Danıştay Kararı 7. Daire 2020/2899 E. 2020/4879 K. 25.11.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2020/2899 E.  ,  2020/4879 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/2899
Karar No : 2020/4879

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI): … Limited Şirketi
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirketin, ödenmeyen motorlu taşıtlar vergisi borçları nedeniyle, adına kayıtlı, … plakalı 2008 model Isuzu marka aracın, haczedilerek satışının yapılmasını müteakip, satış işleminin, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …; K: … sayılı kararıyla iptal edilmesi üzerine, aracın aynen iadesi, iadesi mümkün değilse aracın kasko değeri ile uğranılan maddi ve manevi zararların tazmin edilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptali ile aracın rayiç bedeli olan 90.000 TL’nin iadesi, aracın işletilememesi nedeniyle oluşan 100.000 TL maddi ve şirketin ticari itibarının zayıflaması sebebiyle 20.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı, Dairemizin 20/11/2018 tarih ve E:2015/666, K:2018/5122 kararıyla emsal değerin iadesine hükmederken davacı lehine borçlarının ödenmesi yolunda kullanılan tutar düşülerek tutarın belirlenmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş ve mahkemece bozma kararına uymak suretiyle, satışa konu aracın satış tarihi itibariyle emsal değerinin Mahkemelerinin E: … sayılı dava dosyasında KDV hariç 48.000 TL olduğunun belirlenmiş olması karşısında, 48.000 TL’nin davacıya iade edilmesi gerekmekte ise de; aracın emsal değeri olarak tespit edilen KDV hariç 48.000 TL üzerinden, aracın icrada satış tutarı olan KDV hariç 29.500 TL’nin davacının lehine olarak borçlarının ödenmesinde kullanılmış olduğunun anlaşılması nedeniyle, anılan tutar düşüldükten sonra kalan (48.000-29.500) 18.500 TL’nin davacıya iade edilmesinin gerektiği, fazlaya isabet eden kısma ilişkin iade talebinin reddinde hukuka aykırılık görülmediği; hukuka aykırı olduğu Mahkeme kararıyla tespit edilen satış işlemi nedeniyle davacının uhdesinden çıkan aracın davacıya iade edilmesinin mümkün olmaması nedeniyle, emsal değerinin davacıya iade edilmesine ilişkin olduğu gözetildiğinde, emsal bedelin davacıya iade edilmesi işlemi, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen teslim ve hizmet kapsamına girmediğinden, aracın emsal bedeli üzerinden KDV hesaplanarak davacıya iade edilmesinin hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 18.500 TL’ye isabet eden kısmının iptali ile başvuru tarihi olan 18/02/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya iadesine, kısmen de reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Aracın haciz işlemlerinin 6183 sayılı Kanun’a uygun olarak gerçekleştirildiği, haciz tutanağı ve satış ilanının şirket yetkilisine tebliğ edilmesine rağmen satış işlemine kadar bedelin düşük olduğuna dair bir itirazda bulunulmadığı, tespit edilen satış değerinin anılan kanuna uygun olduğu, aracın kasko değerine bakılarak bedel tespiti yapılmasının hukuka uygun olmadığı, aracın fiili durumu, görünüşü gibi özelliklerine bakılarak bedel tespiti yapılması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X-KARŞI OY
2577 sayılı Kanun’un 12. maddesinde ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri hüküm altına alınmıştır.
