Danıştay Kararı 7. Daire 2020/112 E. 2022/5044 K. 13.12.2022 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2020/112 E.  ,  2022/5044 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/112
Karar No : 2022/5044

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : .. Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Başkanlığı)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Motorlu araç alım satımıyla uğraşan tasfiyesi sona eren …Otomotiv İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen vergi tekniği ve inceleme raporları ile ithal edilen 10 adet araç için beyan edilen özel tüketim vergisi matrahının, ithalat beyannamesinde yer alan katma değer vergisi matrahının altında olduğunun tespit edildiğinden bahisle 2012 yılının Ağustos ve 2013 yılının Nisan, Mayıs ile Eylül dönemleri için kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına re’sen tarh edilen özel tüketim vergileri ve üç kat kesilen vergi ziyaı cezalarının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının kanuni temsilcisi olduğu münfesih …Otomotiv İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda, mükellefin yurt dışından ithal ederek yıl içerisinde bayilik sözleşmesi ile araç satışı yaptığı firmaların tamamına yakınının çok kısa bir süre içerisinde kapandığı, haklarında sahte belge düzenleme yönünden vergi tekniği raporları düzenlendiği, şirketin … adlı şahsa 8 adet, … Otomotiv Dış Ticaret Limited Şirketi’ne 2 adet, …’e 2 adet olmak üzere 12 adet vergisiz araç satışı yaptığı, bu firmaların paravan olarak kullanıldığı, mükellef kurum temsilcisinin ifadesinde, ilgili firmaları tanımadığı, paravan olarak kurulup kurulmadıklarını bilmediği, satışların bayilik sözleşmesine istinaden yapıldığı, ödemelerin banka kanalı ile tahsil edildiğinin belirtmesine karşın, mükellefin 2013 döneminde satışı yapılan 181 adet otomobilden 171 adedinin bayilik sözleşmesi kapsamında olduğu, banka hesap hareketlerinde, fatura düzenlenen ve bayi olarak adlandırılan kişilerden herhangi bir para akışının bulunmadığı, ödemelerin adına fatura düzenlenmeyen ve bayilik anlaşması bulunmayan kişilerce yapıldığı; şirket hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda ise, 12 adet araca ait faturaların sahte olarak düzenlendiği, otomobillerin gerçekte başkalarına satıldığı, özel tüketim vergisi beyannamelerinin paravan şirketler üzerinden verildiği ancak gerçek mükellefin anılan şirket olduğu, 12 adet otomobilden 2 adedinin satış bedeli, ithalattaki katma değer vergisi matrahları ile uyumlu olduğundan bu iki araç ile alakalı herhangi bir işlem yapılmadığı, diğer 10 adet aracın ise ithalattaki katma değer vergisi matrahları ile özel tüketim vergisi matrahlarının uyumsuz olduğunun tespit edildiği, bu durumda her iki raporun birlikte değerlendirilmesi sonucunda, davacının kanuni temsilcisi olduğu şirket tarafından bayilik sözleşmelerine istinaden ilgili şirketlere satış yapılmış gibi gösterilen araçların, aslında kendi nam ve hesabına nihai tüketicilere satıldığı ve ödemelerin şirket hesabına yapıldığının anlaşıldığı, paravan şirketler ile asıl şirket arasında kayda değer hesap hareketinin olmadığı, asıl şirketin ilgili dönem için zarar beyan etmesi, paravan şirketlerin çok kısa sürede lüks araç satışı yaparak ortadan kaybolmaları gibi hususlar bir arada değerlendirildiğinde, uyuşmazlıkta, satışı yapılan araçların özel tüketim vergisi mükellefinin paravan şirketler değil, gerçekte, davacının kanuni temsilcisi olduğu şirket olduğu, paravan şirketlerin esasen lüks araçların sembolik düzeyde özel tüketim vergilerinin ödenerek piyasaya çıkarılması için mükellefiyet tesis ettirdiği anlaşıldığından, münfesih şirketçe ziyaa uğratılan özel tüketim vergisi için ilgili önemde şirketin kanuni temsilcisi olan davacı adına müteselsil sorumlu olması nedeniyle yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kendilerinin araç ithalatı ve toptan satışını yaptığı, özel tüketim vergisi mükellefinin bayilik sözleşmesi kapsamında araç satışı yapan bayiler olduğu, verginin ödenmemesinden sorumlu olmadığı, bayilere düzenlenen faturalarda özel tüketim vergisine yer verilmediği, paravan şirket olarak addedilen şirketlerle beraber haraket ettiğine ilişkin hiçbir delilin bulunmadığı, tarhiyatların varsayıma ve kanaate dayalı olarak yapıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesi uyarınca üç kat tutarında kesilen vergi ziyaı cezası hakkında, ilgili kanun maddesinde öngörülen durumların somut olayda bulunup bulunmadığı yönünden inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın hüküm tesis edildiği görüldüğünden, yeniden incelenmek üzere, kararın vergi ziyaı cezası yönünden reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan bölge idare mahkemesi kararının, vergi aslı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrası aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, sözü geçen hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Kararın, vergi ziyaı cezası yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemine gelince:
Her ne kadar, davacının araç alım satım organizasyonu içerisinde yer aldığı ve özel tüketim vergisi matrahlarının düşük gösterilmek suretiyle matrahın aşındırıldığı sonucuna varıldığından cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; kesilen vergi ziyaı cezalarının ziyaa uğratılan vergilerin kaç katı üzerinden kesileceğinin, vergi kaybına yol açan eylemlerin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde sayılan eylemlerden olup olmadığına göre belirlenmesi gerekmekte olup, Dairece üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesine ilişkin koşulların somut olayda bulunup bulunmadığı hususunda inceleme yapılmadan hüküm tesis edildiği anlaşıldığından, temyize konu kararın, üç kat tutarında kesilen vergi ziyaı cezası yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerekmiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen reddine, kısmen de kabulüne,
2. …Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, özel tüketim vergisi tarhiyatına ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
3. Kararın, vergi ziyaı cezası yönünden davanın reddine dair hüküm fıkrasının ise BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
5. Hüküm altına alınan tutar üzerinden binde 9,10 oranında ve … TL’den az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, Mahkemece karara bağlanan harcın mahsubundan sonra, kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
6. Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 13/12/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.