Danıştay Kararı 8. Daire 1996/662 E. 1998/2876 K. 01.10.1998 T.

8. Daire         1996/662 E.  ,  1998/2876 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/662
Karar No: 1998/2876

Davacı : …
Davalı : … Halı A.Ş. Genel Müdürlüğü
Vekili : …
Davanın Özeti : … A.Ş. … Halı Fabrikasında Ürün Geliştirme Müdürlüğünde Uzman olarak çalışan davacının, şirketin güven ve saygınlığını zedelemesi ve görevinde duyarlık göstermemesi sonucu 14 adet halının kaybolması ile şirketi zarara uğrattığı öne sürülerek kınama cezası ile cezalandırılmasına ve zararın 1/10’u olan 22.248.000 liranın aylığından taksitler halinde kesilmesine ilişkin işlemler ile … Halı A.Ş. Sözleşmeli Personel Yönetmeliğinin kınama cezasına karşı yargı yolunu kapatan 113.maddesi ile aynı yönetmeliğin disiplin cezasını gerektiren kusurlu haraketleriyle bir zarara yol açan personele disiplin cezası verilmekle birlikte sebep olduğu zararların da tazmin ettirileceğine ilişkin 120.maddesi hükümlerinin iptali ve maaşından yapılan kesintinin yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
Savunmanın Özeti : … Holding A.Ş. Genel Müdürlüğünün özelleştirme programında olduğu, 233 ve 399 sayılı K.H.K’nin kurumlarına uygulanamayacağı, 418 sayılı KHK’nin 40.maddesi ile özelleştirme kapsamında bulunan kurumlarda çalışan sözleşmeli personelin ücret ve diğer özlük haklarının, kamu kesimi sermayi payı % 50’nin altına düşünceye kadar Yüksek Planlama Kurulu kararı ile tesbit edileceği söz konusu yönetmeliğin Yüksek Planlama Kurulu onayıyla yürürlüğe girdiği, Yönetmeliğin usulüne uygun olarak çıkarıldığı, iptali için bir neden bulunmadığı, disiplin cezası yönünden ise, davacının eyleminin sabit olduğu, verilen cezada hukuka aykırılık bulunmadığı, bu nedenle, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi … ‘in Düşüncesi : Personel Yönetmeliğinin 113. ve 120 maddelerinin iptali isteminin reddi gerektiği, dosyanın incelenmesinden ise davacının kusuru ve kastı bulunmadığı anlaşıldığından kınama cezası ile cezalandırılması ve aylıktan kesinti yapılmasına ilişkin davalı idare işleminin iptali ile yapılan kesintinin yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı … ‘ın Düşüncesi : … A.Ş. … Halı Fabrikasında Ürün Geliştirme Müdürlüğünde uzman olarak çalışan davacı; şirketin güven ve saygınlığının zedelenmesi ve görevinde duyarlılık göstermemesi sonucu 14 adet halının kaybolması ile şirketi zarara uğrattığı gerekçesiyle kınama cezası ile cezalandırılması,ayrıca zararın 1/10 olan 22.248.000 lirasının aylığından taksitler halinde kesilmesine ilişkin işlemlerin … Holding A.Ş. Sözleşmeli Personel Yönetmeliğinin kınama cezasına karşı yargı yolunu kapatan 113.maddesinin, aynı Yönetmeliğin zararın adliyede dava açılmadan doğrudan aylıktan kesinti yoluyla ödetilmesine olanak veren 120.maddesi hükümlerinin iptalini ve yürütmenin durdurulmasını istemektedir.
Özelleştirme kapsamına alınan ancak satışı yapılmadığı için sermayesi Devletin elinde olan … holding ve … Halı Anonim Şirketinin yönetimi ve personeli 4046 sayılı Yasa kapsamında olup, Kamu İktisadi Teşebbüsüdür.Burada görevli olup doğrudan 657 sayılı Yasaya bağlı olmayan personelin aldığı kınama cezasına karşı yargı yolunu kapatan … Personel Yönetmeliğinin 113.maddesinin hukuka uygun olup olmadığının öncelikle incelenmesi gerekmektedir.
