Danıştay Kararı 8. Daire 1994/3716 E. 1995/297 K. 01.02.1995 T.

8. Daire         1994/3716 E.  ,  1995/297 K.
Daire : SEKİZİNCİ DAİRE
Karar Yılı : 1995
Karar No : 297
Esas Yılı : 1994
Esas No : 3716
Karar Tarihi : 01/02/995

TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ YAPAN VE FAKÜLTEYE BAĞLI UYGULAMA HASTANESİNDE
ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ HEKİMİ OLARAK ÇALIŞAN DAVACININ YASAL ZORUNLU ÇALIŞMA SÜRESİNİ AŞAN VE İZİN VERİLEREK KARŞILANAMAYAN NÖBET HİZMETLERİ
İÇİN EMSALI SAĞLIK PERSONELİNE ÖDENEN MİKTAR GÖZÖNÜNE ALINARAK ÜCRET
ÖDENMESİ GEREKTİĞİ HK.

… Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde asistan olarak görev yapan davacının, 1992 Mali Yılı Bütçe Yasasının 46.maddesinin d bendi uyarınca nöbet tazminatı ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve hakettiği nöbet tazminatlarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan davada; … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde asistan olarak çalışmakla yataklı tedavi kurumunda görev yaptğı açık olan davacının, 1992 yılı Bütçe Yasasının 46. maddesinin d bendi uyarınca 1.4.1992 gününden itibaren nöbet hizmetleri tazminatından yararlandırılması gerekirken, aksine tesis edilen işlemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal iden ve 1.4.1992 tarihinden itibaren nöbet tazminatı ödenmesine ve dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına ilişkin … idare Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararının bozulması istemidir.

İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinde belirtilen nedenlenden birinin bulunması halinde mümkün olup, davalı idarece öne sürülen hususlar mahkeme kararının, iş lemin iptaline ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

İdare Mahkemesi kararının davacıya 1.4.1992 gününden itibaren ödenmesi gereken nöbet hizmetleri tazminatının, dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ilişkin kısmına gelince; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 12.maddesi idari işlemlerden, 13.maddesi de idari eylemlerden doğan zararların karşılanması amacıyla açılacak tam yargı davalarının açılma yöntem ve usullerini düzenlemiş bulunmaktadır. “İptal ve Tam Yargı Davaları” başlığını taşıyan ve “ilgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a Ve İdare ve Vergi Mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce iptal davası açarak, bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11.madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.” kuralının yeraldığı 12.maddeye göre, maddi ve manevi zararlara neden olan idari işlemlerden dolayı ilglii doğrudan doğruya tam yargı davası açabileceği gibi iptal ve tam yargı davasını birlikte açabilir; ya da önce iptal davası açarak bu davanın kararı bağlanması üzerine, bu husustaki kararın tebliğinden itibaren de dava süresi içinde tam yargı dava sı açma yoluna gidebilir.

12.maddenin son tümcesinin yollamada bulunduğu 11.madde “Üst makamlara başvurma” yı düzenlemekte olup ilk üç fıkrası” İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yok sa işlemi yapmış olan makamdan, İdari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.

İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılma halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.” kuralı yer almaktadır.
12.madde, belirtilen seçeneklerin dışında, dördüncü bir seçeneği daha düzenlenmiş bulunmakta ve ilgililerin “… bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası” açabileceklerine işaret etmektedir. Bu tümce 521 sayılı Danıştay Kanununun 71.maddesine, 1740 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle eklenmiş ve 2577 sayılı Yasanın 12.maddesinde 71.maddenin değişik metni aynen tekrarlanmıştır. 521 yasılı Yasanın söz konusu maddesinde yapılan değişiklik gerekçesine göre, hakkın ihlali işlemin icrası (uygulanması) tarihinde vuku bulmuş ise, tam yargı davacı işlemin uygulandığı tarihten itibaren yasal süre içinde açılabilecektir.

Bu hükümler karşısında, nöbet tazminatı yönünden belli bir uygulama tarihi esas alınarak istekte bulunulan davalarda İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesine göre uygulama tarihinden itibaren altmış gün içinde; uygulama üzerine davacı idareye başvurmuş ise 12.maddenin göndermede bulunduğu 11.maddeye göre idarenin bu başvuruya cevap vermemiş olduğu hallerde uygulama tarihinden itibaren en geç 120 gün, idarenin cevap verdiği durumlarda ise uygulama tarihinden başvuru tarihine kadar geçen süre de hesaba katılmak koşuluyla cevabın davacıya tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde idari davanın açılmış olması gerekir.

Başka bir anlatımla dava, davacının idareye başvurduğu tarihten itibaren 120 gün içinde açılmış ise ilgiliye, davanın açıldığı tarihten geriye doğru altmış günlük süre içinde ilk uygulama esas alınarak nöbet tazminatının ödenmesi gerekecek; idareye başvuru tarihinden itibaren 120 günlük ya da idarenin cevabının tebliğ tarihinden itibaren altmış günlük süreler geçtikten sonra içinde kalan ilk uygulamadan doğar zara ra hükmedilecektir.

İdare Mahkemesince yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, 1.4.1992 tarihinden itibaren idarece hesaplanacak nöbet tazminatının davanın açıldığı günden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine hükmedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle İdare Mahkemesi kararının işleme yönelik kısmının onanmasına, tazminata yönelik kısmının ise, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile bozulmasına karar verildi.