Danıştay Kararı 7. Daire 2021/4040 E. 2023/1184 K. 01.03.2023 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2021/4040 E.  ,  2023/1184 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/4040
Karar No : 2023/1184

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, veraset yoluyla kendisine intikal eden mallar arasında yer alan borsada işlem görmeyen halka kapalı şirket hisselerinin “itibari değerle” beyanı sonrası yapılan vergi incelemeleri neticesinde tespit edilen “emsal bedel” arasındaki fark için salınan vergi üzerinden hesaplanan gecikme faizinin iptali ile fazladan ödenen tutarın faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; davacı tarafından 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 4. maddesi hükümlerinden faydalanmak üzere davalı idareye başvurduğu, yapılandırmaya konu borçlar arasında yer alan veraset yoluyla kendisine intikal eden mallardan borsada işlem görmeyen halka kapalı şirket hisselerinin mevzuat gereği zorunlu olarak “itibari değerle” beyanı sonrası, vergi incelemeleri neticesinde tespit edilen “emsal bedel” arasındaki fark için salınan vergi üzerinden hesaplanan ve talep edilen gecikme faizinin dava konusu edildiği, olayda, dava konusu gecikme faizinin de 7143 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında yapılandırılmış olduğu, anılan maddenin 9. bendi gereğince madde kapsamında ödeme başvurusunda bulunulan alacağa ilişkin dava açılmamasının şart koşulduğu, davacının da 19/11/2019 tarihli dilekçesinde “yapılandırılan borçlar ile ilgili olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun uzlaşma veya cezada indirim hükümlerinden yararlanma talebinde bulunmayacağını, dava açmayacağını, açmış olduğu davalardan vazgeçtiğini” beyan etmiş olması karşısında, 7143 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında yapılandırılan amme alacağına karşı dava açılması ve açılan davanın incelenmesi olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Muris … ‘un 21/01/2016 tarihinde vefatı üzerine mirasçı sıfatıyla süresi içinde murisin borsada işlem görmeyen halka kapalı şirket hisse senetlerinin itibari değerle beyan edildiği, vergi dairesince söz konusu hisse senetlerinin emsal değerlerinin tespiti için takdir komisyonuna ve vergi incelemesine sevk edildiği, inceleme sonucunda söz konusu şirketlerin itibari değerleriyle emsal bedelleri arasındaki fark için ikmalen tarhiyat yapılması üzerine davacının 7143 sayılı Kanun’un 4. maddesi hükümlerinden faydalanmak için davalı idareye başvurduğu, düzenlenen ödeme tablosunda vergi aslı ile birlikte 5.779.519,50 TL gecikme faizi hesaplandığı, yapılandırılan borcun ilk taksitte ödenmesi nedeniyle gecikme faizinden %90 indirim yapılması sonucu ödenen 577.951,95 TL’nin iptali ve faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açıldığı, olayda, veraset yoluyla intikal eden hisse senetlerinin, davalı idarece 213 sayılı Kanun hükümlerine göre emsal bedelleri ile değerlenmesi sonucunda hesaplanan vergi ile davacı tarafından beyan edilen vergi arasındaki fark için tarhiyat yapılmış olması karşısında, ikmalen tarh edilen veraset ve intikal vergisi için gecikme faizi hesaplanmasında 213 sayılı Kanunun 112. maddesine ve 7143 sayılı Kanun uyarınca yapılandırılan verginin ilk taksitte ödenmesi nedeniyle gecikme faizi yerine Yİ-ÜFE tutarı hesaplanmasında hukuka aykırılık görülmeyerek, istinaf dilekçesinde ileri sürülen iddiaların sonucu itibariyle yerinde olan Mahkeme kararının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığı gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : İkmalen tarhiyatın davacının eksik beyanından değil veraset ve intikal vergisinin iki aşamalı bir vergi olmasından kaynaklandığı, bu nedenle ikmalen tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, veraset yoluyla kendisine intikal eden mallar arasında yer alan borsada işlem görmeyen halka kapalı şirket hisselerinin “itibari değerle” beyanı sonrası yapılan vergi incelemeleri neticesinde tespit edilen “emsal bedel” arasındaki fark için salınan vergi üzerinden hesaplanan gecikme faizinin iptali ile fazladan ödenen tutarın faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinde, veraset ve intikal vergisinin matrahının, intikal eden malların Vergi Usul Kanunu’na göre bulunan değerleri olduğu; mükelleflerin ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere verginin mevzuuna giren malları bu maddede belirtilen değerleme ölçülerinden faydalanarak, belirtilmeyenler bakımından ise Vergi Usul Kanunu’nun servetleri değerleme ile ilgili 3. bölümündeki esaslara göre değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorunda oldukları; idarenin söz konusu esaslara göre beyan edilen bu değerler üzerinden vergiyi beyannamenin verildiği tarihten itibaren en geç onbeş gün içinde tarh edeceği, tarh edilen vergilerin intikal eden malların Vergi Usul Kanunu’na göre bulunacak değerlerine göre ikmal edileceği; ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere mükellefler tarafından bu maddedeki esaslara göre beyan edilen miktar ile idarece aynı değerleme ölçülerine göre bulunan miktar arasındaki farka ait verginin (gayrimenkuller hariç), vergi ziyaı cezasının yarısı ile birlikte alınacağı; ancak, menkul mallar ile gemilere ilişkin değerlemelerde % 50’ye kadar bulunacak fark için ceza uygulanmayacağı hükme bağlanmış; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde ise, ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda, dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar geçen süreler için 6183 sayılı Kanun’a göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanacağı belirtilmiştir.
