Danıştay Kararı 7. Daire 2020/3441 E. 2023/1218 K. 02.03.2023 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2020/3441 E.  ,  2023/1218 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/3441
Karar No : 2023/1218

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Nakliyat ithalat İhracat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi’nden tahsil edilemeyen 2009 ve 2010 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin kurumlar, katma değer ve özel tüketim vergileri, vergi ziyaı ve özel usulsüzlük cezaları ile gecikme faizlerinin tahsili amacıyla davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin özel tüketim vergileri ile bu vergiye bağlı vergi ziyaı cezları ve gecikme faizlerine ilişkin kısımlarının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, olayda, davacı adına düzenlenen ödeme emirleri içeriği amme alacaklarının, asıl borçlu şirket adına usulüne uygun şekilde kesinleştirildiği, şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırmasında borcu kısmen veya tamamen karşılayacak mal varlığına rastlanılmadığının ortaya konulduğu anlaşıldığından, davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin dava konusu edilen kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Olayda, davacının 25/11/2010 tarihinde şirkete ortak olarak girdiği ihtilafsız olduğundan, anılan tarihten önceki dönemlere ilişkin olanlar ile hisse devri tarihinden daha sonra doğan amme alacaklarına yönelik olarak herhangi bir sorumluluğunun bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, davacı adına şirket ortağı sıfatıyla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasından sonra işlemlerin dava konusu edilen kısmının iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyize konu kararın, davacı adına düzenlenen … tarih … takip numaralı ödeme emri içeriğinin dava konusu edilen kısmının iptaline dair hüküm fıkrasının, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emri usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmediğinden şirket adına kesinleştirilemeyen amme alacakları için davacı adına şirket ortağı sıfatıyla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı; davacı adına düzenlenen … tarih … takip numaralı ödeme emrinin ise, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesi gereğince limited şirket payını devralan ortağın, devir öncesine ait amme alacaklarının tahsilinden devredenle birlikte müteselsilen sorumluluğu bulunduğundan, 12/11/2010 tarihinde şirket ortaklığına giren davacının 2010 yılının Ocak ilâ Ekim aylarına ilişkin şirket borçlarının tahsili amacıyla davacı adına şirket ortağı sıfatıyla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… ithalat İhracat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi’nden tahsil edilemeyen 2009 ve 2010 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin kurumlar, katma değer ve özel tüketim vergileri, vergi ziyaı ve özel usulsüzlük cezaları ile gecikme faizlerinin tahsili amacıyla davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin özel tüketim vergileri ile bu vergiye bağlı vergi ziyaı cezları ve gecikme faizlerine ilişkin kısımlarının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesinin 1. fıkrasında, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları, 2. fıkrasında, ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı düzenlenmiş; aynı Kanun’un 55. maddesinde ise, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, on beş gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu … tarih … takip numaralı ödeme emri içeriği borçların, asıl borçlu şirket adına düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinden kaynaklandığı anlaşılmış olup; söz konusu ödeme emrine ilişkin olarak, şirket adresine gönderilen tebligata ilişkin zarfın üzerinde yer alan bazı tarih ve sayılar ile bilgisayar ve el yazılarının incelenmesi sonucunda, üzerinde “….5” şeklinde el yazısıyla sonradan eklenen ibarenin mevcut olduğunun görülmesi karşısında; tebligat işleminin ilgilisi yönünden doğuracağı sonuçlar dikkate alındığında, söz konusu tebliğ alındısının, … tarih ve … takip numaralı ödeme emrine ait olduğunu kanıtlayacak şekilde asıl borçlu şirkete posta yoluyla tebligat yapılamadığını göstermeye yeterli olmadığı açık olduğundan, şartları oluşmaksızın yapılan ilanen tebliğ nedeniyle şirket adına kesinleştirilemediği sonucuna ulaşılan amme alacaklarına ilişkin olarak şirket ortağı sıfatıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uygunluk bulunmadığından, temyize konu kararın … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin dava konusu edilen kısmının iptaline dair hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Kararın … tarih … takip numaralı ödeme emrine ilişkin hüküm fıkrasına gelince;
Olayda, söz konusu ödeme emrinin, asıl borçlu şirket adına düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emri içeriğinde yer alan 2010 yılının Ocak ilâ Ekim aylarına ilişkin amme alacaklarından kaynaklandığı, davacının 12/11/2010 ilâ 17/01/2012 tarihleri arasında şirket ortağı olduğu anlaşılmış olup, her ne kadar Bölge İdare Mahkemesince, davacının hisselerini devir aldığı tarihten önceki tarihlerde doğan amme alacaklarına ilişkin sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin dava konusu edilen kısmının iptaline karar verilmiş ise de, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesi gereğince limited şirket payını devralan ortağın, devir öncesine ait şirket borçlarından devredenle birlikte müteselsilen sorumlu olduğu açıktır.
Buna göre, 12/11/2010 tarihinde şirket ortaklığına giren davacının 2010 yılının Ocak ilâ Ekim aylarına ilişkin şirket borçlarından sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık bulunmadığından, 20/04/2019 tarih ve 03 takip numaralı ödeme emrinin dava konusu edilen kısmının diğer yönlerden hukuka uygunluğunun incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken, yukarıda değinilen gerekçeyle verilen temyize konu kararın söz konusu hüküm fıkrasının bozulması gerekmiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, … tarih … takip numaralı ödeme emrinin dava konusu edilen kısmına ilişkin hüküm fıkrasına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. Kararın, … tarih … takip numaralı ödeme emrinin dava konusu edilen kısmına ilişkin hüküm fıkrasının ise BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 02/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.