Danıştay Kararı 8. Daire 1995/131 E. 1997/206 K. 23.01.1997 T.

8. Daire         1995/131 E.  ,  1997/206 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 1995/131
Karar No: 1997/206

Temyiz İsteminde Bulunan : … Üniversitesi Rektörlüğü
Vekili : …
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Davacının, davalı üniversitenin Fen-Edebiyat Fakültesi Genel Biyoloji Anabilim Dalında boş bulunan Yardımcı Doçentlik kadrosuna atanma başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; dosya içeriğinden, davalı idarece yardımcı doçent atanması için yapılan ilan üzerine, davacının da başurduğu, oluşturulan 3 kişilik jüri tarafından verilen raporların birinin olumlu, ikisinin olumsuz olduğu, Fakülte Yönetim Kurulu görüşünün de olumsuz olarak belirtildiği, bunun üzerine Rektörlükçe atamanın yapılmadığının anlaşıldığı, 2547 sayılı Yasanın 23. maddesinde, yardımcı doçentliğe atamada Rektörlüğe takdir yetkisi verilmiş ise de, bu yetkinin mutlak ve sınırsız olmadığı, davacının atanmama nedeni, jüri üyelerinin çoğunluğunun davacı hakkında olumsuz rapor vermeleri olduğundan, çalışmalarının yardımcı doçentliğe atanmasına yeterli olup olmadığının belirlenmesi için yaptıralan bilirkişi incelemesi sonucu, bilimsel çalışmalarının ve deneyimlerinin ilan edilen yardımcı doçentlik kadrosuna atanmasına yeterli olduğunun görüldüğü, aksine oluşturulan işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden … İdare Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararının; idarelerince takdir yetkisinin Dekanlığın oluşturduğu jürinin görüşleri doğrultusunda, yasanın amacına ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanıldığı öne sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi … ‘nın Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı … ‘ün Düşüncesi : İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan, İdare Mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, davacının yardımcı doçentliğe atanmamasına ilişkin işlemden doğmuştur.
2547 sayılı Yükseköğretim Yasasının 23. maddesinde, bir üniversite biriminde açık bulunan yardımcı doçentliğin, isteklilerin başvurması için Rektörlükçe ilan edileceği, fakültelerde ve fakültelere bağlı kuruluşlarda, dekanın, rektörlüğe bağlı enstitü ve yüksekokullarda müdürlerin, biri o birimin yöneticisi, biri de o üniversite dışından olmak üzere üç profesör veya doçent saptayarak bunlardan adayların her biri hakkında yazılı görüş isteyecekleri, dekan veya ilgili müdürün, kendi yönetim kurullarının görüşünü de aldıktan sonra önerilerini rektöre sunacakları, atamanın Rektör tarafından yapılacağı kurala bağlanmıştır.
Dosya içeriğinden, davalı Rektörlükçe yapılan ilanla 1 adet yardımcı doçentlik kadrosuna atanmak için isteklilerin başvurmalarının duyurulduğu, davacı ile birlikte bir başka kişinin başvurduğu, Dekanlıkça Yasada öngörülen biçimde oluşturulan jürinin iki üyesinin çalışmalarını yetersiz bularak davacı hakkında olumsuz görüş verdikleri, birinin de, ilan edilen kadroya atanabileceği yolunda olumlu görüş bildirdiği, diğer aday hakkında da çoğunlukla olumsuz görüş belirtilmesi üzerine, her ikisinin de atanmamasına ilişkin Fakülte Yönetim Kurulu kararının Rektörlükçe de aynen benimsenerek dava konusu işlemin oluşturulduğu anlaşılmıştır.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Yargı etkisinin, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.” kuralına yer verilmiş, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 2. maddesinin (2) numaralı fıkrasında da, “İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler, yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.” kuralı getirilmiştir.
Belirtilen Anayasa ve yasa kurallarına göre, idari yargı yerlerinin, idari işlemler üzerindeki yargısal denetimi, bu işlemlerin hukuka uygunluklarının saptanmasından ibarettir. Bu denetim, idarelere yapacakları eylem ve işlemler bakımından takdir yetkisi tanınan kimi durumlarda, bu yetkinin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının, nesnel davranılıp davranılmadığının belirlenmesi ile sınırlı olmaktadır.
Olayda, açık bulunan yardımcı doçentlik kadrosuna davacı ile birlikte bir başka kişinin daha başvurduğu, Yasanın öngördüğü biçimde oluşturulan jürinin görüşü esas alınarak, idarece takdir yetkisinin bu kadroya her ikisinin de atanmaması yolunda kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Burada, davalı idare takdir yetkisini mutlak ve sınırsız kullandığından, oluşturulan işlemlerin kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırı olduğundan söz edilemeyeceği açıktır.
Belirtilen nedenlerle, davacının yardımcı doçentlik kadrosuna atanmamasında hukuka aykırı bir durum bulunmadığından, İdare Mahkemesince, bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre, davacının atanması gerektiği yönünde karar verilmesinde yukarıda yeralan Anayasa ve yasa kurallarına uyarlık görülmemekte ise de, İdare Mahkemesince dava konusu işlem için önce yürütmenin durdurulmasına karar verildiği ve sonra da iptal edildiğinin anlaşılması ve bu kararlar üzerine davacının söz konusu kadroya atanmasının yapılmış olması ve yargı kararının ugulanmasından sonra aradan uzun bir süre geçmiş bulunması nedenleriyle temyiz isteminin reddine, yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına 23.1.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Azlık Oyu (X) – : İdari işlemler üzerindeki yargısal denetim, hukuka uygunluğun saptanması ile sınırlıdır.
İdarelerin takdir yetkisi ile donatıldığı durumlarda da, idari yargı yerlerince, ancak, bu takdir yetkisinin idare hukukunun kamu yararı ve hizmet gerekleri ilkelerine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının denetlenmesi söz konusu olabilir. Takdir yetkisini ortadan kaldıracak şekilde karar verilemez.
Olayda da, … Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Genel Biyoloji Anabilim Dalında boş bulunan 1 adet yardımcı doçentlik kadrosunun Rektörlükçe ilanen duyurulduğu, Dekanlıkça 2547 sayılı yasada belli edilen biçimde oluşturulan jürinin iki üyesi tarafından davacı hakkında olumsuz görüş verildiği, atanmaması yolundaki Fakülte Yönetim Kurulu Kararının Rektörlükçe benimsenmesi sonucunda atamanın yapılmadığı anlaşıldığından, takdir yetkisini belirtilen ilkelere uygun olarak kullanan davalı idarece tesis edilen dava konusu işlemin iptal edilmesinde hukuka uyarlık görülmediğinden İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.