danıştay Kararı 8. Daire 1997/3307 E. 1997/3218 K. 10.11.1997 T.

8. Daire         1997/3307 E.  ,  1997/3218 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/3307
Karar No: 1997/3218

Temyiz İsteminde Bulunan : … Üniversitesi Rektörlüğü
Vekili : …
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : … Üniversitesi, Deniz Bilimleri Fakültesinde Araştırma Görevlisi olarak görev yapmakta iken, müstafi sayılmasına ilişkin işlemin … İdare Mahkemesince iptal edilmesi üzerine, davacının yargı kararının uygulanması ve mecburi hizmet yükümlülüğünü çalışarak ödemesi yolundaki isteminin cevap verilmeyerek reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, idari yargı yerince verilen iptal kararının, geriye geçerli sonuçlar doğurup, idari işlemi tesis edildiği tarihten itibaren ortadan kaldıracağı, işlemin tesisinin önceki hukuki durumun geçerliliğini sağlayacağı, bunun idare hukukunun bilinen ilkelerinden olduğu, davalı idarece iptal edilen işlemden önceki hukuki durum sağlayamadığı, olayda, davacının müstafi sayılmasına ilişkin işlemin yargı kararıyla iptal edilmesi üzerine, bu yargı kararının davalı idarece uygulanması gerekeceği, kararın uygulanmasının ise, davacının müstafi sayılmasına ilişkin kararın tesis edildiği tarihten itibaren geçersiz kılınması ve ilginin tekrar göreve başlatılması veya bu yönde alınacak kararın davacıya tebliği ile mümkün olduğu, bir başka ifadeyle davacının yargı kararının uygulanması talebi olmasa bile, idarenin yargı kararını bir başvuru olmaksızın kendiliğinden uygulaması, dolayısıyla ilgininin tekrar göreve başlatılmasının Hukuk Devleti ilkesinin ve iptal kararının sonucu olduğu, iptal kararının uygulanması için mutlaka ilgililerin başvurusunun aranılmasının kabulünün mümkün olmadığı, bu yönde yapılacak bir başvurunun sadece işlemlerin çabuk ve hızlı yapılmasını amaçladığı, öte yandan, davalı idarece sözü edilen iptal kararından önce davacının göreve başlatıldığı görülmekte ise de, bu durumun iptal kararının uygulanması olmayıp, idarenin yasaların kendisine verdiği yetkiyi kullanması olduğu, nitekim, hem ilgilinin müstafi sayılması kararı ortadan kaldırılmadığı, hem de henüz o tarih itibariyle iptal kararı verilmediği, böyle olunca da davacının 8.11.1995 tarihinde göreve başlatılmış olmasının daha sonraki bir tarihte verilen iptal kararının uygulanması olarak kabulüne olanak bulunmadığı, diğer yandan, sözü edilen iptal kararı üzerine, bu kararın gereği olarak davacının göreve başlatılmadığı gibi, ilgilinin bu yöndeki isteğinin de cevap verilmemek suretiyle reddedildiğinin görüldüğü, bu durumda Mahkemelerinin … gün ve E: …, K: … sayılı iptal kararının uygulanması amacıyla davacının göreve başlatılması yönünde yaptığı başvurusunun davalı idarece cevap verilmemek suretiyle reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden … İdare Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararının; lehine iptal kararı verilen davacının, bu karar verilmeden önce isteği ile istifa etmiş olması karşısında birbirinden bağımsız iki ayrı işlem olduğu, henüz yargı kararı yokken idarenin iyi niyetiyle göreve başlatıldığı, ancak daha sonra istifa edip, istifası kabul edilmediği halde … ‘ya giderek dönüşünden iki ay sonra göreve başlatılmasını istediği, bu isteminin normal göreve başlatılma olmadığı, tazminat ödemeksizin mecburi hizmetine sayılması suretiyle göreve başlatılma istediği, yanlış yorum ve değerlendirme ile karar verildiği öne sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : İptal kararından sonra idareye başvurduğu, 2.7.1997 gününde göreve başlatıldığı, Danıştay’ın Yürütmenin Durdurulması isteminin kabulüne karar vermesi üzerine görevine son verildiği, temyiz isteminin reddiyle kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi … ‘nın Düşüncesi: Davacı müstafi sayılmasına ilişkin işlemin iptaline dair kararın tebliğinden önce idarece yeniden göreve alınmış ve yine bu tarihten önce istifa etmiştir. Davacının istifa etmesi ile yeni bir hukuki durum ortaya çıkmıştır. Dava konusu başvuru ve cevap verilmemek suretiyle reddi istemini, İdare Mahkemesinin iptal kararını uygulamamak olarak değerlendirmesine olanak bulunmadığından, aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı … ‘ın Düşüncesi: … Teknik Üniversitesi … Bilimleri Fakültesinde araştırma görevlisi olarak çalışırken “çekilmiş sayılan” davacı, bu işlemin idare mahkemesince iptali üzerine, mecburi hizmetini çalışarak ödemesi için atanma istemiyle rektörlüğe başvurmuş, isteğinin yanıt verilmemek suretiyle reddi yolundaki işleme karşı bu davayı açmıştır.
