Danıştay Kararı 8. Daire 1994/773 E. 1994/2810 K. 03.11.1994 T.

8. Daire         1994/773 E.  ,  1994/2810 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 1994/773
Karar No: 1994/2810

Temyiz İsteminde Bulunan : … İl Daimi Encümen Üyeleri
1. …, 2. …
3. …, 4. …
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : … İl Özel İdaresine ait … Mevkiinde bulunan kum-çakıl ocağının … -… isimli şahıslara ihalesine ilişkin karar ile adı geçen müteahhitlerle sözleşme imzalanmasına ilişkin kararın iptali istemiyle açılan davada; gerek 17.2.1992 günlü ihalede 1.885.000.000.- liraya ihale edilen ocağın 25.2.1993 tarihinde yapılan ihalede 450.000.000.- lira gibi düşük ve ilkinden çok farklı bir fiyata ihale edilmesi, gerekse İl Genel Meclisi üyesinin ve ihaleye katılmayan bir müteahhitin, ihaleyi alan kişilerin ihaleye katılan diğer şahıslarla ihalenin düşük fiyatla kapanması için anlaştığı ve karşılığında çek verdiği, çeklerin ellerinde mevcut olduğu yolundaki şikayetleri üzerine yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapor, 25.2.1993 günlü yapılan ihalede 2886 sayılı Kanunun 83. maddesinin, açık tebliğ ve pazarlık usulu yapılan ihalelerde isteklileri tereddüte düşürecek veya rağbeti kıracak söz söylemek, istekliler arasında anlaşmaya çağrıyı ima edecek işaret ve davranışlarda bulunmak veya ihalenin doğruluğunu bozacak biçimde görüşme ve tartışma yapmanın yasak olduğuna ilişkin hükmünün ihlal edildiğini kanıtlayıcı nitelikte görüldüğünden ihale kararı ile sözleşme yapılmasına ilişkin işlemin iptalinin gerekeceği gerekçesi ile dava konusu işlemlerin iptaline karar veren … İdare Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararının; yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı öne sürülerek 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi … ‘un Düşüncesi : Dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümü 2575 sayılı Yasanın 42/h maddesi uyarınca Danıştay 1. Dairesinin görevinde olduğundan idare mahkemesince davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girerek verdiği kararda hukuka uyarlık bulunmadığından idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı … ‘ın Düşüncesi : Dava, valilikçe, … İl Özel İdaresine ait kum-çakıl ocağının ihalesine ilişkin … gün ve … sayılı il daimi encümeni kararı ile bunun devamı olarak sözleşme yapılmasına dair encümen kararının iptali istemiyle açılmıştır.
İdare mahkemesince dava kabul edilerek işlemin iptaline karar verilmiştir. İl Özel İdaresi Yasasının 3360 sayılı yasa ile değişik 141.maddesinde, valinin gerekirse kesinleşen encümen kararlarının uygulanmasını durdurup, iptali için idari yargı mercilerine başvuracağı hükme bağlanmıştır.
Herşeyden önce yasanın bu hükmü ile, valiliğe verilen yetkinin, Danıştay’da karara bağlanacak bir itiraz yolu mu, yoksa idari yargıda açılacak dava yolu mu olduğu üzerinde durulmalıdır.
Aynı yasanın 135.maddesinde, il genel meclisi kararlarına karşı itiraz yolu getirildiğine göre, buradaki yargı merciine başvurma sözünün de itiraz olarak yorumlanması ve anlaşılması gerekir. Kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemlerin re’sen uygulanır nitelikte olduğu, yürütmenin ancak mahkemelerce durdurulabileceği bilinmektedir.
Yasanın 141.maddesi ile dava yolu amaçlansaydı, itirazla birlikte yürütmenin durdurulması için valiliğe yetki verilmez, bu yetki mahkemelerce kullanılırdı. Diğer yandan, vali hem il yönetiminin hem de il özel idaresinin başı ve temsilcisidir. İl daimi encümenine karşı açacağı davada hem davacı, hem davalı olmak durumundadır. (Bu davada encümenin davalı olarak gösterilmesi bu nedenle hatalıdır).Bu biçimde aynı makamın her iki yanı temsil etmesi olanaksız olduğundan, taraf teşkili yapılamaz. Bu durum bile, olayın itiraz yolu ile çözümünü gerektirir. Yasada geçen “yargı yeri” ifadesinden, yüksek yargıç güvencesine sahip üyelerden oluşan Danıştay 1.Dairesinin amaçlandığını düşünmek yanlış olmaz. Valilikçe 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 42/h.maddesi uyarınca Danıştay 1.Dairesinde görüşülmek üzere itiraz edilmesi yerine, idari dava açılması usul ve hukuka aykırı olduğundan, davanın bu gerekçelerle incelenmeksizin reddi gerekirdi.
