Danıştay Kararı 7. Daire 2020/1869 E. 2023/1615 K. 21.03.2023 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2020/1869 E.  ,  2023/1615 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/1869
Karar No : 2023/1615

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Davacı adına, kaçak akaryakıt ticareti yaptığının tespit edildiğinden bahisle, takdir komisyonu kararına dayanılarak 2011 yılına ait gelir vergisi, geçici vergi ile muhtelif dönemlerine ilişkin re’sen tarh edilen özel tüketim ve katma değer vergilerinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun tebligatla ilgili hükümleri uyarınca kendisine tebligat yapılmak istenen kişilerin adreslerinde bulunmamaları halinde bu durumun Kanun’da sayılan kişilerin huzurunda tarih ve imza konmak ve bu kişilere imzalatılmak suretiyle saptanması gerektiği, muhatabın geçici olarak başka bir yere gittiğinin, bilinen adresinde bulunanlar veya komşuları tarafından bildirildiği takdirde keyfiyet ve beyanda bulunanın kimliği tebliğ alındısına yazılarak altının beyan sahibine imzalatılacağı, imzadan imtina edilirse bu durumun şerh düşülüp, imzalanması suretiyle evrakın merciine iade edileceğinin düzenlendiği, olayda, dava konusu ödeme emrine konu vergi cezaya ilişkin ihbarnamelerinin, bu ihbarnameler ile ilişkilendirilmeyen ve belirtilen usule uygun olarak tanzim edilmeyen adres tespit tutanağına istinaden yapılan ilanen tebliğin usulüne uygun olmadığı, bu durumda kesinleşmiş bir kamu alacağının varlığından bahsedilemeyeceğinden, dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu ödeme emrinin dayanağını oluşturan ihbarnamenin, davacının işyeri adresine müteaddit defalar gidilmesine rağmen tebliğ edilemediği, bu durumun adres tespit tutanağı ile saptanması üzerine yapılan ilanen tebligat usulüne uygun olduğundan, dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘IN DÜŞÜNCESİ : Dosyanın incelenmesinden, ilanen tebliğ koşullarının gerçekleştiği anlaşıldığından aksi yolda verilen temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci ve Dokuzuncu Dairelerince, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’na, 3619 sayılı Kanunla eklenen Ek 1. madde hükmü uyarınca birlikte yapılan toplantıda, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına, kaçak akaryakıt ticareti yaptığının tespit edildiğinden bahisle, takdir komisyonu kararına dayanılarak 2011 yılına ait gelir vergisi, geçici vergi ile muhtelif dönemlerine ilişkin re’sen tarh edilen özel tüketim ve katma değer vergilerinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93. maddesinde; tahakkuk fişinden gayri vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceğinin belirtildiği, 101. maddesinde; bilinen adreslerin sayıldığı, 102. maddesinde; muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı, aynı maddenin son fıkrasında da adreste bulunamama halininin, komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyet taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz’edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit olunarak merciine iade olunacağı, 103. maddesinde; tebliğin, ilan yoluyla yapılabilmesi için muhatabın adresinin hiç bilinmemesi, yanlış veya değişmiş olması ve bu yüzden mektubun geri gelmesi, posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmaması gerektiği, 104. maddesinde ise; ilan yazısının tebliğ yapan dairenin ilan koymaya mahsus mahalline asılacağı ve bir suretinin mükellefin bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderileceği hükümlerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 101. maddesinin ilk fıkrasında, bu Kanun’a göre bilinen adreslerin neler olduğu açıklandıktan sonra, son fıkrasında da, mektupların gönderilmesinde, bu adreslerden, tarih itibarıyla, tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanının dikkate alınacağı hüküm altına alınmış; 103. maddesinde, tebliğin hangi hallerde ilanla yapılacağı düzenlenirken; 104. maddesinde, ilanın şeklinin nasıl olacağı kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı hakkında düzenlenen takdir komisyonu kararına dayanılarak, adına 2011 yılının muhtelif dönemi için re’sen tarh edilen vergi ve cezalara ilişkin ihbarnamenin davacının işyeri adresi “… Mahallesi, … Sokak, No: … Bornova/İzmir” adresine gidilerek “belirtilen numaranın boş arsa olduğu ve muhtarlık binası ile ilgisinin bulunmadığı, yapılan araştırmada davacının … Mahallesi … Sokak, No: …, Daire: … Bornova/İzmir” adresinde iken bu adresi de iki sene önce terk ettiğinin … Mahallesi muhtarının imzası ile tespit edildiğine yönelik 26/07/2017 tarihli tutanak düzenlerek posta memurunun imzası ile tebliğ evrakının iade edilmesinin ardından, 02/08/2017 tarihli muhtar nezdinde düzenlenen adres tespit tutanağına “belirtilen numaranın boş arsa olduğu ve muhtarlık binası ile ilişiğinin bulunmadığı ve davacının tanınmadığı, bilinen adresinin bulunamadığı” şerhinin düşülmesi üzerine, 11/08/2017 tarihinde ilanen tebliğ yoluna gidilerek, ihbarnameler muhteviyatı borçların ödenmediğinden bahisle davacı adına ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, temyize konu karar ile, davacı adına tanzim edilen ödeme emri içeriği vergi ve cezaya ilişkin ihbarnamenin tebliğ alındısında, tebliğ evrakının davacının bilinen adreslerinde bulunamaması nedeniyle teslim edilemediği hususunun komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memurunun imzasına yer verilerek tespit edilmediği ya da imzadan imtina edildiğine dair şerh düşülmediği, bu şekilde yapılan tebliğin posta yolu ile tebliğe ilişkin 213 sayılı Kanun hükümlerine uygun olmaması nedeniyle ilanen tebliğin şartları oluşmadığından tebligatın usulsüz olduğu ve dolayısıyla amme alacağının kesinleştiğinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verilmiş ise de; davacının bilinen adreslerinde tebliğ imkansızlığı bulunduğunun tebliğ mazbataları ve muhtar nezdinde düzenlenen adres tespit tutanağı ile saptandığının anlaşılması karşısında, olayda, ilanen tebliğ koşullarının gerçekleştiği sonucuna varıldığından, ilanen tebliğin 213 sayılı Kanun’un 104. maddesine uygun olarak yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi ve bu koşulların oluştuğu sonucuna ulaşılması halinde de uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle karar verilmek üzere temyize konu kararın bozulması gerekmiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 21/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.