Anayasamızın,129.maddesinde,uyarma ve kınama cezaları dışındaki disiplin cezalarının yargı denetimi dışında bırakılamaycağı belirtilmiştir. Anayasanın bu hükmü ile, uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu kesinlikle kapatılmış olmayıp,bu cezalara karşı yargı yolunun yasa ile kapatılıp kapatılamayacağı yolunda yasa koyucuya takdir yetkisi verilmiştir.
Yasa koyucu, Anayasadan aldığı bu yetkiyi 657 sayılı Yasaya bağlı personel için kullanmış,bu yasanın 135.maddesi ile,ilgililerin bu cezalara karşı yargı yoluna başvurmasını yasaklamıştır. Ancak davacı KİT Personeli olup (özelleştirme kapsamında olduğundan) 4046 sayılı Yasanın 37/son maddesi delaletiyle 233 sayılı KHK, ve KİT Personel rejimini düzenleyen 399 sayılı KHK hükümlerine bağlıdır.
Bu kararnamelerde uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolunu kapatan hiçbir hüküm yoktur.
Personel Yönetmeliğinin uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolunu kapatan hükmü, Anayasanın 13. ve 36.maddeleri ile,ilgili yasalara (233 ve 399 sayılı KHK lere) aykırıdır.
Diğer yandan, Personel Yönetmeliğinin zararların tazminine ilişkin 120.maddesinde, disiplin cezasını gerektiren kusurlu davranışları ile zarara yol açan personele disiplin cezası verilmekle birlikte neden olduğu zararların da tazmin ettirileceği hükme bağlanmıştır.
Davacının çalıştığı … Holding A.Ş. bir kamu iktisadi kuruluşudur. Burada çalışanların kuruma verdikleri zararlar nedeniyle sorumluluk bakımından (hukuki sorumluluk) 233 ve 399 sayılı KHK hükümlerine bağlıdırlar.
Ancak,yönetmelik hükmünün,657 sayılı Yasanın 12 ve 13.maddeleri ile bu konuyu düzenleyen yönetmelik hükümlerine paralel olarak yorumlanması,bir zarar varsa,davalı kurumun adli yargıda dava açarak alınacak hükümle zararı tazmin ettirmesinin gerekli olduğu sonucuna varılmaktadır.
Yönetmeliğin 120.maddesinde,zararın tazmin ettirilmesinin hüküm altına alınmasıyla yetinilip,tahsil yönteminin düzenlenmemesi de,bu konuda genel hükümlere göre işlem yapılacağını göstermektedir.Nitekim aynı Yönetmeliğin kişisel sorumluluk ve zararla ilgili 15.maddesinde de,personelin göreviyle ilgili olarak holdinge verdiği zarardan dolayı,Borçlar Kanununun işçinin ihtimamına ilişkin hükümlerine bağlı olduğu belirtilmiştir.
Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere zararın tazmin ettirilmesini öngören yönetmelik hükmü hukuka uygun olmakla birlikte,zararın tazmini için dava açılmadan doğrudan kesinti yapılmasına ilişkin uygulama işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Zararda sorumluluğu ve kusuru mahkeme kararı ile tesbit edilip hükme bağlanmadan,personelin aylığından kesinti yapılması hukuka aykırıdır.
Disiplin cezası hakkındaki duruma gelince;
Savunmaya ekli soruşturma belgelerinin incelenmesinden; Davalı idarecede ürün geliştirme uzmanı olarak çalışan ve desen çalışması yaptığı anlaşılan davacının,olayda kusurunu gösteren hiçbir kanıt ve belge yoktur.
Tam tersine,desen bürosunda çalışan Kamile Kulpa isimli kişi ifadesinde (ek 24) kaybolan halıların desenlerinin çizilip kendilerine tesliminden sonra,eğitim salonuna konulduğunu ve ortadan kaybolduğunu söylemektedir.
