Danıştay Kararı 8. Daire 1989/504 E. 1990/913 K. 17.09.1990 T.

8. Daire         1989/504 E.  ,  1990/913 K.
Daire : SEKİZİNCİ DAİRE
Karar Yılı : 1990
Karar No : 913
Esas Yılı : 1989
Esas No : 504
Karar Tarihi : 17/09/990

DAVACI KÖYÜN İÇME SUYU PROJESİNİN YÜRÜTÜLMESİ İSTEMİNİ KÖYLER ARASI SU UYUŞMAZLIĞI BULUNDUĞU GEREKÇESİYLE REDDEDEN İŞLEMİN İPTALİ İSTEĞİYLE AÇILAN DAVADA, İŞLEMİN NEDENİNİ OLUŞTURAN UYUŞMAZLIĞIN ESASININ İNCELENMESİ GEREKTİĞİ HK.

Uyuşmazlık; Davacı köyün içme suyu getirilmesine ilişkin projenin uygu lanmaya konulması isteminin reddine ilişkin Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılan davayı reddeden İdare Mahkemesi kararının; bozulması isteminden ibarettir. İdareye tanınan her yetkinin kullanılması, bir nedene dayanır. Bu nedenin de hukuk açısından geçerli bir sebep olması gerekir. İdare Hukukunda, idari işlemin neden unsuru denildiğinde idari işlemlerden önce gelen, idari işlemin dışında, idareyi böyle bir işlem yapmaya yönelten etkenler anlaşılır. İdari işlemin dayanağı olan neden işlemin bir tür gerekçesidir. Yönetimi işlem yapmaya yönelten dürtü, bir hukuksal işlem olabileceği gibi, bir olay da olabilir. İdari işleme neden olarak gösterilen hukuksal işlemin sakat olması veya olayın gerçeğe uygun olmaması yahut nitelendirilmesinde yanlışlık yapılmış olması, esas işlemi neden yönünden sakatlar. İdari yargı yerince, bir işlem yargı denetimine tabi tutulurken, işlemin yetki, şekil, neden, konu ve maksat yönlerinden hukuka ve hizmet gereklerine uygun olup olmadığının araştırılması gerekir.
Bu durumda, işleme esas alınan gerekçenin, diğer bir deyişle, işlemin neden unsuru nun incelenmesi ve alınacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, idarenin takdirini kullanıp içme suyu nu götürmeye karar verdiği, onaylı projesini hazırladığı ve buna uygun olan işlem yapılması için yüklenici ile sözleşme yapıldığı, ancak … Köyünün uyuşmazlık çıkararak suya el atmasının önlenmesi istemiyle uyuşmazlığı adli yargıya intikal ettirdiği, mahkemece alınan ihtiyati tedbir kararına dayanarak idarenin projenin uygulanmasını durdurduğu, daha sonra adli yargı yerinin uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idare mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verdiği, bunun üzerine idareye başvuruda bulunan davacının isteğinin, iki köy arasındaki uyuşmazlığın giderilmesinden sonra işlemin uygulanmasına de vam edileceği gerekçesiyle reddedildiği ve sözü geçen bu işlemin dava konusu edildiği anlaşılmıştır. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararı üzerine, uyuşmazlığı çıkaran … köyü muhtarlığınca, uyuşmazlığın çözümü için, İdare Mahkemesinde dava açılıp açılmadığı hususu, dosyadaki bilgi ve belgelerden çıkarılamamıştır. İdarenin de işlemin yürü tülmesini uyuşmazlığın çözümüne bağlamış olması durumunda, idare mahkemesinin işlemin nedenini teşkil eden uyuşmazlığın esasına girmesi gere kirken, dava konusu işlemin yargısal denetime tabi tutularak incelenme sinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolundaki kararındaki hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kara rının bozulmasına ve dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine karar verildi.

