Danıştay Kararı 8. Daire 1987/272 E. 1987/487 K. 16.11.1987 T.

8. Daire         1987/272 E.  ,  1987/487 K.
Daire : SEKİZİNCİ DAİRE
Karar Yılı : 1987
Karar No : 487
Esas Yılı : 1987
Esas No : 272
Karar Tarihi : 16/11/987

1580 SAYILI BELEDİYE YASASININ 7469 SAYILI YASA İLE DEĞİŞİK 7.MADDESİ KÖYLERİN VEYA KÖY KISIMLARININ BİR BELDE SINIRI İÇİNE ALINABİLMESİ İÇİN HİÇBİR AYIRIM YAPMAKSIZIN GEREK KÖY İHTİYAR KURULUNUN VEYA SEÇMENLERDEN YARISINDAN FAZLASININ BAŞVURMASI VE GEREKSE VALİLİĞİN KENDİLİĞİNDEN GEREKLİ GÖRMESİ DURUMLARINDA HALK OYLAMASI YAPILMASINI ÖNGÖRDÜĞÜNE GÖRE YAPILAN HALK OYLAMASININ OLUMSUZ SONUÇLAMASINDAN SONRA BU SONUCA DEĞER VERİLMEKSİZİN İŞLEM TESİS EDİLMESİNDE YASA HÜKÜMLERİNE UYARLIK BULUNMADIĞI HK.

Dava, … İlçeye bağlı … köyü … köy kısmının … Belediyesi sınırları içerisine alınmasına ilişkin kararnamenin iptali istemidir.
1580 sayılı Belediye Yasasının 7469 sayılı Yasa ile değişik 7.maddesinin (A) ve (D) bentlerinde, köylerin veya köy kısımlarının bir belde sınırı içine alınabilmesi için merkez alınacak yere en çok 500 metre uzaklıkta bulunması ve köy ihtiyar kurulunun bir dilekçe ile veya seçmenlerin en az yarısından fazlasının yazılı olarak en büyük mülki amire başvurması veya Valinin kendiliğinden bu işe gerek göstermesi ve bu durumda Valinin ilgili seçmenlerin oylarının alınması yolundaki istemi üzerine yerel seçim kurallarının en az onbeş gün içinde halk oylaması yapması öngörülmüştür.
Yasa, hiçbir ayrım yapmaksızın gerek köy ihtiyar kurulunun veya seçmenlerden yarısından fazlasının başvurması ve gerekse Valinin kendiliğinden gerekli görmesi durumlarında halk oylaması yapılmasını öngördüğüne göre Valinin gösterdiği gerek üzerine köyün bir kısmının belediye sınırı içine alınması için yapılacak halk oylaması sonuçları gösönüne alınmaksızın karar verilmesinde yukarıda sözü edilen Yasa hükmüne uyarlık bulunmamaktadır. Esasen, sonucuna değer verilmeyecek halk oylamasının hiç yapılmaması, değer verilecekse oylamada çoğunluk aranması ve sonucuna göre işlem yapılması gerekir.
… İli Merkez İlçeye bağlı … Köy kısmının, … Belediyesi sınırları içine alınmasına Valilikçe gerek görükmesi üzerine … Köyü … kısmında yapılan halk oylamasında 300 seçmenden 248 seçmenin oylamaya katıldığı, 43 seçmenin evet, 205 seçmenin hayır oyu kullandığı ve böylece oylamanın olumsuz sonuçlanmasından sonra bu sonuca değer verilmeksizin idari işlemleri yürütülerek dava konusu kararla … Köyü … kısmının … belediye sınırları içine
alınmasında hukuka ve yukarıda sözü edilen Yasa hükmüne uyarlık bulunmamktadır. Açıklanan nedenle dava konusu kararın iptaline karar verildi.

