Danıştay Kararı 7. Daire 2020/3760 E. 2022/5248 K. 21.12.2022 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2020/3760 E.  ,  2022/5248 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/3760
Karar No : 2022/5248

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına … Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) :…
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … İletişim Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketi adına tanzimli … tarih ve … sayılı,… Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tanzimli … tarih ve … sayılı, … Tekstil Mağazacılık İnşaat Gıda Petrol Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tanzimli … tarih ve … sayılı dahilde işleme izin belgeleri kapsamında temsilcilik sözleşmesine istinaden 2018 yılında aracı ithalatçılar adına tescilli muhtelif tarih ve sayılı serbest dolaşıma giriş beyannameleri muhteviyatı eşyaların ihraç edilmediği gibi belge sahibi firmanın stoklarında da yer almadığının tespit edildiğinden bahisle ithalat vergilerinin tahsili amacıyla davacı adına beyan sahibi sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; ara kararına cevaben gönderilen bilgi ve belgelerin incelenmesinden, eşyaların geçici ithalinde alınan teminatların iade edilmediği, bir kısmının ödeme emirleri düzenlendikten sonra irat kaydedildiğinin anlaşılması karşısında, ödeme emirlerinin düzenlenme ve tebliğ tarihi itibarıyla davalı idarede teminatların mevcut olduğu dikkate alındığında, amme alacağının önce teminattan karşılanması yoluna gidilmediği gibi irat kaydedilen tutarlar dikkate alınmaksızın tüm borçlar için düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca tesis edilen işleme karşı dava açılmadığından borcun kesinleştiği, dolayısıyla ileri sürülen itirazların şekli yönden incelenmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ: Olayda, temsilcilik sözleşmesine istinaden ithal edilen malların sözleşme hükümlerine göre adına hareket ettiği firmaya teslimi ile taraflar arasındaki ilişkinin son bulacağı, dolaylı temsilci olan davacının beyanıyla ithal edilen malların dahilde işleme izin belgesi sahibi firmaya teslim edilmediğine yönelik bir iddianın da bulunmadığının anlaşılması karşısında, eşyaların ihraç edilmemesinden davacının sorumlu tutulamayacağı, iddiasının “borcum yoktur” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, işlemin iptali yolunda verilen karara yönelik temyiz isteminin belirtilen gerekçeyle reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… İletişim Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketi adına tanzimli … tarih ve … sayılı, … Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tanzimli … tarih ve … sayılı, … Tekstil Mağazacılık İnşaat Gıda Petrol Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tanzimli … tarih ve … sayılı dahilde işleme izin belgeleri kapsamında temsilcilik sözleşmesine istinaden 2018 yılında aracı ithalatçılar adına tescilli muhtelif tarih ve sayılı serbest dolaşıma giriş beyannameleri muhteviyatı eşyaların ihraç edilmediği gibi belge sahibi firmanın stoklarında da yer almadığının tespit edildiğinden bahisle ithalat vergilerinin tahsili amacıyla davacı adına beyan sahibi sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 108. maddesinin 1. fıkrasında, serbest dolaşımda olmayan eşyanın, işlem görmüş ürünlerin üretiminde kullanılmasından sonra Türkiye Gümrük Bölgesinden yeniden ihraç edilmesi amacıyla, gümrük vergileri ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın ve vergileri teminata bağlanmak suretiyle, dahilde işleme rejimi kapsamında geçici olarak ithal edilebileceği; eşyanın işlem görmüş ürünler şeklinde ihracı halinde, teminatın iade olunacağı; eşyanın bu şekilde dahilde işleme rejiminden yararlanmasına, şartlı muafiyet sistemi denildiği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un 184. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, 183. maddede belirtilen haller dışında, ithalat vergilerine tabi eşyanın geçici depolanmasından veya tabi tutulmuş olduğu gümrük rejiminin uygulanmasından doğan yükümlülüklerden birinin yerine getirilmemesi durumunda ithalat nedeniyle gümrük yükümlülüğünün doğacağı; maddenin 3. fıkrasında ise, yükümlünün, ithalat vergilerine tabi eşyanın geçici depolanmasından veya tabi tutulduğu gümrük rejiminin uygulanmasından doğan yükümlülükleri yerine getirmesi gereken kişi ya da söz konusu rejime tabi tutulması için konulmuş koşullara uyması gereken kişi olduğu hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Yukarıda yer alan Kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, dahilde işleme izin belgesi sahibi olup ithalat işlemlerini gerçekleştirenlerin, bu işlemlerden doğabilecek vergilerden dolayı gümrük yükümlüsü sıfatıyla sorumlu tutulmasının yasal bir zorunluluk olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğünün … tarih ve …sayılı onay yazısı üzerine muayene memurları tarafından düzenlenen muhtelif tarih ve sayılı inceleme raporlarında,… İletişim Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketi, … Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve … Tekstil Mağazacılık İnşaat Gıda Petrol Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına tanzimli dahilde işleme izin belgelerinin ithalatçı firmalar tarafından kullanılarak temsilcilik sözleşmesine istinaden gümrük vergilerinin teminata bağlanması suretiyle ithalat işlemlerinin gerçekleştirildiği, buna karşılık taahhüt edilen ihracatlar gerçekleştirilmediği gibi eşyaların geçici ithal edildiği haliyle veya işlem görmüş ürün olarak adı geçen belge sahibi firmaların stoklarında da bulunmadığı tespitlerine yer verilerek, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 184 ve 192. maddeleri uyarınca alınmayan gümrük vergilerinden belge sahibi, belgeyi kullanan ithalatçı firmalar ile beyannamelerde dolaylı temsilci olarak kayıtlı bulunan firmaların müşterek ve müteselsil sorumluluğunun bulunduğunun belirtilmesi üzerine davacı adına dava konusu işlemlerin tesis edildiği anlaşılmıştır.