İdare mahkemesince, daha önce verilen kararın doğal sonucu olarak görevine başlatılması gerektiği belirtilerek işlemin iptaline karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden; Davacının 10.11.1994 tarihinde görevden çekilmiş sayıldığı, bu işleme karşı açtığı davanın devamı sırasında (dava sonuçlanmadan) 8.11.1995 tarihinde idarece yeniden görevine başlatıldığı, ancak kısa bir süre çalıştıktan sonra 2.1.1996 tarihinde istifa ettiği, daha sonra ilk işleme karşı açılan davada 13.12.1995 gününde verilen iptal kararının idareye 1.3.1996 tarihinde tebliğ edildiği, kararı alan davacının 27.9.1996 gününde atanmak için yeniden başvurduğu anlaşılmaktadır.
Görüldüğü gibi, davacının çekilmiş sayılmasına dair kararın tebliğinden önce idarece yeniden göreve alınmış ve yine bu tarihten önce istifa etmiştir. İlk dava ile ilişiği bu işlemlerle kesilmiş ve ortaya yeni bir hukuki durum çıkmıştır. Başka bir anlatımla dava konusu başvuru ve zımni red işlemi, mahkeme kararının uygulanmaması olarak değerlendirilemez.
Aksine gerekçe ile verilen mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, davacının müstafi sayılmasına ilişkin işlemin Trabzon İdare Mahkemesince iptal edilmesi üzerine, davacının yargı kararının uygulanması ve mecburi hizmet yükümlülüğünü çalışarak ödemesi yolundaki isteminin cevap verilmeyerek reddine ilişkin işlemin iptali isteminden doğmuştur.
Dosyanın incelenmesinden, … Üniversitesi, … Bilimleri Fakültesi, … Teknolojisi Mühendisliği Bölümünde Araştırma Görevlisi olarak çalışmakta iken, Fakülte Yönetim Kurulunun 14.11.1994 günlü … sayılı işlemiyle müstafi sayılan davacının, bu işleme karşı açtığı dava devam ederken, göreve başlatılması yolundaki istemi üzerine 8.11.1995 tarihinde idarece görevine başlatıldığı, ancak kısa bir süre çalıştıktan sonra 10.1.1996-9.7.1996 tarihleri arasında altı ay süreyle kendisince temin edilen burs sesebiyle … ‘ya gönderilmek üzere görevlendirilmesine ilişkin başvurusunun, Fakülte Yönetim Kurulunun 4.12.1995 günlü … sayılı işlemiyle reddedildiği, bunun üzerine, davacının 28.12.1995 günlü dilekçesiyle, 2.1.1996 tarihinden itibaren istifa etmek istediğini bildirerek görevinden ayrıldığı, ancak davalı idare tarafından istifasının kabul edilmediği, bu arada davacının müstafi sayılma işlemine karşı açtığı dava sonucunda verilen iptal kararının davacının adresine 14.2.1996 tarihinde, davalı idareye 1.3.1996 tarihinde tebliğ edildiği, davacının Japonya’dan döndükten sonra 27.9.1996 tarihinde iptal kararından da bahisle mecburi hizmet yükümlülüğünü çalışarak ödemesi istemiyle yaptığı başvurunun cevap verilmeyerek reddi üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, davacının müstafi sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava henüz sonuçlanmadan, davalı idarece, davacı yeniden göreve alınmış ve bu kararın tebliğinden önce istifa etmiştir.
Bu durumda, davacının müstafi sayılmasına ilişkin işleme karşı açtığı ilk davanın dışında yeni bir hukuki durum doğduğundan, davacının başvurusunun cevap verilmeyerek reddi yolundaki işlemi Mahkemece verilen iptal kararının uygulanmaması olarak değerlendirmeye olanak bulunmadığından, aksi gerekçe ile dava konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle … İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 10.11.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.