Danıştay Kararı 7. Daire 2020/56 E. 2020/5124 K. 15.12.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2020/56 E.  ,  2020/5124 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/56
Karar No : 2020/5124

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: … Boya İnşaat ve Kimya Plastik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 2009 yılının Aralık dönemine ilişkin vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisi ve gecikme faizi borcunun tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Olayda, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin, alıcının adresten ayrılması ve yeni adresin bilinmediği hususunun posta memuru vasıtasıyla mahalle muhtarı nezdinde tespiti üzerine tebliğ evrakının mahalline iade edilmesinden sonra ilanen tebliği yapılmak suretiyle kesinleştirildiği, ancak işbu davaya konu ödeme emrinin ise kanuni temsilci olan davacının tespit edilen adresinde geçici olarak bulunmaması sebebiyle işyerindeki daimi çalışanına tebliğinin yapılmış olması ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 103. maddesi uyarınca ilanen tebliğ yoluna gidilmeden önce mükellefin bilinen tüm adresine uygun şekilde posta yoluyla tebliğe gidilmesi ve bu şekilde tebligat imkanının kalmadığının anlaşılması gerektiğinden, asıl borçlu şirketin ortaklarının ve kanuni temsilcisinin mernis dahil tarh dosyasında bulunan adreslerine posta yoluyla tebligat yapılmaya çalışılmamış olması kanuni eksiklik olarak değerlendirilerek kesinleşmiş bir amme alacağının varlığının ortaya konulamadığından bahisle ilanen tebliğ yoluna gidilmeden önceki aşamaları usule uygun şekilde tamamlanmadığı gerekçesiyle davaya konu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 213 sayılı Kanun’un 100. maddesine göre tebliğin mükelleflerin bilinen adreslerinde yapılacağı, mernise kayıtlı adresin 101. maddede sayılan bilinen adresler arasında yer almadığı, dolayısıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin şirketin bilinen adresine tebliğ edildiği, ancak adreste bulunmaması sebebiyle ilanen tebliğ yoluna başvurulduğu, bu nedenle idarelerince yapılan işlemlerde isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından zamanaşımı iddiası ile birlikte ödeme emri içeriği vergi ve cezalara ait ihbarnamelerin usulüne uygun şekilde kesinleştirilmeden ödeme emri düzenlendiği ileri sürüldüğünden, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun olarak amme alacağının ödeme emriyle tahsiline başlanılmadan önce alacağa konu vergilere ilişkin olarak tarh, tebliğ ve tahakkuk aşamalarının usulune uygun şekilde tamamlanması suretiyle tahsiline geçilmesi gerektiğinden, bu kapsamda, öncelikle ödeme emri içeriği vergi ve cezalara ait ihbarnamelerin süresi içerisinde usulüne uygun şekilde kesinleştirilip kesinleştirilmediğinin tespitinden sonra asıl borçlu şirketten tahsil imkanının kalmadığı hususu da araştırılmak suretiyle uyuşmazlığın esasının değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… Boya İnşaat ve Kimya Plastik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 2009 yılının Aralık dönemine ilişkin vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisi ve gecikme faizi borcunun tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Kanuni Temsilcilerin Ödevi” başlıklı 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden tüzel kişiden tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı öngörülmüştür.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı; 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, 213 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak tarh, tebliğ ve tahakkuk işlemleri yapılarak verginin tahakkukunun sağlanması gerektiği, olay tarihinde yürürlükte olan şekliyle “Bilinen adresler” başlıklı 101. maddesinde, bu Kanuna göre bilinen adreslerin; mükellef tarafından işe başlamada bildirilen adresler, adres değişikliğinde bildirilen adresler, işi bırakmada bildirilen adresler, vergi beyannamelerinde bildirilen adresler, yoklama fişinde tespit edilen adresler, vergi mahkemesinde dava açma dilekçelerinde ve cevaplarında gösterilen adresler, yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen adresler (ilgilinin tutanakta imzası bulunmak şartıyla), bina ve arazi vergilerinde komisyonlarca tahrir varakalarında tespit edilen adresler olduğu; mektupların gönderilmesinde bu adreslerden tarih itibarıyla tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanının nazara alınacağı; anılan Yasanın “Tebliğin ilanla yapılacağı haller” başlıklı 103. maddesinde, muhatabın adresinin hiç bilinmemesi, muhatabın bilinen adresinin yanlış veya değişmiş olması ve bu yüzden gönderilmiş olan mektubun geri dönmesi, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmaması, yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkan bulunmaması durumlarında, tebliğin ilan yoluyla yapılacağı hükmü yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
213 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak ödeme emriyle takibe geçilebilmesi için öncelikle, tarh, tebliğ ve tahakkuk aşamaları tamamlanarak kesinleşmiş ve vadesinde ödenmemiş bir amme alacağı bulunması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, … Boya İnşaat ve Kimya Plastik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 2009/12 dönemine ilişkin vergi ve cezalar ile gecikme faizlerinin anılan şirketten tahsil imkanının kalmadığından bahisle tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Olayda, Mahkemece, şirket adına hukuka uygun şekilde kesinleşmiş bir vergi ve ceza borcunun bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğinden salınan cezalı vergi borcunun tahsili için şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin hukuka uygun şekilde tebliğ edilip edilmediğinin irdelenmesi gerektiği belirtilerek, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin, alıcının adresten ayrılması ve yeni adresin bilinmediği hususunun posta memuru vasıtasıyla mahalle muhtarı nezdinde tespiti üzerine tebliğ evrakının mahalline iade edilmesinden sonra ilanen tebliği yapılmak suretiyle kesinleştirildiği, bilahare davaya konu ödeme emrinin davacının tespit edilen (… Mah. … Sok. No:… …/…) adresinde daimi çalışanına tebliği yapıldığından, 213 sayılı Kanun’un 103. maddesinde de ilanen tebliğden önce mükellefin bilinen tüm adresine uygun şekilde posta yoluyla tebliğ edilmesi ve bu şekilde tebliğ imkanının kalmadığının anlaşılması halinin öngörülmesi nedeniyle asıl borçlu şirketin ortaklarının ve kanuni temsilcisinin mernis dahil tarh dosyasında bulunan adreslerine tebliğ yapılmaması kanuni bir eksiklik olarak kabul edilerek, ilanen tebliğden önceki aşamaları usule uygun şekilde tamamlanmayan amme alacağının kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptali yönünde karar verilmiş ise de; 213 sayılı Kanun’un 101. maddesinin olay tarihindeki yürürlükteki şekliyle, mernis adresi bilinen adresler arasında sayılmamış olup, bu kapsamda davaya konu ödeme emri içeriği vergi ve cezaların tahsili amacıyla takibine geçilebilmesi için Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun olarak tarh ve tebliğ edilerek tahakkuk edip etmediğinin araştırılarak uyuşmazlığın esasının değerlendirilmesi suretiyle karar verilmesi gerektiğinden, yazılı gerekçeyle işlemin iptali yönünde verilen mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.