Olayda, temsilcilik sözleşmesine istinaden ithal edilen malların sözleşme hükümlerine göre adına hareket ettiği firmaya teslimi ile taraflar arasındaki ilişkinin son bulacağı, dolaylı temsilci olan davacının beyanıyla ithal edilen malların dahilde işleme izin belgesi sahibi firmaya teslim edilmediğine yönelik bir iddianın da bulunmadığının görülmesi karşısında, eşyaların ihraç edilmemesinden dolayı sorumlu tutulamayacağı anlaşılan davacının iddialarının “borcum yoktur” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, işlemin iptali yolunda verilen temyize konu kararda sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 21/12/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 61. maddesinde, tescil edilen beyannamenin, ait olduğu eşyanın vergi ve para cezaları açısından taahhüt niteliğinde olup, beyan sahibini bağlayacağı ve gümrük vergileri tahakkukuna esas tutulacağı; “gümrük yükümlülüğünün doğması” başlıklı 181. maddesinde, ithalatta gümrük yükümlülüğünde yükümlünün beyan sahibi; dolaylı temsil durumunda, hesabına gümrük beyanında bulunulan kişinin de yükümlü olduğu kuralına yer verilmiş; 229. maddesinin 2. fıkrasınında ise, gümrük müşavirliğinin bir tüzel kişilik oluşturularak yürütülmesi halinde, tüzel kişilik ortaklarının gümrük müşaviri olmasının zorunlu olduğu; bu durumda, gümrük beyannamesi veya beyanname kabul edilen diğer belgeler üzerine imzasını atmış olanların vergi kaybına neden olan durumu bildiği veya bilmesi gerektiği hallerde, bunların, gümrük idaresine karşı bağlı bulundukları tüzel kişilikle birlikte müteselsilen sorumlu olacağı; bu hallerde, ilgili gümrük müşavirinin kişisel cezai sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla, gümrük idaresince alınan vergiler ve para cezalarından işlemi yapan kişi ile birlikte şirketin de sorumlu tutulacağı hükümleri yer almış olup, gümrük yükümlülüğünün gümrük vergilerinin ödenmesi zorunluluğunu doğuracağı izahtan varestedir.
Maddi olayda, dahilde işleme izin belgesi sahibi ithalatçılar ile temsilci aracılığıyla ithalat sözleşmesi sahiplerinin dolaylı temsilcisi ve gümrük müşaviri olan davacı tarafından beyan sahibi olarak beyannamelerin düzenlendiği görülmektedir. İdarece, süresinde ihraç edilmeme üzerine yapılan araştırma ile ithal edilen eşyaların ihraç edilmediği gibi bu eşyaların adı geçen firmaların stoklarında da yer almadığı tespit edilmiştir.
Dahilde işleme rejiminin işleyişi gereği, gümrük müşavirinin sorumluluğunun rejim sürecinin hangi safhasına kadar olacağı hususu davanın çözüm noktasını oluşturmaktadır. Bu noktada, gümrük müşavirinin beyan sahibi olarak sorumluluktan kurtulabilmesi, Gümrük Yönetmeliğinin 320. maddesindeki “Eşyanın, rejime giriş gümrük idaresinden izin hak sahibinin veya işleme faaliyetini yapan kişinin tesislerine veya kullanım yerine nakli, rejime giriş beyanı kapsamında yapılır.” düzenlemesi gereği, rejim hak sahibine teslim ettiğini ispat etmesi halinde mümkün olacaktır. Aksi halde, gümrük yükümlüsü sıfatı ile sorumluluğu devam edecektir.
Dava konusu ödeme emirleri kesinleşen tahakkuklar sebebiyle düzenlenmiş olup, ödeme emrine karşı yapılabilecek itirazlar Kanunda sınırlı sayıda belirlenmiş olduğundan “borcum yoktur” kapsamının Kanuna aykırı şekilde genişletilmek suretiyle, kesinleşen borcun tekrar varlığının incelenmesi mümkün olmamakla temyize konu kararın bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.