Danıştay Kararı 8. Daire 1995/4538 E. 1997/1171 K. 07.04.1997 T.

8. Daire         1995/4538 E.  ,  1997/1171 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/4538
Karar No: 1997/1171

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : … Muhasebe Şefliğinde memur olarak görev yapmakta olan davacının, Devlet Memurluğundan Çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, davacının 27.10.1992 gününde mesai saatinin başlangıcında servis şefi ve amiri …’i, daha sonra da lojmanda eşi … ‘ı ateşli silah kullanmak suretiyle öldürdüğünün anlaşıldığı, bu durumda 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 125/E-f maddesinde belirlenen, amirine ve maiyetindekilere fiili tecavüzde bulunmak eylemini gerçekleştirdiği açık olan davacının, Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davayı reddeden … İdare Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararının; … Ağır Ceza Mahkemesinin aynı konuyla ilgili kararının beklenmediği, ceza yargılamasında sanığa ceza tayin edilmemiş olup, Türk Ceza Yasasının 46. maddesinden faydalandırıldığı, bu gerekçeye göre isteyerek ve bilerek amirine tecavüzden bahsedilemeyeceği, olayda 657 sayılı Yasanın 125. maddesini tatbik etmenin mümkün olmadığı, işine son verilmeden önce malulen emekli edilmesinin söz konusu olduğu öne sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Yanıt verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi … ‘nın Düşüncesi : Ceza yargılaması sonucu, suçun işlendiği tarihte ceza ehliyetine sahip olmayan davacının, disiplin hukuku açısından da ceza ehliyetine sahip olmadığı düşüncesiyle, davayı reddeden İdare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nın Düşüncesi : TCK.nunun 46.maddesinde “fiili işlediği zaman şuurunun veya hareket serbestisini tamamen kaldıracak surette akıl hastalığına ducar olan kimseye ceza verilemez” kuralı yer almaktadır.
Dosyadaki belgelerden davacının 27.10.1992 tarihinden 14.5.1995 tarihine kadar geçen süre içinde TCK.nun 46.maddesinin tatbik edilmesini gerektiren durumda akıl hastası olduğu ve akıl hastanesinde muhafaza ve tedavi görmesi gereken durumda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacının iki tanık huzurunda 2.11.1992 günü …’a verdiği vekaletname geçersiz olduğundan davacıya vekaleten anılan avukat tarafından açılan davada öncelikle ehliyet durumunun mahkemece ele alınıp çözümlenmesi gerekirdi.
Açıklanan nedenlerle noksan incelemeye dayalı mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince İşin gereği görüşüldü:
Dava, … Muhasebe Şefliğinde memur olarak görev yapan davacının, Devlet Memurluğundan Çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 125/E-f maddesinde, amirine ve maiyetindekilere fiili tecavüzde bulunmak eyleminin, Devlet Memurluğundan Çıkarma cezasını gerektirdiği kurala bağlanmıştır.
5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Yasasının 44. ve devamı maddelerinde de malüllük düzenlenmiş olup, bu maddelerde, her ne sebep ve surette olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar veya düçar oldukları tedavisi imkansız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere malül denileceği ve haklarında bu Yasanın malüllüğe ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Dosyanın ve … Ağır Ceza Mahkemesinin … gün … sayılı kararının incelenmesinden, davacının 27.10.1992 gününde önce amiri ve servis şefi … ‘i, daha sonrada lojmanda eşi … ‘ı ateşli silah kullanarak öldürmesi nedeniyle Yüksek Disiplin Kurulunun 1.12.1992 gün ve … sayılı kararıyla, 657 sayılı Yasanın 125/E-f maddesi gereğince Devlet Memurluğundan Çıkarma cezasıyla cezalandırıldığı, davacının aynı eylemi nedeniyle, aynı kasıt altında birden fazla adam öldürmek, 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan dolayı … Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı, bu yargılama sırasında, davacının hasta olduğunu bildirmesi üzerine yapılan muayeneleri sonucu, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 7.4.1994 gün ve … sayılı kararında sonuç olarak, sanığın 27.10.1992 gününde ve halen sanığı bulunduğu suça karşı ceza ehliyetine haiz olmadığı, hakkında Türk Ceza Yasasının 46. maddesinin tatbikinin ve şifası tıbben tebeyyün edinceye kadar bir akıl hastanesinde muhafaza ve tedavisinin uygun olduğunun belirtilmesi üzerine, bu karar … Ağır Ceza Mahkemesince kabule değer görüldüğünden, 12.5.1994 günlü kararla, sanık hakkında Türk Ceza Yasasının 46/1 maddesi uyarınca ceza tertibine mahal olmadığına, bir yıldan az olmamak üzere … Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde şifa buluncaya kadar muhafaza altında bulundurulmasına, sanığın şifası tebeyyün ettiği takdirde aynı kurumun kurulu tarafından verilecek rapor üzerine sanığın Mahkemelerince serbest bırakılmasına karar verildiği, … Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin 14.5.1995 gün ve … sayılı raporu ile sanığın sosyal şifa bulduğu, toplumun güvencesi açısından 5 yıl müddetle 6 şar aylık aralıklarla bölgesine en yakın tam teşekküllü bir devlet hastanesinde kontrol muayeneleri kaydıyla şahsın taburcu edilebileceğinin bildirilmesi üzerine adı geçen Mahkemenin 17.5.1995 gün ve … sayılı kararıyle, Türk Ceza Yasasının 46/4. maddesi uyarınca sanığın serbest bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Türk Ceza Yasasının 46. maddesinin 1. fıkrasında fiili işlediği zaman bilincinin ya da davranışının özgürlüğünü tümüyle kaldıracak biçimde akıl hastalığına tutulmuş kimseye ceza verilemeyeceği, 4. fıkrasında da, koruma ve iyileştirme altına alınan kimsenin, koruma ve iyileştirmenin yapıldığı kurumun sağlık kurulunca iyileştiğine ilişkin verilecek rapor üzerine aynı yargı organınca serbest bırakılacağı hükme bağlanmıştır.
Adli Tıp Kurumu, Genel Kurulu kararı ve … Ağır Ceza Mahkemesinin anılan kararlarıyla, eylem anında bilincini tamamen kaldıracak biçimde akıl hastalığına tutulmuş olan davacının ceza ehliyeti olmadığı belirtildiğinden, olay anında davacının disiplin hukuku açısından da ehliyeti bulunduğundan bahsedilemez. Ancak davacı hakkında malülen emekliliğe ilişkin kuralların işletilmesinin gerektiği de açıktır.
Bu durumda, davacının rahatsızlığının da dikkate alınarak bir işlem tesis edilmesi gerekirken, Devlet Memurluğundan Çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ve davayı reddeden İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine 7.4.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.