Danıştay Kararı 7. Daire 2020/2891 E. 2023/259 K. 07.02.2023 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2020/2891 E.  ,  2023/259 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/2891
Karar No : 2023/259

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
… Başkanlığı
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Sanayi Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının aleyhlerine olan hüküm fıkrasının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Sigorta acenteliği faaliyetinde bulunan davacı tarafından, 2008 yılının muhtelif dönemleri için ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisinin iadesi istemiyle yapılan şikâyet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen verginin tecil faizi oranında hesaplanacak faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Bozma kararı üzerine; sigortacılık faaliyetinde bulunan bir hukuk süjesinin bu faaliyetinden dolayı banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi olabilmesi için, sigorta şirketi olması zorunlu bulunduğundan, sigorta acentelerinin verginin mükellefi olarak kabul edilmelerinin mümkün olmadığı, sigorta şirketleriyle yaptıkları acentelik sözleşmeleriyle, sigorta sözleşmesi yapma ve prim tahsil etme konularında yetkili kılınmalarının da, sigorta acentelerinin tahsil ettikleri sigorta primleri dolayısıyla banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi sayılmalarını gerektirecek vasfı vermeyeceğinden, sigorta şirketi olmayıp, sigorta acenteliği faaliyetinde bulunan davacının düzeltme ve şikâyet başvurularına konu edilen verginin mükellefi olmadığı, bu nedenle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 118. maddesinin 2. fıkrasında tanımlanan ve vergilendirme hatası olarak nitelendirilen “mükellefiyette hata”nın varlığının kabulü zorunlu olduğundan, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı; davaya konu edilen tutarın ödeme tarihinden itibaren, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’da öngörülen oranda hesaplanacak yasal faiziyle birlikte iadesinin icap ettiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davaya konu işlemin iptaline ve ödenen tutarın ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle iadesine; fazlaya ilişkin istem yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Beyana dayalı tarhiyat açık bir vergi hatası sayılamayacağından, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ :Mahkeme kararının, dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan, davanın kısmen kabulü ile dava konusu işlemin iptaline ve ödenen tutarın şikâyet başvurusunun yapıldığı tarihten itibaren 3095 sayılı Kanun hükümlerine göre hesaplanacak faiziyle birlikte iadesine dair hüküm fıkrası, aynı gerekçe ve nedenlerle hukuka uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, sözü geçen hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmamıştır. Ancak Mahkeme kararının, faize ilişkin hüküm fıkrasının, ödeme tarihi ile başvuru tarihi arası için yasal faize hükmolunmasına dair hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemine gelince: faizin hesaplanmasında başlangıç tarihinin sigorta acenteleri için müstakar kararlarımızda da yer aldığı üzere tahsil tarihi olarak değil, idareye başvuru tarihi olarak kabulü gerektiğinden anılan hüküm fıkrasının bozulması gerektiği değerlendirilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Sigorta acenteliği faaliyetinde bulunan davacı tarafından, 2008 yılının muhtelif dönemleri için ödenen banka ve sigorta muameleleri vergisinin iadesi istemiyle yapılan şikâyet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen verginin tecil faizi oranında hesaplanacak faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Mahkeme kararının, dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan, davanın kısmen kabulü ile dava konusu işlemin iptaline ve ödenen tutarın şikâyet başvurusunun yapıldığı tarihten itibaren 3095 sayılı Kanun hükümlerine göre hesaplanacak faiziyle birlikte iadesine dair hüküm fıkrası, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, sözü geçen hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmamıştır.
Mahkeme kararının, faize ilişkin hüküm fıkrasının, ödeme tarihi ile başvuru tarihi arası için yasal faize hükmolunmasına dair hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemine gelince:
İdareyi, eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü tutan Anayasanın 125. maddesinin son fıkrası, yargı yeri kararı uyarınca iadesi gereken bir miktar paranın, idarenin tasarrufunda kalan sürede ilgilisi tarafından tasarruf edilememesinden doğan zararın giderilmesini de kapsamaktadır. İadesi gereken tutar yönünden vergi idaresi ile davacı arasındaki ilişki, iadenin yargı kararıyla hüküm altına alınması nedeniyle yönetilen-idare ilişkisi olmaktan çıkarak, bir borç ilişkisine dönüşmektedir. Dolayısıyla, bu ilişkinin borçlusu tarafından alacaklısına, 1. maddesinde Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde hangi oranda faiz ödeneceğini düzenleyen, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre faiz ödenmesi gerekmektedir.
Bu durumda; 3095 sayılı Kanun’da yer alan düzenlemeler uyarınca faizin hesaplanmasında başlangıç tarihinin tahsil tarihi olarak değil, idareye başvuru tarihi olarak kabulü gerektiğinden anılan hüküm fıkrasının bozulması gerekmiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen reddine, kısmen de kabulüne,
2. …Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının; davaya konu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ve fazladan ödenen tutarların, idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiziyle iadesine ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
3. Kararın vergilerin tahsil edildiği tarih ile idareye başvuru tarihi arasında geçen süreye ilişkin olarak faize hükmedilmesine yönelik hüküm fıkrasının ise BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar vermek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
6. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 07/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle uygun görülmüş olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın faize ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi ve kararın anılan hüküm fıkrasının da onanması gerektiği oyu ile, kararın bozmaya ilişkin kısmına katılmıyoruz.