Danıştay Kararı 7. Daire 2021/2708 E. 2023/787 K. 20.02.2023 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2021/2708 E.  ,  2023/787 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/2708
Karar No : 2023/787

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına
… Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Asıl borçlu … Sanayi Anonim Şirketi adına tescilli … tarih ve …, … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannameleri ile … tarih ve … sayılı Dahilde İşleme İzin Belgesi kapsamında geçici ithali yapılan eşyanın süresinde yurt dışı edilmediğinden bahisle, gümrük ve katma değer vergileri, gecikme faizi ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 238. maddesi uyarınca karara bağlanan para cezasının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Mahkemelerince verilen ara kararı üzerine davalı İdarece gönderilen belgelerin incelenmesinden, dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen ödeme emrinin sunulmadığı, asıl borçlu şirket hakkındaki ödeme emrinin, şirketin 04/02/2009 tarihinde iflasına karar verildiği hususu da göz önüne alınarak, şirkete ve/veya iflas masası/iflas idaresine usulüne uygun şekilde düzenlenip tebliğ edildiği hususunun açıkça ortaya konulamadığı, bu nedenle, ödeme emrine konu edilen kamu alacağının kesinleştiğinden bahsedilemeyeceğinden düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davaya konu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davanın süresi içerisinde açılmadığı, borç ödemeden aciz belgesi üzerine kanuni temsilci olan davacı hakkında takibin yapıldığı, önceki işlemlerin ihtilaf konusu edilemeyeceği ve işin esası hakkında değerlendirme yapılamayacağı, öte yandan davacının zamanaşımı iddiasının da yerinde olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Asıl borçlu şirketin iflasına karar verildiği ve iflasa ilişkin hükümlerin uygulandığı, kamu alacağının sıraya konulmasını teminen ek tahakkuk ve para cezası kararlarının iflas müdürlüğüne tebliğ edildiği ve iflas müdürlüğünce de alacağın kabul edildiği dikkate alındığında, temyize konu karardaki ödeme emrinin asıl borçlu şirkete tebliğ edilmesi gerektiğine dair değerlendirmede isabet bulunmadığı, birinci derece imza yetkisine haiz olduğu görülen davacının sorumlu olduğu dönemler ve diğer hususlar dikkate alınmak suretiyle sorumluluğunun değerlendirilmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken aksi yolda verilen kararda isabet bulunmadığı, temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği değerlendirilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Asıl borçlu … Sanayi Anonim Şirketi adına tescilli … tarih ve …, … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannameleri ile … tarih ve … sayılı Dahilde İşleme İzin Belgesi kapsamında geçici ithali yapılan eşyanın süresinde yurt dışı edilmediğinden bahisle gümrük ve katma değer vergileri, gecikme faizi ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 238. maddesi uyarınca karara bağlanan para cezasının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği; yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi alacaklarının, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı; temsilciler veya teşekkülü idare edenlerin bu suretle ödedikleri vergiler için, asıl mükelleflere rücu edebilecekleri hükümleri yer almıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer’i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümlerinin tatbik olunacağı, 2. maddesinde, muhtelif kanunlarda Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği bildirilen her çeşit alacaklar hakkında da bu kanun hükümlerinin tatbik olunacağı kurallarına yer verilmiştir.
Kanun’un 3. maddesinde, bu kanundaki amme alacağı teriminin 1. ve 2. maddeler şumulüne giren alacakları, amme borçlusu veya borçlu teriminin ise; amme alacaklarını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu ifade edeceği belirtilmiştir. Ayrıca aynı maddede tahsil edilemeyen amme alacağı teriminin amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı teriminin ise amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği açıklanmıştır.
Aynı Kanun’un mükerrer 35. maddesinde de, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin veya tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edileceği, 100. maddesinde ise, amme alacaklarının tahsili için İcra ve İflas Kanun’u hükümleri dairesinde amme borçlusunun iflasının istenebileceği kuralına yer verilmiştir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 193. maddesinde, iflasın açılmasıyla borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takiplerin duracağı ve iflas kararının kesinleşmesi ile bu takiplerin düşeceği hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden, … Asliye Ticaret Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında verilen 04/02/2009 tarihli kararla asıl borçlu … Sanayi Anonim Şirketinin iflasına karar verildiği, şirket hakkındaki taahhüt hesabının müeyyideli kapatıldığının, İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği tarafından bölge gümrük müdürlüğüne bildirildiği, ek tahakkuk ve para cezası kararlarının, firmanın adresinden ayrılması nedeniyle tebliğ edilememesi üzerine alacağın sıraya konulmasını teminen iflas müdürlüğüne tebliğ edildiği, iflas müdürlüğünce de alacağın kabul edildiğinin gümrük müdürlüğüne bildirildiği, teminatın irad kaydedildiği, kamu alacağının ödenmemesi üzerine de borç ödemeden aciz belgesinin verildiği anlaşılmıştır.
Asıl borçlu şirketin iflasına karar verildiği ve iflasa ilişkin hükümlerin uygulandığı, kamu alacağının sıraya konulmasını teminen ek tahakkuk ve para cezası kararlarının iflas müdürlüğüne tebliğ edildiği ve iflas müdürlüğünce de alacağın kabul edildiği dikkate alındığında, temyize konu karardaki ödeme emrinin asıl borçlu şirkete tebliğ edilmesi gerektiğine dair değerlendirmede isabet bulunmadığı, birinci derece imza yetkisine haiz olduğu görülen davacının sorumlu olduğu dönemler ve diğer hususlar dikkate alınmak suretiyle yapılacak değerlendirilmeyle ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken aksi yolda verilen kararda isabet bulunmamıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2…. Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 20/02/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.