Danıştay Kararı 8. Daire 1997/1959 E. 1998/4563 K. 24.12.1998 T.

8. Daire         1997/1959 E.  ,  1998/4563 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/1959
Karar No: 1998/4563

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili : …
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : … Haber Müdürlüğünde Muhabir olarak görev yapmakta olan davacının, … Sözleşmeli Personel Yönetmeliğinin 66/8 ve 66/5. maddeleri gereğince uyarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 23.1.1995 gün ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada; Anayasal, Yasal ve yönetsel kurallarla … Kurumu sözleşmeli personeline verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı idari yargı yolunun kapatılıp, yargı kısıntısı getirildiği, bu nedenle dava konusu uyarma cezası işleminin yargı denetimine tabi tutulabilmesinin, davanın esastan incelenebilmesinin hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle davayı reddeden … İdare Mahkemesinin 28.11.1996 gün ve … sayılı kararının, hukuka aykırı olduğu öne sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Yanıt verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi … ‘nın Düşüncesi : Davacı hakkında uygulanması gereken 2954 sayılı Yasada uyarma cezasına karşı idari yargı yolunun kapalı olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmadığına ve bu yöndeki kısıtlama yönetmelikle getirilemeyeceğinden, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yargı kısıntısı nedeniyle reddinde hukuki isabet bulunmadığından İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı … ‘nın Düşüncesi : Dava; … Haber Müdürlüğünde muhabir olarak görev yapan davacının uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır. İdare mahkemesince, Anayasanın 129.maddesi ve 657 sayılı Yasanın 135.maddesi hükümleri gerekçe gösterilerek davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Anayasamızın 129.maddesinde, uyarma ve kınama cezaları dışında disiplin kararlarının yargı denetimi dışında bırakılamıyacağı belirtilmiştir.
Anayasanın bu hükmü ile, uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu kesin olarak kapatılmış değildir. Bu cezalara karşı yargı yolunu yasalarla kapatılıp kapatılamıyacağı yolunda yasa koyucuya takdir yetkisi verilmiştir. Yasa koyucu Anayasadan aldığı bu yetkiyi 657 sayılı Yasaya bağlı personel için kullanmış, bu yasanın 135.maddesi ile ilgililerin bu cezalara karşı yargı yoluna başvurması yasaklanmıştır.
Ancak davacı 233 sayılı K.H.K.meye bağlı olan … Genel Müdürlüğü personeli olup 657 sayılı Yasaya bağlı değildir.
2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununun 50.maddesinde TRT personelinin bu kanunda düzenlenen hükümler dışında kamu iktisadi kuruluşlarının personel rejimine tabi olduğu belirtilmektedir.Bu Kanunda da uyarma ve kınama cezalarına karşı dava açılamaması ile ilgili kural bulunmamaktadır.
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejimini düzenleyen 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, bu cezalara karşı yargı yolunu kapatan bir hüküm yoktur.
399 sayılı KHK nin Teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda istihdam şekillerini düzenleyen 3771 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinin son fıkrasında bu KHK de belirtilen hükümler dışında Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır hükmü varsada dava açma hürriyetine sınırlama getiren 657 sayılı Kanunun 136. ıncı maddesinde yer alan bu kuralın genişletici bir yorumla uygulanması Anayasanın hak arama hürriyetini düzenleyen maddesine aykırı olduğu için bu kuraldan hareketle dolaylı olarak 657 sayılı Kanunun uygulandığı hallerde anılan Yasa kuralın işlerliğini düşünmek hatalıdır.
Kaldıki;
Anayasanın Cumhuriyetin niteliklerinin sayıldığı 2.maddesinde, “hukuk devleti” olduğu belirtilmiş, 125.maddesinde de idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu kurala bağlanmıştır.
Hukuk devletinin en önemli niteliği, kamu gücü karşısında kişilerin hak ve özgürlüklerinin korunmasıdır. Bu da, idarenin tüm işlem ve davranışlarında hukuka uygunluğun sağlanması ve keyfiliğin önlenmesi bakımından,yargısal denetime tabi tutulması ile sağlanır.Yani hak arama hürriyetine sınırlama getiren 657 sayılı Kanunun 136.maddesinin uygulama alanını genişletir içerikli yorum Açık yasa kuralı olmadan ve Yönetmelikle bu yolda getirilen kanallar Hukuk Devleti anlayışınada ters düşer.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Anayasanın 129/3 ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 135 ve 136. maddelerinde yer alan kurallar ile uyarma ve kınama cezalarının idari yargı denetimi dışında bırakıldığı gerekçesiyle, davanın incelenmeksizin reddine karar veren İstanbul 3.İdare Mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü : Uyuşmazlık, … Haber Müdürlüğünde Muhabir olarak görev yapan davacının, uyarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemden doğmuştur.
17.2.1991 gün ve 20789 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Sözleşmeli Personel Yönetmeliğinin 87. maddesinde, disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itirazın varsa bir üst disiplin amirine yoksa Disiplin Kuruluna yapılabileceği, itiraz edilmeyen kararlar ile itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu, uyarma ve kınama cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulamayacağı kuralları yer almaktadır.
İdare Mahkemesince, Anayasal, Yasal ve yönetsel kurallarla TRT Kurumu Sözleşmeli personeline verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı idari yargı yolu kapatıldğı gerekçesiyle, davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
2709 sayılı Anayasanın Temel Haklar ve Ödevler Kasmının, Kişinin Hakları ve Ödevleri Bölümünde yer alan Hak Arama Hürriyeti başlıklı 36. maddesinin 1. fıkrasında, “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir.” kuralına yer verilmiş, Anayasanın aynı kısmında yer alan Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması başlıklı 13. maddesinde de, sınırlamanın, temel hak ve hürriyetlerin niteliği ne olursa olsun mutlaka Yasa ile yapılması öngörülmüştür.
Davacının görev yapmakta olduğu Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu, kendi özel kuruluş Yasası olan bir kurum olması nedeniyle, davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Yasasına tabi olmayıp 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Yasasına tabi olduğu açıktır.
2954 sayılı Yasada ise uyarma ve kınama cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurma hakkına engelleyen her hangi bir kurala yer verilmemiştir.
Bu durumda, davacı hakkında 657 sayılı Yasa hükümleri uygulanamayacağına ve uygulanması gereken 2954 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Yasasında da uyarma cezasına karşı idari yargı yolunun kapalı olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmadığına göre, idare mahkemesince dava konusu disiplin cezasının incelenmesi ve esası hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, yasa ile düzenlenmesi gereken bir konunun yönetmelikle düzenlenmesine hukuki olanak bulunmadığından, bu yöndeki kısıtlama yönetmelikle getirilemeyeceğine göre, aksi yöndeki idare mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle … İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 24.12.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.