Danıştay Kararı 8. Daire 1995/4627 E. 1996/3408 K. 26.11.1996 T.

8. Daire         1995/4627 E.  ,  1996/3408 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 1995/4627
Karar No: 1996/3408

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Karşı Taraf : İçişleri Bakanlığı
İstemin Özeti : Davacıya verilen uyarma cezasına yapılan itirazın reddine ilişkin Merkez Disiplin Kurulunun … gün ve … sayılı kararının iptali istemiyle açılan davayı, Anayasanın 129. maddesi ile 657 sayılı Yasanın 135 ve 136. maddesinin 4. fıkrasının birlikte değerlendirilmesinden, uyarma ve kınama cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulamayacağının açık olduğu, dava dosyasının incelenmesinden davacıya verilen uyarma cezasına karşı yapılan itirazın reddedildiği anlaşıldığından, yeniden idari yargı yoluna başvurularak cezanın değerlendirilmesi olanağının bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … İdare Mahkemesinin … günü ve … sayılı kararının; İçişleri Bakanının, Valinin disiplin amiri olduğuna dair yasalarda açık bir hüküm bulunmadığı, Merkez Disiplin Kurulunun, 2. ve 3. dereceden görevlilerden tayin edilen başkan ve üyelerden oluştuğu, ayrıca disiplin cezasını teklif eden Müşteşar Yardımcısının, aynı zamanda cezayı tasdik eden Merkez disiplin Kurulunun Başkanı olduğu, bu nedenle disiplin cezasının yetkisiz Bakan tarafından verildiği, öte yandan, idare hukukunda Valinin tecziyesi ile ilgili 5442 sayılı İl İdare Yasasının 9/A maddesinde ” … Bakanlar, Bakanlar Kuruluna, Valinin taltif ve tecziyesini teklif edebileceği ” kuralının yer aldığı ayrıca davacının merkeze alınması üzerine, yerel basında kamu oyunun tepkisel duygu ve düşüncelerine yer verilerek bu arada kendi açıklamalarının da yayımlamasının ceza verilmesini gerektirmiyeceği öne sürülerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması ve 657 sayılı Yasanın 135 ve 136. maddenin 4. fıkrasının Anayasanın 128 ve 129. maddelerine aykırılığından iptali için Anayasa Mahkemesi götürülmesi istemidir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi … ‘nin Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı … ‘nın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Davacının, 657 sayılı Yasanın 135 ve 136. maddesinin 4.fıkrasının Anayasaya aykırı olduğu iddiası, ciddi görülmeyerek işin esasına geçildi.
Uyuşmazlık, davacıya verilen uyarma cezasına yapılan itirazın reddine ilişkin İçişleri Bakanlığı Merkez Disiplin kurulu kararından kaynaklanmıştır.
İdare Mahkemesince, Anayasanın 129. ile 657 sayılı Yasanın 135. ve 136. maddesinin 4.fıkrası uyarınca uyarma ve kınama cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulamıyacağı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı tarafından, İçişleri Bakanının, Valinin disiplin amiri olduğuna dair yasalarda açık bir hüküm bulunmadığı, yasal olarak itiraz merciinin belirtilmediği ve mevcut olan Merkez Disiplin Kurulu statüsünün valiyi değerlendirmek için müsait olmadığı gibi yetkili de olmadığı, uyarma cezasının yok hükmünde olduğu öne sürülerek mahkeme kararının bozulması istenmektedir.
İçişleri Bakanlığı Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yönetmeliğinin 4. maddesinin (a) bendinde, ” Bakan, İçişleri Bakanlığı Merkez, bağlı kuruluşlar ve iller teşkilatında çalışan bütün memurların disiplin amiridir.” aynı maddenin 3.fıkrasında da ” Bakan … başında bulundukları teşkilatta görevli bütün memurlar üzerinde disiplin amiri sıfatıyla haiz bulundukları yetkileri doğrudan kullanabilirler, anılan Yönetmeliğin 15.maddesinin 1. fıkrasında ise, ” Disiplin cezalarından uyarma, kınama, aylıktan kesme cezaları Bakan ve ekli cetvelde ünvanları belirtilen disiplin,üst disiplin, en üst disiplin amirleri tarafından verilir. ” hükümleri yer almış olup bu hükümler karşısında, davacının, İçişleri Bakanının, Valinin disiplin amiri olduğuna dair açık bir hüküm bulunmadığı ve disiplin cezası verme yetkisi olmadığı yolundaki iddiaları hukuki dayanaktan yoksun bulunmaktadır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 135. maddesinin 1. fıkrasında, ” Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz, varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına yapılabilir. ” 136. maddesinin 3. fıkrasında ise, ” itiraz edilmeyen kararlar ile itiraz üzerine verilen kararlar kesin olup, bu kararlar aleyhine idari yargı yoluna başvurulamaz.” hükümleri yer aldığından, davacının itiraz merci”nin yasal olarak belirtilmediği iddiası da hukuki dayanaktan yoksundur.
Öte yandan, İl İdaresi Kanununun 9/A maddesinde yer alan ” Bakanlar, Valiler hakkında Bakanlar Kuruluna, taltif ve tecziye teklifinde bulunabilir hükmü, Disiplin Amiri olan İçişleri Bakanı dışındaki diğer Bakanlar yönünden uygulanabilecek yasal düzenlemedir.
Bu durumda, yukarıda yer alan hükümler uyarınca davacı Vali hakkında disiplin amiri sıfatıyla Bakanlık makamınca uyarma cezası verilmesinde ve davacının itirazı üzerine, konunun Merkez Disiplin Kurulunca incelenerek karara bağlanmasında mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddine, yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına 26.11.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.