Danıştay Kararı 7. Daire 2020/1903 E. 2023/843 K. 21.02.2023 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2020/1903 E.  ,  2023/843 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/1903
Karar No : 2023/843

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI): … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İthalatçıdan bayilik sözleşmesine istinaden alınan “…” şase numaralı aracın, alt bayi konumundaki Avrupa Otomotiv(…)e satışını yaptıktan sonra alt bayinin düşük özel tüketim vergisi ile ilk satışını yine …’e gerçekleştirdiğinin vergi tekniği raporuyla tespit edildiğinden bahisle, 2013 yılının Nisan dönemine ait özel tüketim vergisinin, gecikme faiziyle tahsili amacıyla, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinin 3. fıkrası uyarınca müşterek ve müteselsilen sorumlu sıfatıyla (bayi olan) davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; ithalat yoluyla 50,050 Avro bedelle temin edilen ve bayilik sözleşmesine istinaden özel tüketim vergisi hesaplanmaksızın 151.040,00-TL bedel üzerinden alt bayii konumundaki …’e satışı yapılan “…” şase numaralı “…-… DİESEL 2012 Model” marka araçla ilgili olarak; … tarafından aracın, öncelikle … Otomotiv( …) firmasından kendine 130.000,00-TL tutarla satışının yapıldığı, düşük miktarda özel tüketim vergisi ödendiği, sonrasında ikinci el olarak 280.000,01-TL bedel üzerinden vergileri ödenmek suretiyle üçüncü bir şahsa satıldığı, aracın özel tüketim vergisi matrahının 130.000,00-TL beyan edilmesi suretiyle 165.997,00-TL özel tüketim vergisinin matrahının aşındırılarak vergi kaybına sebebiyet verildiğinden, ziyaa uğratılan bu vergiden mükellefle birlikte sorumlu olduğundan bahisle (bayi olan) davacıdan tahsili amacıyla ödeme emri düzenlendiği, dava konusu ödeme emrinin dayanağının 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinin 3. fıkrası olması nedeniyle uyuşmazlığın çözümünün davacının anılan madde kapsamında sorumlu tutulup tutulamayacağının tespitine bağlı bulunduğu, maddede (II) sayılı listedeki malların ilk iktisabı, teslimi veya ithaline ilişkin işlemleri gerçekleştirenlerin, bu işlemlerden önce özel tüketim vergisinin ödendiğini gösteren belgeleri aramak zorunda oldukları açıkça belirtilmiş olup; sorumluluğun bu mecburiyete uymayan yani verginin ödendiğine dair belgeleri aramayan gümrük memuru, kayıt ve tescile yetkili memur, motorlu araç ticareti yapanlar, bu malların müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenler ve icra memurlarına ait olduğu; ithalatçılar tarafından ithal edilen araçların bayiilere satışı, özel tüketim vergisi açısından bir teslim sayılmadığı için vergiyi doğuran olay meydana gelmediğinden, davacının müteselsil sorumluluk kapsamında verginin ödendiğine dair belgeleri aramakla sorumlu olduğundan söz etmek hukuken mümkün olmadığı gibi ilgili raporlarda davacı ile bayi arasında iştirake yönelik yapılmış tespitlerin de bulunmadığı anlaşıldığından, ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 21/02/2023 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 1. maddesi verginin konusu başlıklı olup, (b) bendinde (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanların ilk iktisabının bir defaya mahsus olmak üzere özel tüketim vergisine tabi olduğu düzenlenmiştir. Dava konusu olayda verginin konusu (II) sayılı listede sayılan mallardan olan lüks araç olup, kanunda belirtilen oranda özel tüketim vergisine tabidir. Verginin kanuniliği ilkesi gereği kanunda belirtilen oran ve matrah üzerinden vergi alınması ve bu verginin korunması yasa gereği zorunludur. Vergi tahsili idarenin görev ve sorumluluğunda olup; ziyaa sebebiyet vermeksizin ödenmesi ise mükelleflerin vatandaşlık görevidir.
Vergi mükellefi ile vergi sorumlusu farklı kavramlar olup, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 4. maddesinde vergi mükellefi, “(II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanlar için; (a) motorlu araç ticareti yapanlar, (b) kullanmak üzere ithal edenler, (c) müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenler olarak tanımlanmıştır.
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 13. Maddesi müteselsil sorumluluğu düzenlemiş olup, burada vergi sorumlusunu müteselsil sorumlu olarak tespit etmiş ve vergi mükellefine rücu hakkını saklı tutmuştur. Kanun gerekçesine bakıldığında da bir müteselsil sorumluluk hali ile vergi aşındırmasının önlenmesinin amaçlandığı görülmektedir. Aksi düşünce bu maddeyi işlevsiz hale getirmiş olacaktır.
Madde metninde özel tüketim vergisinin ödendiğini gösteren belgeleri aramak zorunda olanlar arasında “motorlu araç ticareti yapanlar” yer almakla müteselsil sorumluluk kapsamında davacının bu sıfata sahip olup olmadığının araştırılmak suretiyle karar verilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.