Açıklanan nedenlerle kararın bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, … İl Özel İdaresine ait kum-çakıl ocağının ihalesine ilişkin encümen kararı ile ihaleyi alan müteahhitlerle sözleşme yapılmasına ilişkin encümen kararının iptali isteminden kaynaklanmıştır.
3360 sayılı İl Özel İdaresi Yasasının 141. maddesinin son fıkrasında valinin gerektiğinde kesinleşen encümen kararlarının uygulanmasını durdurarak iptali için idari yargı mercilerine başvurabileceği, ilgili idari yargı merciince verilen karara göre uygulama yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Öteyandan 2575 sayılı Danıştay Yasasının 42/h maddesinde de “İdarei Umumiyei Vilayat Kanunu Muvakkatı gereğince adoğrudan doğruya veya itiraz yoluyla Danıştay’a verilen işleri” çözüme bağlama görevi Danıştay Birinci Dairesinin görevleri arasında sayılmıştır.
İl Özel İdaresi Yasasının yukarıda anılan 141.maddesi hükmü karşısında dava konusu uyuşmazlığın hangi yöntemle ve hangi mercii tarafından çözümlenebileceği, maddede belirtilen idari yargı merciilerine başvurulabileceği ifadesinden ne anlaşması gerektiğinin belirlenmesine, başka bir anlatımla valiliğe verilen yetkinin Danıştay’da karara bağlanacak bir itiraz yolumu, yoksa idari yargıda açılacak dava yolumu olduğunun belirlenmesine bağlıdır.
Yerel yönetimlerle ilgili temel yasalarda yerel yönetim kararlarına karşı ilgili kişi veya makam tarafından açılabilecek bir dava yolu öngörülmemiştir. Burada da herhangi bir dava yolunun söz konusu olmadığı açıktır. 141. maddede yeralan başvuru sözcüğünüde başka türlü anlamaya olanak yoktur. Çünkü 135. madde ile ilgenel meclisi kararlarına karşı idari itiraz yoluna başvurabileceği düzenlenen Valiye bu kez 141. madde ile encümen kararına karşı dava yolunun gösterilmesi için hiçbir neden yoktur.
Yasa Koyucunun 141, maddede gereksiz yinelemelerden kaçınmak için daha önce 135. maddede yer alan idari itiraz yolunu yeniden ayrıntılı biçimde düzenlemeyip Valinin encümen kararlarına karşı idari yargı yerlerine başvurabileceğini belirtmekle yetindiği, böylece 135. maddede gösterilen itiraz yolunun 141. madde içinde geçerli olmasını doğal saydığı anlaşılmaktadır. Öteyandan işin niteliği de bir dava açılmasına elverişli bulumamaktadır.
Valinin encümen kararlarına karşı dava açması halinde, encümenin başı olarak yine kendisinin davalı konumda bulunması gerekecektir. Oysa davacısı ve davalısı aynı olan bir dava türü yoktur. Bu durum dahi Valinin idari yargı yerlerine bir dava için değil idari itiraz yolu olarak başvurabileceğini açıklamaya yeterlidir.
Zaten Danıştay Başkanlar Kurulunun 26.5.1993 gün ve 17 sayılı kararıda bu yöndedir.
Bu durumda ortada Vali tarafından birdava açılması söz konusu olmadığına göre maddede yeralan idari yargı merci ile Danıştayın amaçlandığı ve bununda itiraz niteliğinde olması nedeniyle uyuşmazlığın Danıştay Yasasının 42/h maddesi uyarınca Birinci Dairece karara bağlanacağı açıktır.
İdare mahkemesince davanın bu gerekçelerle incelenmeksizin reddedilmesi gerekirken işin esası incelenerek verilen kararda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine 3.11.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.