Danıştay Kararı 7. Daire 2019/5829 E. 2020/4122 K. 20.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2019/5829 E.  ,  2020/4122 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/5829
Karar No : 2020/4122

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Tütün Ürünleri Sanayi Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı adına … Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, royalti bedelinin gümrük kıymetine dahil edilmediğinden bahisle ek tahakkuk kararları alınması ve para cezaları kesilmesi üzerine bu işlemlerle karşı karşıya kalmamak amacıyla, 90 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesinde yer alan gümrük kıymetine royalti tutarının dahil edilmesinden kaynaklanan ve ihtirazi kayıtla ödenen tutarın iadesi istemiyle iki ayrı dilekçe ile yapılan itiraz başvurularının, idarece, … tarih ve … ile … tarih ve … sayılı işlemlerle reddedilmesi üzerine, bu işlemlerin iptali ve ödenen tutarların yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, uyuşmazlığın çözümünün ödenen royalti bedelinin gümrük kıymetine eklenip eklenemeyeceğinin belirlenmesine bağlı olduğu, davacı şirket ile lisans veren arasında imzalanan Ticari Marka ve Teknik Bilgi Lisans Anlaşması hükümleri incelendiğinde; 2.1. hükmü uyarınca davacı şirketin lisans ücretinin ödenmesi karşılığında ürünlerin bölgede üretilmesi, dağıtımı ve satışı yönüyle münhasır olmayan hakkını JTI Alt Lisans sahibine tahsis edeceğinin, 3.1. hükmü uyarınca davacı şirketin net satışlardan %5,5 oranında lisans ödemesi yapacağının, net satışların ise ”Tanımlar” bölümünde Türkiye’de yapılan satışlarla sınırlandırıldığının, 5. ”Üretim, Kalite Kontrol ve Denetim” başlığı altındaki hükümlere göre davacı şirketin lisans veren tarafından belirlenen standart ve kaliteye uygun olarak üretim yapma yükümlüğünün ve lisans verenin bu hususta inceleme ve denetim yetkisinin bulunduğu, 5.7. hükmü uyarınca davacı şirketin ana malzemeleri lisans verenden tedarik etme zorunluluğunun bulunmadığının, lisans veren tarafından uygun görülmek şartıyla farklı kaynaklardan tedarik edebileceğinin, 9.8. hükmü uyarınca da tarafların birbirinin acentesi ya da temsilcisi olmadığı, tarafların kendisini böyle sunamayacağı, tarafların birbirlerinin eylemi ya da ihmali nedeniyle yükümlü olmayacağının açıkça belirtildiği, davacı şirket hakkında hazırlanan sonradan kontrol raporunda ise; davacı şirketin tütün alımının tamamının, tütün dışı malzemelerin büyük kısmının yurt dışı temininin lisans verenin farklı ülkelerdeki ilişkili şirketlerinden gerçekleştirildiği, üretilen sigaranın, seyretme, sınıflandırma, basit montaj gibi önemsiz bir işçiliğin ötesinde yoğun bir bilgi birikimi ve teknoloji gerektiren üretim süreçlerinden geçtikten sonra üretildiği ve üretilen ürünlerin ise üretimde kullanılan girdilerden farklı GTİP’de ve tamamen yeni bir ürün olduğunun açıklandığı tespitlerinin yer aldığı, söz konusu şartlar altında, lisans sözleşmesi kapsamında davacı şirketin sadece lisans verenden tütün alma zorunluluğu bulunmadığı, aksine gerekli kalite ve standartlara uygun olmak şartıyla farklı kaynaklardan temin serbestisinin bulunduğu, yardımcı malzemelerin de hem lisans verenden hem de farklı kaynaklardan temin edilmekte olduğu, ayrıca gümrük kıymeti belirlenecek ithal ürün, homojenize veya yeniden tertiplenmiş tütün iken, royalti ödemesinin tütünle birlikte çok sayıda farklı girdinin önemsiz işlemlerin ötesinde birlikte işlenmesine dayalı bir üretim süreci sonucunda elde edilen sigaralardan bölge (Türkiye) içinde yapılan net satışlara ilişkin olmasının yanısıra bölge dışına yapılan satışlar için lisans ücreti ödenmeyecek olması dolayısıyla royalti ödemesinin gümrük kıymeti belirlenecek eşya ile ilgili olmadığı anlaşıldığından, davacı şirket hakkında lisans ücretinin bedele ilave edilmesiyle bulunan tutar üzerinden tahakkuk yapılmasında yasaya uyarlık görülmediği, dava konusu vergilerin, sorumlu idarece tahsil edildiği ve davacı tarafından, tahsil edilen tutarın yasal faiziyle birlikte iadesinin talep edildiği, haksız ve yersiz olarak tahsil edilen ve bir süre davalı idare uhdesinde kalan vergi tutarının hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacı şirkete ödenmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu itirazın reddine ilişkin kararların iptaline, ihtirazi kayıtlı ödenen tutarın tahsil tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davacıya iadesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Davacı tarafından yapılan istinaf başvurusu kabul edilmek suretiyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra, olayda, davacının ihtirazi