Danıştay Kararı 7. Daire 2021/3951 E. 2022/5148 K. 14.12.2022 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2021/3951 E.  ,  2022/5148 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/3951
Karar No : 2022/5148

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına … Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Yapı Malzemeleri Cam Kimya ve Reklam Organizasyon Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Tekstil Mağazacılık İnşaat Gıda Petrol Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tanzimli … tarih ve … sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında temsilcilik sözleşmesine istinaden davacı adına 2018 yılında tescilli muhtelif tarih ve sayılı 11 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaların ihraç edilmediği gibi belge sahibi firmanın stoklarında da yer almadığının tespit edildiğinden bahisle ithalat vergilerinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu ödeme emrinin davacı şirketin adresine tebliğe çıkarıldığı, tebligatın iade edilmesi üzerine 31/01/2020 tarihinde ilanen tebliğ edildiği, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 101. maddesinin 01/01/2018 tarihinde yürürlüğe giren şekline göre, şirketin müdür veya kanuni temsilcilerinden herhangi birinin adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine tebliğ yolu denenmeden yapılan ilanen tebliğin usulsüz olması nedeniyle davada süre aşımının bulunmadığı; davalı idarece verilen savunma dilekçesi ve eki belgelerin incelenmesinden, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 37. maddesi uyarınca tesis edilen işlemin ve bu işlemin tebliğine dair evrakın dosyaya ibraz edilmediğinin anlaşılması karşısında, anılan işlemin usulüne uygun tebliğ edilerek borcun kesinleştirildiği ortaya konulamadığından düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davanın süresinde açılmadığı, 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca tesis edilen işlemin tebliğ edildiği, bu işleme karşı dava açılmadığından borcun kesinleştiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ: Olayda, temsilcilik sözleşmesine istinaden ithal edilen malların sözleşme hükümlerine göre adına hareket ettiği firmaya teslimi ile taraflar arasındaki ilişkinin son bulacağı, davacı tarafından ithal edilen malların dahilde işleme izin belgesi sahibi firmaya teslim edilmediğine yönelik bir iddianın da bulunmadığının anlaşılması karşısında, eşyaların ihraç edilmemesinden davacının sorumlu tutulamayacağı, iddiasının “borcum yoktur” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, işlemin iptali yolunda verilen karara yönelik temyiz isteminin belirtilen gerekçeyle reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… Tekstil Mağazacılık İnşaat Gıda Petrol Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tanzimli … tarih ve … sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında temsilcilik sözleşmesine istinaden davacı adına 2018 yılında tescilli muhtelif tarih ve sayılı 11 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaların ihraç edilmediği gibi belge sahibi firmanın stoklarında da yer almadığının tespit edildiğinden bahisle ithalat vergilerinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 108. maddesinin 1. fıkrasında, serbest dolaşımda olmayan eşyanın, işlem görmüş ürünlerin üretiminde kullanılmasından sonra Türkiye Gümrük Bölgesinden yeniden ihraç edilmesi amacıyla, gümrük vergileri ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın ve vergileri teminata bağlanmak suretiyle, dahilde işleme rejimi kapsamında geçici olarak ithal edilebileceği; eşyanın işlem görmüş ürünler şeklinde ihracı halinde, teminatın iade olunacağı; eşyanın bu şekilde dahilde işleme rejiminden yararlanmasına, şartlı muafiyet sistemi denildiği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un 184. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, 183. maddede belirtilen haller dışında, ithalat vergilerine tabi eşyanın geçici depolanmasından veya tabi tutulmuş olduğu gümrük rejiminin uygulanmasından doğan yükümlülüklerden birinin yerine getirilmemesi durumunda ithalat nedeniyle gümrük yükümlülüğünün doğacağı; maddenin 3. fıkrasında ise, yükümlünün, ithalat vergilerine tabi eşyanın geçici depolanmasından veya tabi tutulduğu gümrük rejiminin uygulanmasından doğan yükümlülükleri yerine getirmesi gereken kişi ya da söz konusu rejime tabi tutulması için konulmuş koşullara uyması gereken kişi olduğu hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Yukarıda yer alan Kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, dahilde işleme izin belgesi sahibi olup ithalat işlemlerini gerçekleştirenlerin, bu işlemlerden doğabilecek vergilerden dolayı gümrük yükümlüsü sıfatıyla sorumlu tutulmasının yasal bir zorunluluk olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı onay yazısı üzerine muayene memurları tarafından düzenlenen muhtelif tarih ve sayılı inceleme raporlarında, … İletişim Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketi, … Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve … Tekstil Mağazacılık İnşaat Gıda Petrol Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tanzimli dahilde işleme izin belgelerinin davacının da aralarında bulunduğu firmalar tarafından kullanılarak temsilcilik sözleşmesine istinaden gümrük vergilerinin teminata bağlanması suretiyle ithalat işlemlerinin gerçekleştirildiği, buna karşılık taahhüt edilen ihracatlar gerçekleştirilmediği gibi eşyaların geçici ithal edildiği haliyle veya işlem görmüş ürün olarak adı geçen belge sahibi firmaların stoklarında da bulunmadığı tespitlerine yer verilerek, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 184 ve 192. maddeleri uyarınca alınmayan gümrük vergilerinden belge sahibi, belgeyi kullanan ithalatçı firmalar ile beyannamelerde dolaylı temsilci olarak kayıtlı bulunan firmaların müşterek ve müteselsil sorumluluğunun bulunduğu, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca iştirak nedeniyle her birine para cezası uygulanması gerektiğinden bahisle işlemlerin tesis edildiği anlaşılmıştır.
Olayda, temsilcilik sözleşmesine istinaden ithal edilen malların sözleşme hükümlerine göre adına hareket ettiği firmaya teslimi ile taraflar arasındaki ilişkinin son bulacağı, davacı tarafından ithal edilen malların dahilde işleme izin belgesi sahibi firmaya teslim edilmediğine yönelik bir iddianın da bulunmadığının görülmesi karşısında, eşyaların ihraç edilmemesinden dolayı sorumlu tutulamayacağı anlaşılan davacının iddialarının “borcum yoktur” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, işlemin iptali yolunda verilen temyize konu kararda sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 14/12/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Dahilde işleme rejimi hukuken bir bütün olup, rejim sonlandırılıncaya kadar beyan sahibi sıfatını haiz kişiler ve ithalatçıların sorumluluğunun bulunduğu izahtan varestedir. Sorumluluğun rejimin ithalat, teslimat, imalat vs. safhasında son bulduğunu iddia eden sorumluların bu durumu ispat yükümlülüğü kendilerine ait olmakla, temsilcilik sözleşmesine istinaden sorumluluğun sona erdiği safhayı davacının ispat etmesi gerekli olup, ithal edilen eşyanın firmaya teslim edilmediğinin idare tarafından tesbitinin beklenmesi rejim hükümlerine aykırıdır. Kaldı ki, 485-B/01 sayılı inceleme raporunda da teslimatların yapılmadığı yönünde tesbitler olduğu gibi davacının teslime yönelik bilgi ve belge de sunmadığı görülmektedir.
Dava konusu ödeme emri kesinleşen tahakkuklar sebebiyle düzenlenmiş olup, ödeme emrine karşı yapılabilecek itirazlar Kanunda sınırlı sayıda belirlenmiş olduğundan “borcum yoktur” kapsamının Kanuna aykırı şekilde genişletilmek suretiyle, kesinleşen borcun tekrar varlığının incelenmesi mümkün olmamakla temyize konu kararın bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.