7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un “İnceleme ve tarhiyat safhasında bulunan işlemler” başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasında; bu Kanun’un kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, bu Kanun’un yayımı tarihinden önce başlanıldığı hâlde, tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanun’un matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edileceği, bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergilerin %50’si ile bu tutara gecikme faizi yerine bu Kanun’un yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu tarihten sonra ihbarnamenin tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %25’inin; ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ilk taksidin ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde altı eşit taksitte ödenmesi şartıyla vergi aslının %50’sinin, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %75’inin, vergilere bu Kanun’un yayımı tarihine kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi aslına bağlı cezaların tamamının tahsilinden vazgeçileceği; şu kadar ki bu Kanun’un 9. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde belirtilen süre içinde tebliğ edilen ihbarnameler için bu madde hükmünden yararlanmak isteyen mükelleflerin anılan bentte belirtilen süre içerisinde, başvuru süresi otuz günden az kalmış ise otuz gün içinde başvuruda bulunmaları ve madde kapsamında ödenecek tutarların ilk taksidini 9. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde belirtilen sürede, izleyen taksitleri ikişer aylık dönemler halinde 6 eşit taksitte ödemeleri şartıyla maddeden yararlanılacağı; 9. maddesinin 3. fıkrasında ise, bu Kanun hükümlerine göre hesaplanan tutarların peşin veya taksitler hâlinde ödenebileceği, aynı fıkranın (a) bendinde de, hesaplanan tutarların tamamının ilk taksit ödeme süresi içerisinde peşin olarak ödenmesi hâlinde katsayı uygulanmayacağı ve fer’i alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarların (bu Kanun’un 4. maddesine göre fer’i alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile birlikte hesaplanan gecikme faizi dâhil) %90’ının tahsilinden vazgeçileceği hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; bir tarhiyata faiz işletilebilmesi için bunun re’sen, ikmalen ya da idarece tarh şekillerinden birine dahil olmasının gerektiği; veraset ve intikal vergisi bakımından yapılan ikinci tarhiyatın ikmalen tarhiyat değil, olması gereken matrahın mükelleflerce hesaplanmasının güçlüğü göz önüne alınarak matrahın doğru olarak belirlenmesini teminen idareye yüklenen eksiği giderme yükümlülüğü olduğu, nitekim olayda da, fer’i bir alacak olan gecikme faizinin bağlı bulunduğu tarhiyatın 213 sayılı Kanun’un 112. maddesinde sözü edilen tarhiyatlardan farklı olduğu, re’sen ya da idarece yapılan tarhiyat şekillerine girmediği; bu durumda, veraset ve intikal vergisine özgü olan bu tarhiyatın, davacının vergilendirme ile ilgili ödevlerini yerine getirmemesinden veya eksik yerine getirmesinden değil, idarenin davacıya murisinin terekesinden intikal eden hisse senetlerini farklı ölçüyü esas alarak değerlemesinden kaynaklandığı, dolayısıyla aynı değerleme ölçüsüne göre saptanmaması nedeniyle söz konusu vergiye ceza uygulanmasına ve 213 sayılı Kanun’un 112. maddesinde belirtilen tarhiyat yöntemlerinden farklı olması nedeniyle anılan vergi üzerinden gecikme faizi hesaplanmasına olanak bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu bakımdan 7143 sayılı Kanunda gecikme faizi yerine bu Kanun’un yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranlarının esas alınacağına dair düzenleme uyarınca, davacı adına tahakkuk ettirilmesine hukuken olanak bulunmayan gecikme faizi yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranlarının esas alınması suretiyle faiz hesaplanmasında hukuka uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 01/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.