Danıştay Kararı 7. Daire 2020/1724 E. 2023/841 K. 21.02.2023 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2020/1724 E.  ,  2023/841 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/1724
Karar No : 2023/841

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI): … Alüminyum Kompozit Plastik İnşaat ve Reklam Ürünleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İthalatçıdan bayilik sözleşmesine istinaden alınan “…” şase numaralı aracın alt bayi konumundaki … Otomotiv(…)e satıldıktan sonra düşük özel tüketim vergisi ödenmek suretiyle ilk satışının yine …’e yapılmasının ardından davacıya satışının gerçekleştirildiğinin vergi tekniği raporuyla tespit edildiğinden bahisle, 2013 yılının Nisan dönemine ait özel tüketim vergisinin, gecikme faiziyle birlikte tahsili amacıyla, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 11. maddesinin üçüncü fıkrası ile 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinin 3. fıkrası uyarınca müşterek ve müteselsilen sorumlu sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; … isimli mükellef hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda, sözü edilen kişinin lüks otomobil ticareti yapan satıcılar tarafından özel tüketim vergisi ve buna bağlı katma değer vergisini aşındırmak amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği ve satışa konu aracın da adı geçen şahsın mülkiyetine bu yolla geçtiği, sonrasında ikinci el araç olarak tekrar satışının yapıldığının belirtilmesi nedeniyle işleme taraf olan davacı şirket adına müteselsil sorumlu sıfatıyla dava konusu ödeme emri düzenlenmiş ise de; ödeme emri içeriği özel tüketim vergisinin asıl mükellef … tarafından yapılan başvuru üzerine 7143 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması İlişkin Kanun kapsamında yapılandırılması nedeniyle usulüne uygun olarak kesinleştirildiği, dolayısıyla asıl mükellef tarafından eksik beyan edilen veya hiç beyan edilmeyen vergi için yapılacak tarhiyat üzerine tahsil edilebilir hale gelen bir alacağın varlığından söz edilemeyeceğinden, müteselsil sorumlu sıfatıyla düzenlenmiş bulunan ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davaya konu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Olayda, 4760 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 3. fıkrasında, (II) sayılı listedeki malların ilk iktisabı, teslimi veya ithaline ilişkin işlemleri gerçekleştirenlerin, bu işlemlerden önce özel tüketim vergisinin ödendiğini gösteren belgeleri aramak zorunda oldukları, bu mecburiyete uymayan yani verginin ödendiğine dair belgeleri aramayan gümrük memuru, kayıt ve tescile yetkili memur, motorlu araç ticareti yapanlar, bu malların müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenler ve icra memurlarının sorumluluğunun doğacağının düzenlendiği; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 11. maddesi ile bu maddenin verdiği yetkiye dayanılarak Maliye Bakanlığınca yayımlanan Özel Tüketim Vergisi II sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği esas alınmışsa da; 213 sayılı Kanun’un 11. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen müteselsil sorumluluğun, 4760 sayılı Kanun’un 4. maddesi kapsamında sorumlular tarafından kesilen vergilerin hazineye intikal ettirilmemesi haline münhasır olduğu, buna göre; motorlu araç ticareti yapan …’den araç satın alan alıcı durumunda bulunan davacının müteselsil sorumluluğundan söz edilemeyeceğinden, davaya konu ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacının asıl mükellefle birlikte müteselsilen sorumlu olduğu düzenlenen raporlarda tespit edildiğinden, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 21/02/2023 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 1. maddesi verginin konusu başlıklı olup, (b) bendinde (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanların ilk iktisabının bir defaya mahsus olmak üzere özel tüketim vergisine tabi olduğu düzenlenmiştir. Dava konusu olayda verginin konusu (II) sayılı listede sayılan mallardan olan lüks araç olup, kanunda belirtilen oranda özel tüketim vergisine tabidir. Verginin kanuniliği ilkesi gereği kanunda belirtilen oran ve matrah üzerinden vergi alınması ve bu verginin korunması yasa gereği zorunludur. Vergi tahsili idarenin görev ve sorumluluğunda olup; ziyaa sebebiyet vermeksizin ödenmesi ise mükelleflerin vatandaşlık görevidir.
Vergi mükellefi ile vergi sorumlusu farklı kavramlar olup, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 4. maddesinde vergi mükellefi, “(II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanlar için; (a) motorlu araç ticareti yapanlar, (b) kullanmak üzere ithal edenler, (c) müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenler olarak tanımlanmıştır.
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 13. Maddesi müteselsil sorumluluğu düzenlemiş olup, burada vergi sorumlusunu müteselsil sorumlu olarak tespit etmiş ve vergi mükellefine rücu hakkını saklı tutmuştur. Kanun gerekçesine bakıldığında da bir müteselsil sorumluluk hali ile vergi aşındırmasının önlenmesinin amaçlandığı görülmektedir. Aksi düşünce bu maddeyi işlevsiz hale getirmiş olacaktır.
Madde metninde özel tüketim vergisinin ödendiğini gösteren belgeleri aramak zorunda olanlar arasında “motorlu araç ticareti yapanlar” yer almakla müteselsil sorumluluk kapsamında davacının bu sıfata sahip olup olmadığının araştırılmak suretiyle karar verilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.