kayıtla beyanı üzerine tahakkuk ettirilen vergilere ayrı ayrı verilen dilekçeler ile yapılan itirazlar üzerine idarece, her bir başvurunun ayrı ayrı işlemlerle reddedildiği, bu işlemlerin ayrı ayrı idari davaya konu edilmelerinin gerektiği, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunmayan söz konusu işlemlerin tek dilekçeyle davaya konu edilmesinin ”kanuni hakim ilkesi” ile görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olduğuna dair yargılama hukuku kurallarıyla bağdaştırılamayacağı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 5. maddesine uygun olarak düzenlenmeyen dava dilekçesinin, adı geçen Kanun’un 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca reddine karar verilmesinin gerektiği gerekçesiyle, dilekçenin reddine karar verilmek üzere dosyanın mahkemeye iadesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu kararlara karşı ayrı davalar açılmak üzere verilen dilekçenin reddi kararının anayasal usul ekonomisi ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmekte ve duruşma yapılması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Her ne kadar, davacının ihtirazi kayıtla beyanı üzerine tahakkuk eden vergilere karşı ayrı ayrı dilekçe ile yapılan itiraz üzerine davalı İdarece, her bir başvurunun ayrı ayrı işlemlerle reddedildiği görülmüş ise de, bu işlemlerin aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık bulunduğu ve tek dilekçeyle davaya konu edilmelerinin usul ekonomisi ilkesine uygun olduğu anlaşıldığından, davanın esası incelenerek karar verilmesi gerekirken istemin özeti bölümünde yer alan gerekçeyle verilen temyize konu Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına, royalti bedelinin gümrük kıymetine dahil edilmediğinden bahisle ek tahakkuk kararları alınması ve para cezaları kesilmesi üzerine bu işlemlerle karşı karşıya kalmamak amacıyla, 90 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesinde yer alan gümrük kıymetine royalti tutarının dahil edilmesinden kaynaklanan ve ihtirazi kayıtla ödenen tutarın iadesi istemiyle iki ayrı dilekçe ile yapılan itiraz başvurularının, idarece, … tarih ve … ile … tarih ve … sayılı işlemlerle reddedilmesi üzerine, bu işlemlerin iptali ve ödenen tutarların yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 5. maddesinin 1. fıkrasında, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunması halinde birden fazla idari işlemin bir dilekçe ile idari davaya konu edilebileceği belirtildikten sonra, 14. maddesinin (g) bendinde, dilekçelerin 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönünden inceleneceği; 15. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde de; 3 ve 5. maddelere uygun şekilde düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak suretiyle otuz gün içinde dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Aynı dilekçe ile dava açılabilecek haller, 2577 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1. fıkrasında gösterilmiş olup; buna göre, birden fazla işleme karşı aynı dilekçe ile dava açılabilmesi, ancak, bu koşullar ile idari yargılama hukukunun gerektirdiği diğer koşulların birlikte gerçekleşmesi halinde olanaklıdır. Sözü edilen fıkrada yer alan düzenlemenin amacı da; aynı yargı yerinin görevine giren ve çözümleri ayrı emek gerektirmeyen idari uyuşmazlıkların aynı dava içerisinde görülmeleri sağlanarak, gereksiz zaman israfı ile masrafın önlenmesi ve farklı kararların verilmesi riskinin ortadan kaldırılmasıdır. Ancak; aralarında maddede aranan biçimde bağlılık ya da ilişki bulunsa bile, birden fazla idari işlemin aynı dilekçeyle idari davaya konu edilebilmesi için; bu durumun, kamu düzeni için öngörülen usul ve görev kurallarını ve bu kurallarla korunan ve Anayasa’nın 37. maddesinde öngörülen “kanuni hakim ilkesi”ni ihlal etmemesi ve görevli yargı yeri ile kanun yolunun da değiştirilmemesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının ihtirazi kayıtla beyanı üzerine tahakkuk eden vergilere yönelik olarak iki ayrı dilekçe ile yapılan itirazların, davalı idarece ayrı ayrı tesis edilen işlemlerle reddedildiği görülmüş olup, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık bulunan bu işlemlere tek dilekçeyle dava açılmasında, kamu düzenine aykırılık söz konusu olmadığı gibi, davaların en hızlı ve en ekonomik bir biçimde sonuçlandırılması olarak tanımlanan “usul ekonomisi” de korunduğundan, davanın esası incelenerek karar verilmesi gerekirken istemin özeti bölümünde yer alan gerekçeyle verilen temyize konu Daire kararında isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 20/10/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.