Diğer yandan,idari işler müdürlüğü tarafından Genel Müdürlüğe yazılan 5.12.1995 günlü yazıda, Teftiş Kurulu Başkanlığınca yazısında, “gerekli önlemlerin alınmaması” sonucu kaybolan halı tutarından,hukuken ürün geliştirme müdür yardımcısının sorumlu olduğunun ifade edildiği belirtilmiştir. (ek 35) sonuç olarak davacıya verilen disiplin cezasının da belge ve kanıtlara dayanmadığı görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle yönetmeliğin 113.maddesi ile, davacının aylıktan kesinti yapılması ve kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemlerin iptaline, davanın yönetmeliğin 120.maddesine yönelik bölümünün ise reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci ve Sekizinci Dairelerince, 2575 sayılı Danıştay Yasasına 3619 sayılı Yasayla eklenen Ek-1 maddesi hükmü uyarınca birlikte yapılan toplantıda işin gereği görüşüldü:
Dava, … A.Ş. Halı Fabrikasında Ürün Geliştirme Müdürlüğünde uzman olarak çalışan davacının; şirketin güven ve saygınlığını zedelemesi ve görevinde duyarlılık göstermemesi sonucu 14 adet halının kaybolması ile şirketi zarara uğrattığı gerekçesiyle kınama cezası ile cezalandırılması,ayrıca zararın 1/10’u olan 22.248.000 liranın aylığından taksitler halinde kesilmesine ilişkin işlemler ile … Holding A.Ş. Sözleşmeli Personel Yönetmeliğinin kınama cezasına karşı yargı yolunu kapatan 113.maddesinin ve aynı Yönetmeliğin zararın aylıktan kesinti yoluyla ödetilmesine olanak veren 120.maddesi hükümlerinin iptali ve maaşından yapılan kesintinin yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
Davalı idarece, 4046 sayılı Yasanın 37.maddesinin a bendi uyarınca kurumlarının 233 ve 399 sayılı KHK kapsamı dışında olduğu iddia edilmekteyse de, … Holding A.Ş. nin özelleştirme programında olup, henüz özelleştirilmediği, sermayesinin tamamının Devlete ait olduğu ve kurumda halen 657 sayılı Devlet Memurları Yasasına tabi personel ile sözleşmeli personel çalıştırıldığından, bu iddiaya itibar edilmemiştir.
… Holding A.Ş. Sözleşmeli Personel Yönetmeliğinin 113.maddesinde yer alan ” Verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz, varsa bir üst mercie, bu cezalar Yönetim Kurulunca verilmiş ise, Yönetim Kuruluna yapılabilir. Ancak Yönetim Kurulunca verilen cezaya karşı yapılan itiraz incelenmek üzere Merkez Disiplin Kuruluna havale edilir.
Bu kurulca yapılacak incelemeden sonra Yönetim Kurulu itirazı karara bağlar.
Aylıktan Kesme ve Sözleşmenin Feshi cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir. ” kuralının, uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolunu kapadığı öne sürelerek iptali istenilmektedir.
2709 sayılı Anayasa’nın Temel Haklar ve Ödevler Kısmının Kişinin Hakları ve Ödevleri bölümünde yer alan Hak Arama Hürriyeti Başlıklı 36.maddesinin 1.fıkrasında, “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir” kuralına yer verilmiş, Anayasa’nın aynı kısmında yer alan Temel Hak ve Hürriyetlerin sınırlanması başlıklı 13.maddesinde de sınırlamanın, temel hak ve hürriyetlerin niteliği ne olursa olsun mutlaka kanun ile yapılması öngörülmüştür.
Anayasanın 129.maddesindeki, uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç disiplin kararlarının yargı denetimi dışında bırakılamayacağı yolundaki kural, uyarma ve kınama cezalarının yargı denetimi dışında bırakılabileceği anlamını taşımakla, yukarıda açıklanan hak arama hürriyetine ilişkin 36.maddeye özel bir sınırlama getirmiştir. Ancak bu sınırlamanın yalnızca yasama organı tarafından getirilebileceği açıktır.
