Danıştay 7. Daire Başkanlığı 2021/2902 E. , 2022/5213 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/2902
Karar No : 2022/5213
TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Bakanlığı adına … (…) Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI): … Dış Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ: Av. …
İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına tescilli … tarih ve … sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında yer alan muhtelif tarih ve sayılı 14 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaya ilişkin gümrük ve katma değer vergileri ile bunlar üzerinden hesaplanan para cezası ve kaynak kullanımını destekleme fonu payı ile cezai faizin ve dampinge karşı verginin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin dampinge karşı vergiye ilişkin kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Mahkemelerinin ara kararına verilen cevaptan, … sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında gerçekleştirilen ithalat sırasında tahakkuk eden vergiler için verilen teminatların davacıya iade edildiği, dolayısıyla ihracatın gerçekleştirilip taahhüdün yerine getirilmesiyle taahhüt hesabının kapatılması suretiyle giriş esnasında yapılan tahakkuk işleminin geri alındığı ve şartlı muafiyet sisteminin sona erdirildiğinin anlaşıldığı, bu aşamadan sonra ithal sırasında alınmayan dampinge karşı verginin tahakkuk ettirilerek itiraz ve dava açma hakkının tanınması gerektiği, bu şekilde kesinleşmesi halinde tahsil aşamasına geçilerek ödeme emri düzenlenebileceği, olayda ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 37. maddesi uyarınca bir ay içinde ödenmesi aksi takdirde aynı Kanunun 56. maddesi uyarınca işlem yapılacağının bildirildiği, bu yazının bir ek tahakkuk kararı değil, vade belirleme işlemi olduğu, dampinge karşı verginin kesinleştirilmesi için ayrıca ek tahakkuk kararı alınmadığı ve verginin usulüne uygun şekilde kesinleştirilmediği gerekçesiyle, ödeme emrinin davaya konu kısmının iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 20/12/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dava, dahilde işleme rejimi hükümlerinin ihlal edildiğinden bahisle davacı adına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 37. maddesi uyarınca tesis edilen işlemin tebliği üzerine alacağın vadesinde ödenmemesi üzerine gümrük ve katma değer vergileri, para cezaları ve kaynak kullanımını destekleme fonu payı ile cezai faiz ve dampinge karşı verginin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin dampinge karşı vergiye ilişkin kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır.
Davalı idarece, dahilde işleme rejimi hükümlerine aykırı hareket edildiğinden bahisle, eşyaya ait vergilerin tahakkuk ettirilerek teminata bağlanmış olması nedeniyle, söz konusu vergilerin 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesinde öngörülen bir ay içinde ödenmesi, aksi takdirde yine aynı Kanun’un 55. ve 56. maddesi hükmü çerçevesinde alacağın takibe konu edileceği bildiren 30/07/2012 tarihli yazı davacıya 19/06/2016 tarihinde ilanen tebliğ edilmiştir .
Gümrük vergilerinin tahsil edilebilmesi için usulüne uygun kesinleştirilmesinden sonra, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre tahsil usullerinin sırasıyla denenmiş olması zorunludur. Bu zorunluluğun doğal sonucu olarak, sistematiğin içinde yer alan bir idari işlemin bu amaçla tesis edilebilmesi için bir önceki hukuki durumun tekemmül etmiş olması hali aranmalıdır. Dolayısıyla, bir önceki safha tekemmül etmeksizin bir sonraki safhaya ilişkin idari işlem tesis edilemeyeceği gibi, sistematiğin içinde yer alan herhangi bir işleme karşı açılan davada önceden kesinleşmiş hukuki durumların yeniden incelenmesi de yasal olarak mümkün değildir.
Bu nedenle, davacı adına ödeme emrinden önce tesis edilen işlemin tebliğinin usule uygun olarak yapılması durumunda alacağın kesinleştiğinden, aksi halde henüz tahsil edilebilir duruma gelmediğinden bahsedilebileceğinden, ortada kesinleşen bir alacak bulunup bulunmadığının belirlenmesi gereklidir.
Olayda, davacı adına ödeme emri düzenlenmeden önce tahsil edilmek istenilen alacağın usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin araştırılması, ilanen yapıldığı belirtilen tebligatın mevzuata uygun olduğu sonucuna ulaşılması halinde ise, ödeme emrine itiraz sebeplerinin olayda mevcut olup olmadığı yönünden yapılacak inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, ödeme emrinden önce tesis edilen işlemin niteliğinin tartışılması suretiyle verilen ve hukuka uygun oladığı sonucuna varılan kararın bozulması gerektiği oyu ile, Dairemiz kararına katılmıyorum.