AZLIK OYU:
Davada, 27.4.1983 gününde ihale edilen fakat iki köy arasında uyuşmazlık çıkması nedeni ile geri bırakılan içme suyu yapımına başlanılmasına ilişkin davacı köy muhtarlığına başvurusuna, ise uyuşmazlığın çözümünden sonra başlanacağı bildirilerek oluşturulan işlemin iptali istenilmektedir.
3202 sayılı köy hizmetleri genel müdürlüğü yasasının 2.maddesi ile köy lere ve bağlı yerleşim birimlerine içme ve kullanma suyu götürülmesi görevi bu genel müdürlüğe verilmiştir.
Herhangi bir köye içme ve kullanma suyu götürülmesi işinin idare hukuku yönünden bu köyde genel bir kamu hizmetinin kurulması anlamınını taşıdığı açıktır. Burada sorun genel nitelikte bir kamu hizmetinin kuruluşunun dava yolu ile istenip istenemiyeceğinde toplanmaktadır.
Bir kamu hizmetinin kuruluşu sırasında yasalara aykırı bir durumun ortaya çıkması veya kamu yararına aykırı bir amacın saptanması halinde dava yolu ile bu hizmetin kuruluşunun durdurulabileceğine kuşku yoktur. Ancak başlanmış bir kamu hizmetinin yargı kararı ile durdurulması ile bu kamu hizmetinin yapımına yargı kararı ile başlanılması aynı şey değildir.
Yargı kararı ile genel nitelikte bir kamu hizmetinin kuruluşu sağlanamaz. Aksi bir düşünüş yargının idare yerine geçerek karar veremiyeceği ne ilişkin idare hukuku ilkelerine olduğundan da daha fazla idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemiyeceğini belirten Anayasa kuralı ile idari yargılama usulü yasasının bu anayasa kuralını değişik biçimde yineleyen ve yargı yolu ile yerindelik denetimi yapılamayacağını belirten ikinci maddesi kuralını açıkca ters düşer. Bir örnek vermek gerekirse, idarenin karayolu yapmak kamu hizmetine başlaması halinde yargı yerlerince bir kamu laştırma kararı iptal edilerek kamu hizmetinin hatalı yürütülmesi durdurulabilirse herhangi iki nokta arasında karayolu yapmıyacağını veya bir nehir üzerinde köprü yapmayacağını bildiren idarenin bu işlemi iptal ederek yargı kararı ile karayolu veya köprü yapımının sağlanması düşünülemez. Köy belediye veya hiç kimsenin dava yolu ile idareyi genel bir kamu hizmeti yapmaya zorlayamıyacağı açıktır.
Dava konusu olayda idare köye içme ve kullanma suyu götürülmesi işini bu konuda çıkan uyuşmazlığın sonuçlanmasını ertelemeyi uygun görmüştür. Bir kamu hizmetinin yapımı çalışmalarına ancak bütçe, plan, proje, uzman ve önceliklerin belirlenmesi gibi her biri ayrıca pekçok ola sılıklardan oluşan birçok öge birlikte düşünülerek karar verilebilir.
İdare yapım çalışmalarına neden başlanmadığını kendi hiyerarşik amirle ri dışında kimseye bildirmek zorunda olmadığı gibi bildirildiği nedenlerin doğru olup olmadığı da yargı yolu ile denetlenemez. Çünkü idarenin gösterdiği nedenlerin doğru olmaması halinde verilecek bir iptal kararı ile kamu hizmeti yapımına başlanılamaz ve idare bu yolla yatırım yapmaya zorlanmaz. İdare Mahkemesince iki köy arasındaki bu uyuşmazlığın çözümlenip çözüm lenmediğini araştırmaya gerek yoktur. Çünkü bu uyuşmazlığın çözümlenme diği anlaşılsa bile yargı kararı ile sular akıtılamaz. Yargı yerleri etkisiz kalacak kararlar vermekten şiddetle kaçınmalıdır. Bu nedenle İdare mahkemesi kararı yerindedir. Aksine verilen karara karşıyım.