Danıştay Kararı 7. Daire 2020/984 E. 2023/1654 K. 21.03.2023 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2020/984 E.  ,  2023/1654 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/984
Karar No : 2023/1654

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, bandrolsüz sigara bulundurduğunun tespit edildiğinden bahisle, takdir komisyonu kararlarına dayanılarak 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca 2015 yılının Aralık dönemine ilişkin re’sen tarh edilen özel tüketim ve katma değer vergileri, vergi ziyaı cezaları ile gecikme faizinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden, 17/12/2015 tarihinde Ankara İstanbul otoyolu İstanbul istikameti Dilovası rampasında bölge trafik ekibi marifetiyle yapılan uygulama esnasında … plakalı çekici ve çekiciye bağlı … plakalı dorsenin durdurulduğu, araç içerisinde davacı …’in ve yanında …’ın olduğu, araçta toplam 90.000 paket kaçak sigaranın ele geçirildiği, bu hususların “Arama, Yakalama ve Elkoyma Tutanağı” ile imza altına alındığı, tutanak doğrultusunda Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından düzenlenen 08/03/2016 tarih ve 2954 sayılı “Değerlendirme Raporu” üzerine davacının ilgili dönem vergi matrahının tayini amacıyla takdir komisyonuna sevk edildiği, takdir komisyonunca takdir edilen matrah üzerinden re’sen tarh ve tebliğ edilerek amme alacağının kesinleştirildiği, kesinleşen amme alacağının tahsili için davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açıldığı, olayla ilgili ceza yargılamasında, davacının, … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, “davacı hakkında kaçakçılık suçundan kamu davası açılmış ise de, müsnet suçtan mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığı, alınan ifadelerinde işe başladığı gün bu olayın meydana geldiğini, kendisinin araca yoldan bindiğini, araçta ne olduğunu bilmediğini, diğer sanık …’in kendisine araçta tekstil ürünü olduğunu söylediğini belirterek suçlamaları kabul etmediği, diğer sanık Mehmet’in de Kamil’e araçta tekstil ürünü olduğunu söylediğini, …’in işe yeni başladığını beyan ederek sanık Kamil’in savunmalarını doğrular nitelikte beyanda bulunduğu, sanığın sigara kaçakçılığı suçundan cezalandırılmasına yeterli her türlü şüpheden uzak somut ve inandırıcı delil elde edilemediği” gerekçesiyle beraatine hükmedildiği, davalı idare tarafından davacının sigara satışında bulunduğuna ilişkin herhangi bir tespit yapılamadığı ve ele geçirilen belgesiz ve bandrolsüz kaçak sigara ile davacı arasında illiyet bağı kurulamadığından vergiyi doğuran olayın davacının şahsında gerçekleşmediği sonucuna varılarak, yapılan cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatına ilişkin ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı; mahkeme kayıtlarına 08/02/2019 tarihinde giren ek beyan dilekçesi ekinde sunulan belgelerin incelenmesinden, cezalı katma değer vergisi tarhiyatına ilişkin ödeme emrinin davalı idarece iptal edildiği anlaşıldığından konusuz kaldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin kısmen iptaline, kısmen de karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın iptale ilişkin hüküm fıkrasının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu hüküm fıkrasının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Davacı tarafından ileri sürülen mükellefiyetin şahsında gerçekleşmediğine dair iddianın, 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesi uyarınca “borcum yoktur” itirazı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden, sonucu itibarıyla yerinde olan mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden karara yönelik temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci ve Dokuzuncu Dairelerince, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’na 3619 sayılı Kanun’la eklenen Ek 1. madde hükmü uyarınca birlikte yapılan toplantıda, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına, bandrolsüz sigara bulundurduğunun tespit edildiğinden bahisle, takdir komisyonu kararlarına dayanılarak 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca 2015 yılının Aralık dönemine ilişkin re’sen tarh edilen özel tüketim ve katma değer vergileri, vergi ziyaı cezaları ile gecikme faizinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olacağı kuralına yer verilmiş; 58. maddesinde ise; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itirazda bulunabileceği kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen yasal düzenleme gereğince, kamu alacağının tahsili için düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davalarda ileri sürülebilecek dava sebepleri kanunda sınırlı olarak sayılmış olup, yapılacak yargılamada kesinleşmiş hukuki durumların yeniden ele alınarak incelenmesine imkan bulunmamaktadır. Söz konusu itiraz sebepleri arasında yer alan “böyle bir borcun bulunmadığı” yolundaki iddianın da ancak vergilemeye ilişkin işlemlerin “borcun doğmadığı ya da varlık kazanmadığı” şeklinde beliren hukuka aykırılığının açık ve tartışmasız olması ve bu durumun kuşkuya yer bırakmayacak biçimde somut olarak ispatlanmış olması halinde hukuki etkililiğinden söz edilebilir.
Mahkemece, 6183 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinden de bahsedilerek 4760 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 5. fıkrası kapsamında takdir komisyonu kararına istinaden yapılan cezalı tarhiyatın hukukiliğinin incelenmesi suretiyle iptal kararı verildiği anlaşılmış ise de, ödeme emrinin iptali istemiyle açılan işbu davada, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların “borcum yoktur” kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin ortaya konması gerekmektedir.
Dosyanın UYAP kayıtlarıyla birlikte incelenmesinden; davacının, olayın yaşandığı gün işe başlaması, araç halihazırda yüklü vaziyette iken araca binmesi, araçta ne olduğunu bilmemesi, telefonunda yüklü olan ve görüşmeleri kaydeden programdan elde edilen ses kayıtlarının davacının beyanlarını tevsik etmesi, … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla beraatine hükmedilmesi, anılan kararın Yargıtay … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile onanması karşısında, ele geçirilen belgesiz ve bandrolsüz sigara ile davacı arasında illiyet bağı kurulamadığından vergiyi doğuran olayın davacının şahsında gerçekleşmediği, bu durumun da 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinde yer alan “böyle bir borcun olmadığı” yolundaki itiraz sebebi kapsamında değerlendirilebileceği sonucuna varıldığından, yukarıda yazılı gerekçeyle ödeme emrini iptal eden vergi mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine dair vergi dava dairesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1…. Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 21/03/2023 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Dava konusu ödeme emrinin, kesinleşen kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlendiği, ödeme emrine karşı yapılabilecek itirazların ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da sınırlı sayıda belirlendiği tartışmasıdır. Tartışmaya konu olan, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların sınırlı sayıda yapılabileceği Kanun’da kararlaştırılan itirazlardan olup olmayacağıdır.
Olayda, “kaçak ürünün ticari maksatla bulundurulması” fiili nedeniyle açılan ceza davasında davacı hakkında verilen beraat hükmünün, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinin 5. fıkrasında yaptırımı düzenlenen ve ödeme emri içeriği vergi ve cezanın dayanağını oluşturan fiilin gerçekleşmediğine; başka bir ifadeyle, davacının farklı bir fiil nedeniyle açılan davada beraat etmiş olmasının, “bulundurma fiilinin” de şahsında oluşmadığına; dolayısıyla, davacının bulunduran sıfatını haiz olmadığının kabulüyle, bu durumun mükellefiyette hata kapsamında değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, tarh aşamasında ileri sürülebilecek ve ancak o aşamada incelenebilecek nitelikteki diğer iddiaların da “borcum yoktur” itirazı kapsamında değerlendirilme imkanı olmadığından, aksi yöndeki gerekçeyle verilen temyize konu kararın bozulması gerektiği oyu ile, karara katılmıyoruz.