Danıştay Kararı 7. Daire 2020/2728 E. 2023/1084 K. 27.02.2023 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2020/2728 E.  ,  2023/1084 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/2728
Karar No : 2023/1084

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının aleyhlerine olan hüküm fıkrasının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca 2009 yılının Ocak ilâ Kasım dönemleri için re’sen tarh edilen özel tüketim vergisi, kesilen vergi ziyaı cezası ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Bozma kararı üzerine, olayda, davacının temsilcisinin, daha ucuz olduğu için mazot yerine 18 litrelik tenekeler içerisinde madeni yağ satın alarak direkt kamyonun deposuna döküp yakıt olarak kullandıklarını, şehirlerarası nakliyecilik yaptıkları için motorin ihtiyacı fazla olduğundan bu yola başvurduklarını beyan ettiği ve inceleme elemanınca belirlenen matrahın hukuka uygun olduğu görüldüğünden, davacı adına tarh edilen özel tüketim vergileri ile kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka aykırılık bulunmadığı; geçmişe dönük olarak mükellefiyet tesis edilmesi halinde, işe başlama tarihi ile mükellefiyetin tesis edildiği tarih arasındaki dönemler için elektronik ortamda beyanname verilmesi hukuken ve fiilen mümkün olmadığından, bu yükümlülüğünün ihlali nedeniyle özel usulsüzlük cezası kesilmesinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle re’sen tarh edilen vergiler ve kesilen vergi ziyaı cezaları yönünden davanın reddine, özel usulsüzlük cezalarının ise iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için Kanun’da kişilerin mükellefiyet kaydının bulunması, verilen izne dayalı bastırılmış faturaların mevcut olması gibi koşulların öngörülmediği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın temyize konu hüküm fıkrasının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın temyize konu hüküm fıkrası usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın anılan hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz başvurusu; davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca 2009 yılının Ocak ilâ Kasım dönemleri için re’sen tarh edilen özel tüketim vergisi, kesilen vergi ziyaı cezası ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının iptali istemiyle açılan davada, işlemlerin kısmen iptali, kısmen de davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Dördüncü kitabı ceza hükümleri başlıklı olup, 331. maddede, vergi kanunları hükümlerine aykırı hareket edenlerin bu kitapta yazılı vergi cezaları (vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezaları) ve diğer cezalar ile cezalandırılacakları belirtilmiştir.
Şekle ve usule müteallik hükümlere riayet etmeme 213 sayılı Kanunda “usulsüzlük” olarak tanımlanmıştır. Kanunda, vergi mükelleflerinin ve sorumlularının vergi kanunlarında yazılı bazı belge ve defterleri düzenleme, bulundurma, verme ve alma yükümlülüklerine aykırı davranışlarından dolayı genel usulsüzlük esaslarına göre daha ağır olan özel usulsüzlük cezaları öngörülmüştür. Vergi Mahkemesi kararında, maddelerde sözü edilen fiillerin kişilerin mükellefiyet kaydının olmasına bağlı olabileceği, aksi halde eylemin oluşmayacağı kabul edilmiştir. Oysa; dava konusu özel usulsüzlük cezasına ilişkin olarak böyle bir koşul bulunmamaktadır.
Aksine bir düşünce; aynı faaliyeti yasal yolla yapan mükelleflerin vergi denetimleri sonucu bu fiilin işlenmesinin saptanması halinde cezalandırabilecekleri, ancak, faaliyeti izinsiz yaptığı belirlenen kişilerin ise, mükellef olmadıkları için fiilin oluşmayacağı gibi bir ikili ayırıma gidilmesi sonucunu doğuracaktır ki, vergi kanunlarının böyle bir ayrımı amaçlayabileceği düşünülemez.
Açıklanan nedenle, mahkeme kararının özel usulsüzlük cezalarının iptaline ilişkin hüküm fıkrasının, olayda özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi koşullarının varlığı yönünden yeniden inceleme yapılmak üzere, bozulması gerektiği oyu ile, Dairemiz kararına katılmıyorum.