18.6.1984 gününde yürürlüğe giren 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 5.maddesinin 6.fıkrasında “Bu Kanun Hükmünde kararname’de öngörülen Personel Kanunu yürürlüğe girinceye kadar bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilmeyen hususlarda mevcut hükümlerin uygulanmasına devam edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
233 sayılı Kanun Hükmünde kararnamede ve daha sonra yürürlüğe giren ve yine Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejimini Düzenleyen 399 sayılı KHK’de de bu konuda bir sınırlama yoktur. Bu durumda, davacı hakkında uygulanması gereken 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde de uyarma cezasına karşı idari yargı yolunun kapalı olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmadığından uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yoluna gidilebileceğinin kabulü gerekir. Ancak, iptali istenilen 113. madeddede uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yoluna gidilemeyeceği yönünde açık bir kısıtlama getirilmediğinden yönetmeliğin bu maddesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Aynı Yönetmeliğin iptali istenilen 120.maddesinde ise, ” disiplin cezasını gerektiren kusurlu hareketleriyle bir zarara yol açan personele disiplin cezası verilmekle birlikte sebep olduğu zararlar da tazmin ettirilir ” kuralı yer almaktadır.
399 sayılı KHK. nin Teşebbüs Personelinin Yükümlülük ve Sorumlulukları başlıklı 11. maddesinin a) fıkrasında ” Teşebbüs ve bağlı ortaklıklara verilen sermayeyi ve sağlanan diğer kaynakları verimlilik ve karlılık esaslarına göre kullanmak ve değerlendirmek hususunda gereken gayret ve basireti göstermekle sorumlu ve yükümlü olup, görevleri ile ilgili olarak mensup oldukları teşebbüs ve bağlı ortaklığa verdikleri zarardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabidirler” hükmü yer almıştır.
Yönetmeliğin 120.maddesi, zararın tazmin ettirilmesini öngörmekte, ancak yöntemini belirlememektedir. Bir başka ifadeyle, verilen zarar nedeniyle özel hukuk hükümleri uyarınca davalı idarenin, adli yargıya başvurarak ilgililerin sebep olduğu zararın tazmini yolunda karar aldıktan sonra paranın tahsili yoluna gitmesi gerektiği açık olduğundan, Yönetmeliğin sözü edilen maddesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davacının kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemine gelince; dava ve soruşturma dosyasının incelenmesinden, davacının olayda kusurunu gösteren hiç bir kanıt ve belge bulunmadığı gibi davacının desenini çizdiği halının renklendirilmek üzere diğer bir şahsa verildiğinin, bu kişinin ifadesinden anlaşıldığı, öte yandan 23.10.1995 gün ve 11 sayılı soruşturma raporunda gerekli önlemlerin alınmaması sonucu kaybolan halılardan hukuken ürün geliştirme müdür yardımcısının sorumlu olduğunun belirtildiği görülmektedir.
Bu durumda, kusuru somut bilgi ve belgeyle ispatlanamayan davacının,kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlem ile zararın davacının maaşından kesinti yapılarak tazmin ettirilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Kaldı ki, Özel hukuk kuralları uyarınca adli yargıda açılacak davanın sonucuna göre bu zararın tazmini mümkündür.
Öte yandan, davacının maaşından kesinti yapılmasına ilişkin işlemin hukuki dayanağı bulunmadığı hususunun yukarıda saptanmış olması nedeniyle yapılan kesintinin de iadesinin gerektiği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, adı geçen yönetmeliğin 113.ve 120.maddelerinin iptali isteminin reddine, davacının kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlem ile zararın maaşından kesinti yapılmak suretiyle tazminine ilişkin işlemlerin iptaline, davacının maaşından yapılan kesintinin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, dava kısmen ret, kısmen iptal ile sonuçlandığından …. lira yargılama giderinin 1/2’sinin davalı idareden alınarak davacıya, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdiren …. lira vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine 1.10.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.