AZLIK OYU:
1580 sayılı Belediye Yasasının 7.maddesinde; bir yerleşim yerinde Belediye kurulabilmesi için köy ihtiyar kurulunun bir tutanakla veya seçmenlerin en az yarıdan fazlasının yazılı olarak başvurması veya Valinin doğrudan bu işe gerek göstermesi üzerine yöredeki seçim kurulunca seçmenlerin oylarının alınmasından sonra İl Genel Meclisinin bu konudaki kararı ile Valiliğin düşüncesinin İçişleri Bakanlığınca Danıştay’a gönderileceği ve Danıştay’ın kararı, Cumhurbaşkanı’nın onayı ile o yer de Belediye kurulacağı kuralı yer almaktadır.
Yasanın bu düzenleniş biçiminde hazırlık çalışmalarının idarece yapıldığı, ancak bir yerde belediye kurulmasına gerek olmadığına Danıştayca karar verildiği ve bu kararın Cumhurbaşkanınca onaylanması ile yürürlüğe girdiği anlaşılmaktadır. O halde Belediye kurulması konusundaki karar idarece değil, doğrudan Danıştay’ca verilmektedir. Danıştay’ca verilen karar ise bir danışma kararı niteliğinde değil, doğrudan idari nitelikteki bir karardır. İdarece yapılan işlemler yargı denetimine bağlı ise de bir yargı kuruluşunca verilen idari nitelikteki kararların ayrıca bir dava konusu olabileceği düşünülemez. Aksi halde bir yargı yerinin eşit düzeydeki kurullarınca verilen kararlar arasında hoş görülmeyecek çelişkiler ortaya çıkması ve bundan kamu hizmetinin zarar görmesi engellenemez. Bir yerde belediye kurulmasına ilişkin kararın Danıştay’ca verilmesini isteyen yasa koyucunun böyle bir çelişkiyi desteklemesine ve düzenlemesine olanak yoktur.
O halde nasıl ki Danıştay’ın ilgili Dairesince Belediye kurulmamasına karar verilmesi halinde bu karar dava konusu yapılmazsa Belediye kurulması yolundaki kararının da dava konusu olamıyacağı ortadadır.
Dava konusu yapılan işlem Danıştay Birinci Dairesince verilmiş olan Belediye Kurulması kararının uygulanmasıdır. Hernekadar 2575 sayılı Danıştay Yasasının 24.maddesinin e fıkrasında Danıştay İdari Dairelerince veya İdari İşler Kurulunca verilen kararlar üzerine uygulanan eylem ve işlemlere karşı ilk derece mahkemesi olarak doğrudan Danıştay’da dava açılacağı belirtilmiş ise de, burada sözü edilen kararların, Danıştay idari dairelerince veya idari işler kurulunca doğrudan idarece uygulanması zorunlu olan başka deyişle bu daire ve kurulların idare gibi davranarak verdikleri kararları değil, bu daire ve kurullarca verilen danışma kararları olduğu yasanın yazılış biçimine, yasa koyucunun amacına ve işin gereğine daha uygun düşmektedir. Başka bir anlatımla Danıştay İdari Dairesince kesin ve yürütülmesi gerekli bir kararın verilmesi başka, uyulması veya uyulmaması idarenin takdirine bağlı olan bir danışma kararının verilmesi başkadır. Maddede sözü edilen Danıştay’da doğrudan dava konusu yapılabilecek karar bir yerde Belediye Kurulması gibi İdari Dairesce veya kurulca verilen ve idarece uygulanması zorunlu olan kesin ve yürütülmesi gerekli bir karar değil, herhangi bir konuda bu dairece veya kurulca verilen danışma kararı üzerine idarece uygulamaya konulan kesin ve yürütülmesi gerekli kararlardır. Danıştay idari dairesince verilen kesin ve yürütülmesi gerekli kararlara gelince; bu kararların da dava konusu olabileceğini düşünmek yukarı da belirtildiği üzere idari yargı bütünü içinde güven sarsıcı zıtlıklara ve çelişkilere neden olacaktır. Ayrıca yasa koyucunun Danıştay kararına bırakacak ölçüde önem verdiği ve bir kere kurulduktan sonra değiştirilmesini istemediği önemli bir kamu hizmetinin yine Danıştay kararı ile ortadan kaldırılması gibi açıklanması olanaksız durumlara yol açabilecektir.
Dava konusu olayda ise, Belediye kurulmasına ilişkin karar Danıştay Birinci Dairesince verilmiş ve Cumhurbaşkanınca onanarak uygulanmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere idarece uygulanması zorunlu olan bu karar
Danıştay’ca verildiğine göre, artık bu karara karşı bir iptal davası açılmasına olanak yoktur. Bu nedenle karara karşıyım.