Olayda, davacı şirketin maliki olduğu üç aracın tahakkuk eden ve ödenmeyen motorlu taşıtlar vergilerinden dolayı davalı idareye 10.161,95 TL tutarında borcunun bulunduğu, söz konusu borçların cebren tahsili amacıyla … plaka sayılı araç hakkında 10.10.2009 tarihi itibariyle haciz kararı alındığı, … tarih ve … sayılı haciz tutanağı şirket yekilisinin gıyabında düzenlenerek haczi yapan memur tarafından 35.000,00 TL muhammen bedel belirlendiği, davacı şirket yetkilisine söz konusu haciz tutanağı 13.10.2009 tarihinde tebliğ edildiği, aracın ilk olarak 16.12.2009 tarihinde satışa çıkarılmış olduğu, muhammen bedelin %75’inden fazlasına satış yapılamadığı takdirde ikinci satışın 23.12.2009 tarihinden yapılacağı ve muhammen bedelini KDV hariç 35.000,00 TL olduğunu belirten satış ilanının 08.12.2009 tarihinde davacı şirkete tebliğ edildiği, 16.12.2009 tarihinde ikinci satış ihalesinde KDV hariç 29.500,00 TL tutarı ile aracın satıldığı, söz konusu satış işleminin iptali istemiyle … Vergi Mahkemesi nezdinde açılan E: … sayılı davada; üç ayrı kuruma sorularak alınan cevaplar sonucunda 16.12.2009 tarihi itibariyle satışa konu aracın emsal satış değerlerinin ortalamasının KDV hariç 48.000,00 TL olduğu ve aracın davacı şirket tarafından 07.09.2007 tarihinde KDV hariç 69.577,87 TL’ye alındığı anlaşıldığından, davalı idarece satış ilanında belirlenen 35.000,00 üzerinden yapılan ihale sonucu 29.500,00 TL’ye gerçekleştirilen satış işleminde 6183 sayılı Kanunda belirtilen borçlunun menfaatinin gözetilmesi gerektiği hükmünün dikkate alınmadığı açık olduğundan davalı idarece yapılan 16.12.2009 tarihli … plaka sayılı 2008 model … markalı aracın satış işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle satış işleminin iptaline karar verilmiştir.
Anılan karar, kanun yollarında geçerek kesinleşmiştir. Bu kez davacı tarafından, bu iptal kararı istinaden 2577 sayılı Yasanın 12. maddesi uyarınca görülmekte olan tam yargı davası açılmıştır.
İdarenin hizmet kusuruna dayalı tazmin sorumluluğundan bahsedilebilmek için idarenin fiili ile zarar arasında uygun bir illiyet bağı olmalıdır. Olayda meydana gelen maddi zararın, idarenin iptal kararı ile sonuçlanan satış işlemine satış işleminin iptal gerekçesinin de aracın muhammen bedelinin düşük belirlenmesine dayalı olduğu görülmektedir
Bu durumda, idareye yüklenebilecek kusur, gerçek değeri 48.000,00TL olan bir aracın değerinin 35.000,00 TL olarak belirlenmesidir ki; satış işleminin iptal kararı da bu olguya dayandırılmıştır. İş bu tam yargı davasına dayanak teşkil eden iptal kararının gerekçesi ile birlikte bu davanın da esasını ve gerekçesini oluşturması 2577 sayılı Yasanın 12. maddesi hükmünün bir gereğidir.
Dolayısıyla, 48.000,00 TL ile 35.000,00 TL arasındaki 13.000,00 TL zararın idarenin satış işlemine, başka bir anlatımla muhammen bedeli düşük belirlemesine bağlı fiiline dayalı olduğu ve fiil ile zarar arasındaki illiyet bağının bu iki rakam arasında doğal olarak kurulmuş olduğu izahtan varestedir.
Ancak, ihtilaf konusu aracın 6183 sayılı Yasanın 87.maddesi uyarınca ikinci artırmaya kalmasında ve aracın muhammen bedel olan 35.000,00 TL’dan daha düşük bir rakam olan 29.500,00 TL’na satılmasında ise idareye izafe edilebilecek bir kusur bulunmamaktadır. Başka bir deyişle, 35.000,00 TL ile 29.500,00 TL arasındaki 5.500,00 TL zarar ile idarenin fiili arasındaki illiyet bağının kopmuş olması nedeniyle oluşan 5.500,00 TL zararın hizmet kusuruna dayalı olarak idarece tazmin edilemeyeceği açık bulunmaktadır.
Bu itibarla, 18.500,00 TL tazminat isteminin kabulüne ilişkin mahkeme kararının 13.000,00 TL’na isabet eden kısmının onanması, 5.500,00 TL’na isabet eden kısmının ise bozulması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.