Danıştay Kararı 8. Daire 1993/2510 E. 1994/989 K. 05.04.1994 T.

8. Daire         1993/2510 E.  ,  1994/989 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 1993/2510
Karar No: 1994/989

Temyiz İsteminde Bulunan : … Valiliği
Vekili : …
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacının … İli … İlçesi … Köyü … Yöresinde bulunan … sayılı maden alanındaki taşocağı maddesi için işletme izni verilmesi yolundaki başvurusunun yanıt verilmeyerek reddine ilişkin işlem ile kum ve çakıl ocağının açık artırma yoluyla ihaleye çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; davacının kendisine ait maden arama izinli alanda yaptırdığı inceleme sonucu kum bulunması nedeniyle taşocağı işletme izni verilmesi için … günlü dilekçesi ile … Kaymakamlığına yaptığı başvuru sırasında kendisinden başka herhangi bir kimsenin başvurusu bulunmadığından, davacıya izin verilmesi gerekirken ihale açılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden … İdare Mahkemesinin … gün ve E: …, K: … sayılı kararının alandan çıkarılan maddelerin %90’ın altında Si02 içermesi nedeniyle uyuşmazlık konusu yerin maden alanı olmadığı, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan bu yerin ihaleye çıkarılmasının 2886 sayılı Yasa uyarınca zorunlu olduğu oluşturulan işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı öne sürülerek 2577 sayılı Yasanın 49.maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Yanıt verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Danıştay Savcısı … ‘nın Düşüncesi : 3213 Sayılı Maden Kanununun 8. maddesinde “yürürlükte olan arama, ön işletme veya işletme ruhsatı verilmiş maden sahası üzerinde başka ruhsat verilemez” denilmektedir. Maddenin, Maden Kanununun bütünlüğü içinde yorumunda metinin anlatım zaafı içerdiği görülmektedir.
Maddenin amacının, sonradan izne bağlanmış olması koşulu ile maden arama başvurusu yapılmış veya maden izni verilmiş alanda maden, aynı koşullarla mermer arama başvurusu yapılmış veya mermer izni verilmiş alanda mermer izni verilmez olduğu kuşkusuzdur.
Yani ayni cevhere yönelik olmak veya alandaki madencilik faaliyetlerine engel durumda bulunmama koşulu ile maden için kapalı alanda kalan bir kısma mermer veya taşocağı izni verilebilir.
Olayda, maden izinli alan içinde % 40-45 oranında SİO2 bulunan metaryal bulunan bir sahanın belirlendiği, Maden Kanununun 2. maddesine göre bileşiminde % 90 oranında SİO2 olan maddeler maden sayıldığından bu malzemenin kanun kapsamı dışında kaldığı kuşkusuz olduğundan, bu alanın taşocağı iznine konu yapılmasında isabetsizlik yoktur.
Taşocağı Tüzüğüne göre sahipli arazide sahibi veya zilyedinin başvurusu üzerine başvurana izin verilir.
Bu koşulu taşımıyan taşocağı alanları ise Taşocağı Tüzüğü kuralları ve yerleşik Danıştay İçtihatlarına göre ihale suretiyle izne bağlanır.
Davacının izinli maden sahası içerisinde kalan bir kesimde bulduğu taşocağı materyali bulunan alanın (bu metaryelin bulunduğu sahanın maliki veya zilyedi olduğu yolunda savı dahi bulunmadığından),ihale yolu ile taşocağı iznine bağlanması yolundaki uyuşmazlığa konu işlemde mevzuata aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle işlemi iptal eden idare mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü :
Uyuşmazlık, davacının maden arama izinli alanında taşocağı işletme izni verilmesi yolundaki isteminin yanıt verilmeyerek reddine ve aynı alanın ihaleye çıkarılmasına ilişkin işlemden doğmuştur.
Dosya içeriğinden, davacının maden arama izinli alanında taşocağı maddesi kum ve çakıl bulması üzerine kendisine işletme izni verilmesi istemiyle Kaymakamlığa başvurduğu, … Valiliğince yaptırılan incelemelerde de, alandaki malzemenin %90’ın altında Si02 içerdiğinden Taşocağı Tüzüğü kurallarına göre işletilebilecek madde olduğunun anlaşıldığı, Valilikçe, bu inceleme sonuçları ve alandan çıkarılan kumun Maden Yasası kapsamında olmadığı belirtilerek, davacıya verilen maden arama izninin iptal edilmesinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından istenildiği, anılan Bakanlığın ise verdiği yanıtta, 2.3.1992 günlü ve 3662 sayılı genelgeden de söz ederek, %90’dan az Sİ02 içeren kum ocakları ile ilgili ihale işlemlerine devam edilmesini bildirdiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda alandan çıkan malzemenin Taşocakları Tüzüğü kapsamında olduğu çekişmesizdir.
Taşocakları Tüzüğünün 17.maddesinde, açılacak ocaklar için izin alınması amacıyla birden fazla kişi tarafından başvuruda bulunulması durumunda, başvurular arasında artırma yapılacağı ve en yüksek nispi resim verene izin verileceği kuralı yer almış, daha sonra yürürlüğe giren 2886 sayılı Devlet İhale Yasasının 1.maddesinde de özel idarelerin, maddede öngörülen işlemlerinin bu yasada yazılı kurallara göre yürütüleceği belirtilmiştir.
Anılan Yasa ve Tüzük kuralları birlikte değerlendirildiğinde, idarece, işletilmesi düşünülen taşocaklarının ihaleye çıkartılmasının asıl olduğu anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesince, davacının taşocağı izni verilmesi istemiyle başvuruda bulunduğu günde, başka istekli bulunmadığından davacıya izin verilmesi gerekirken ihaleye çıkarılmasına karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle işlem iptal edilmiş ise de; ilgili yasa kuralları uyarınca kum ve çakıl ocağının, isteklinin birden fazla olup olmadığına bakılmaksızın ihaleye çıkartılmasında hukuka ayrılık bulunmamaktadır.
Esasen ihale açılarak, en fazla teklifte bulunana işletme izni verilmesinin kamu yararına da uygun olduğu açıktır.
Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemlerin iptaline ilişkin … İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine 5.4.1994 gününde oybirliği ile karar verildi.