Danıştay Kararı 7. Daire 2022/3483 E. 2023/1612 K. 21.03.2023 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2022/3483 E.  ,  2023/1612 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/3483
Karar No : 2023/1612

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin 2010 ve 2011 yıllarına ait muhtelif amme alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilemediğinden bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesiyle, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca kanuni temsilcisi sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen … ve …takip numaralı ödeme emirleri ile… takip numaralı ödeme emrinin petrol katılım payı borcu dışında kalan ve 2010 ile 2011 yıllarının muhtelif dönemlerine ait özel tüketim vergisi, vergi ziyaı cezası ve özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, olayda; ödeme emirlerine konu amme alacaklarının asıl borçlu şirket tarafından 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırıldığı ve anılan borçların ödeme taahhüdünde bulunularak taksitlere bağlandığı, yapılandırma sonucu şirkete ait borçlara ilişkin yeni bir hukuki durum ortaya çıktığı, yapılandırma şartlarının ihlal edilmesi durumunda daha önce ödenen tutarlar da dikkate alınarak tüzel kişiliği devam eden şirket adına ödeme emri, haciz varakası, haciz bildirisi vs. düzenleyerek takip yapılması ve ardından şirket hakkında yapılan takiplerden sonuç alınamaması durumunda yapılandırma tarihindeki kanuni temsilcisi adına ödeme emri düzenlenerek takip yapılması gerekirken bu yola başvurulmadan; belirtilen yapılandırma başvurusunun kısmen ödeme yapılması nedeniyle iptal edildiği ve söz konusu şirkete ait borçların nitelik değiştirmediğinden bahisle, doğrudan yapılandırmadan önceki ödeme emirleri dayanak alınmak suretiyle borçların ait olduğu dönemde kanuni temsilci olan davacı adına düzenlenen 01, 03 ve 04 takip numaralı ödeme emirleri ile 02 takip numaralı ödeme emrinin petrol katılım payı borcu dışında kalan kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davaya konu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Tesis edilen işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Dosyanın incelenmesinden, vergi alacağının doğduğu dönemde kanuni ödevleri yerine getirme hususunda yetki ve sorumluluğu bulunmayan, sırf bankacılık işlerini takip etmek üzere sınırlı bir şekilde işlem yapma yetkisi verilen davacının kanuni temsilcilik sıfatına haiz olamayacağı değerlendirildiğinden sonucu itibarıyla yerinde olan bölge idare mahkemesi kararına yönelik temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci ve Dokuzuncu Dairelerince, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’na, 3619 sayılı Kanunla eklenen Ek 1. madde hükmü uyarınca birlikte yapılan toplantıda, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin 2010 ve 2011 yıllarına ait muhtelif amme alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilemediğinden bahisle kanuni temsilcisi sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen 01, 03 ve 04 takip numaralı ödeme emirleri ile 02 takip numaralı ödeme emrinin petrol katılım payı borcu dışında kalan ve 2010 ile 2011 yıllarının muhtelif dönemlerine ait özel tüketim vergisi, vergi ziyaı cezası ve özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği; yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi alacaklarının, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı; temsilciler veya teşekkülü idare edenlerin bu suretle ödedikleri vergiler için, asıl mükelleflere rücu edebilecekleri hükümleri yer almıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesinde tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği hüküm altına alınmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun, limited şirketlerin yönetim ve temsiline ilişkin hükümlerinin yer aldığı 623. maddesinin 1. fıkrasında; şirketin yönetimi ve temsilinin şirket sözleşmesi ile düzenleneceği, şirket sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebileceği, en azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerektiği, 587. Maddesinin (h) bendinde, müdürlerin ve şirketi temsile yetkili diğer kişilerin adları, soyadları veya unvanları ve yerleşim yerlerinin (ı) bendinde, temsil yetkisinin kullanılma şeklinin tescil ve ilan edileceği, aynı Kanun’un 31. maddesinin 1. fıkrasında, tescil edilmiş hususlarda meydana gelen her türlü değişikliğin de tescil edileceği kuralına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer alan Kanun hükümlerinin birlikte incelenmesinden, limited şirketlerde yönetim ve temsil yetkisinin üçüncü kişilere verilmesi durumunda ortaklardan en az birinin şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerektiği; kanuni temsilcinin sorumluluğuna başvurabilmek için vergi ve vergiye bağlı alacakların şirket varlığından tamamen veya kısmen alınamaması ve bu durumun kanuni temsilcinin maddi ve şekli olarak belirlenen vergisel ödevleri yerine getirmemiş olması koşuluna bağlandığı anlaşılmıştır.
Diğer bir anlatımla, kanuni temsilciler görev yaptıkları döneminde defter ve belge ibraz edilmemesi, beyanname verilmemesi, beyan edilen bir borcun ödenmemesi veya yapılan inceleme sonucu eksik beyanda bulunulduğunun tespiti halinde sorumlu tutulabilecekler buna karşın Vergi usul Kanununda mükellefe yüklenen ödevler bakımından şirketi yönetim ve temsil yetkisi taşımayan müdürler şirket varlığından tamamen veya kısmen alınmayan amme alacağından sorumlu tutulamayacaklardır.
Dosyanın incelenmesinden, 02/12/2010 tarih ve 7699 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan olunan 22/11/2010 tarihli ortaklar kurulu kararıyla davacının hariçten şirket müdürü olarak atandığı, şirketin tüm bankalarda her türlü hesapları açmaya, açılmış veya açılacak olan ve halen mevcut bulunan hesaplara para yatırmaya, hesaplardan para çekmeye, ahzu kabza, sulh ve ibraya, şirket adına gerek yurt içinden ve gerekse yurt dışından gelmiş ve gelecek olan tüm havaleleri almaya, tahsile, hesaplara geçmesi halinde dahi paraları almaya, şirket hesaplarından paraların çekilmesi, havalelerin alınması ve diğer bankacılık işlerinin yapılmasında yazılı talimatların imzalanmasında, işlemlerin takibi, hesap özetlerinin alınması, hesapların kontrolü işlemlerinde şirket müdürü ve aynı zamanda ortağı olan … ile müştereken yetkili kılındığı görülmüştür.
Bu itibarla, kanuni temsilcinin vergisel yükümlülükler de dahil olmak üzere şirketi her konuda en geniş şekilde temsil ve idareye yetkili kişi olduğu hususu dikkate alındığında, vergi alacağının doğduğu dönemde kanuni ödevleri yerine getirme hususunda yetki ve sorumluluğu bulunmayan, yalnızca bankacılık işlerini takip etmek üzere sınırlı bir şekilde işlem yapma yetkisi verilen davacının Vergi Usul Kanunu kapsamında şirket borçlarından sorumlu kanuni temsilci olarak nitelendirilemeyeceği gibi kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri de düzenlenemeyeceğinden yukarıda belirtilen gerekçeyle verilen temyize konu kararda sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1…. Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 21/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.