Danıştay Kararı 7. Daire 2019/3451 E. 2020/4075 K. 15.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2019/3451 E.  ,  2020/4075 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/3451
Karar No : 2020/4075

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : Tasfiye Halinde … Otomotiv İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden, davacı tarafından ithal edilen ve 1 tanesi nihai kullanıcıya 5 tanesi ise bayilik sözleşmesi kapsamında hakkında paravan firma olarak kurulduğu ve sahte fatura düzenleyicisi olduğu iddiası bulunan … Otomobil Ticaret Limited Şirketine satılan toplam 6 adet araca ilişkin özel tüketim vergisi matrahlarının, 2 araç bakımından gerçek alış bedellerinden daha düşük kıymet beyan edildiği, 5 araç bakımından ise ithalattaki katma değer vergisi matrahının düşük gösterildiğinden bahisle, … yılı … ilâ … dönemleri için re’sen tarh edilen özel tüketim vergileri ile kesilen vergi ziyaı cezalarının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Mahkemelerinin işbu davasına konu edilen … ve … şasi numaralı araçlar yönünden mükerrerlik iddiasında bulunulmuş ise de, … yılına ilişkin … tarih ve … sayılı vergi inceleme raporunda eleştiri konusu yapılmasına karşın herhangi bir tarhiyat önerilmediğinden, bu iddia yerinde görülmeyerek işin esasına yönelik yapılan incelemede; davacı tarafından nihai kullanıcıya satılan … şasi numaralı araçla ilgili olarak yalnızca kıymet farkı bulunduğu, … Otomobil Ticaret Limited Şirketi tarafından satılan … şasi numaralı araçla ilgili olarak ise ithalattaki katma değer vergisi matrahının düşük gösterilmesinin yanında ayrıca kıymet farkının da bulunduğunun ileri sürülmesine karşın ara kararı üzerine yurt dışından temin edildiği ileri sürülen faturalara tarh dosyasında rastlanılmadığının bildirildiği, bu durumda davalı idarece gerçek alış bedellerinden daha düşük kıymet beyan edildiği hususu ortaya konulamadığından, cezalı tarhiyatın kıymet farkı bulunduğundan bahisle yapılan kısmında hukuka uyarlık görülmediği; hakkında paravan firma olarak kurulduğu ve sahte fatura düzenleyicisi olduğu yönünde vergi tekniği raporu bulunan … Otomobil Ticaret Limited Şirketinin bayilik sözleşmesine istinaden özel tüketim vergisiz olarak satın aldığı …, …, …, … ve … şasi numaralı araçların gümrük beyannamelerinde yer alan katma değer vergisi matrahından daha düşük tutarla özel tüketim vergilerinin ödenerek matrahın aşındırıldığı iddiasının söz konusu raporda anılan şirketin araç alım satımını gerçekleştirecek ticari organizasyonunun olmadığı, araçların çok düşük bedellerle nihai tüketicilere satılmasının hayatın olağan akışına aykırılık taşıdığı, alıcıların beyanlarının da bu yönde olduğu hususları ile ortaya konulduğundan, cezalı tarhiyatın bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin kıymet farkı bulunduğundan bahisle tesis edilen kısmının iptaline, ithalattaki katma değer vergisi matrahlarının düşük gösterildiğinden bahisle tesis edilen kısmı yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın iptale ilişkin hüküm fıkrasının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu hüküm fıkrasının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kıymet farklılığı hukuken ve yeterli şekilde ortaya konulduğundan tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2…. Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 15/10/2020 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

X- KARŞI OY :
… yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden, davacı tarafından ithal edilen ve 1 tanesi nihai kullanıcıya 5 tanesi ise bayilik sözleşmesi kapsamında hakkında paravan firma olarak kurulduğu ve sahte fatura düzenleyicisi olduğu iddiası bulunan … Otomobil Ticaret Limited Şirketine satılan toplam 6 adet araca ilişkin özel tüketim vergisi matrahlarının, 2 araç bakımından gerçek alış bedellerinden daha düşük kıymet beyan edildiği, 4 araç bakımından ise ithalattaki katma değer vergisi matrahının düşük gösterildiğinden bahisle, … yılı … ilâ … dönemleri için re’sen tarh edilen özel tüketim vergileri ile kesilen vergi ziyaı cezalarının iptali istemiyle açılan davada; cezalı tarhiyatın kıymet farkı bulunduğundan bahisle yapılan kısmının iptali, ithalattaki katma değer vergisi matrahlarının düşük gösterildiğinden bahisle yapılan kısmı yönünden ise davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasına yönelik istinaf başvurusunun reddine dair kararın bozulması istemiyle temyiz isteminde bulunulmuştur.
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 12. maddesinin 1. fıkrasının olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, (II) sayılı listedeki mallardan alınacak verginin, mükellefin bu malı alış bedeli üzerinden, malın tabi olduğu orana göre hesaplanan vergi tutarından az olamayacağı, ithalatçıların alış bedeli olarak, ithalatta hesaplanan katma değer vergisi matrahının esas alınacağı, verginin alış bedeli üzerinden hesaplandığı durumlarda, mükellefin malı teslim tarihine kadar bu malı mükellefe teslim eden tarafından yüzde 10’a kadar yapılan indirimlerin alış bedelinden de indirileceği hükme bağlanmıştır.
Temyiz isteminin karara bağlanabilmesi, yukarıda değinilen hüküm uyarınca ithalatçı konumundaki davacı tarafından alış bedellerinin doğru beyan edilip edilmediğinin, bir başka ifadeyle, olayda kıymet farkının bulunup bulunmadığının tespitine bağlıdır.
Gümrük ve Ticaret Müfettişleri tarafından düzenlenen ve dosyada bir örneği bulunan 25/11/2015 tarih ve 277-B/22 sayılı soruşturma raporunun incelenmesinden, Almanya Gümrük İdaresinden alınan 08/10/2012 tarih ve B-46/11 sayılı yazıda, davacı şirkete uyuşmazlığa konu araçları satan SM International Ltd. firmasının çoğunlukla kullanılmış otomobiller ve özel durumlarda da yeni otomobilleri Türkiye’ye sattığı, esas olarak satışlarını iki fatura kullanarak gerçekleştirdiği, faturalardan birinin klasik ticari fatura olarak tanzim edildiği, bunun yanında “kalıntı ödemeler”e (komisyonlara) ait ikinci faturaların düzenlendiği, söz konusu şirketin Türk müşterilere verdiği klasik faturalardaki tutarların esas itibariyle otomobillerin alımında ödediği fiyattan düşük olduğu, ancak ilaveten verilen kalıntı ödemeler faturasındaki tutarlar eklendiğinde umumiyetle alış faturalarında beyan edilen fiyattan daha yüksek bir satış fiyatının ortaya çıktığı; otomobillerin alış fiyatlarının muhasebe kayıtlarında yer alan şasi numaraları vasıtasıyla açıkça tespit edilebildiği, ancak satış faturalarının tamamının ibraz edilmediği, ayrıca kaydı yapılmayan 4 adet satışa ilişkin faturaların bulunduğu, kayda geçen toplam fatura bedellerinin 4 araç hariç 15.410.327,91 Euro olduğu, bu meblağın içinde bu bilgi talebine ait olmayan satışların da bulunduğu, ekseriyetle şasi numaraları beyan edilmeden, ayrıca kısmen toplu meblağ olarak kaydedilen kalıntı ödemelerin her defasında belirlenebilmesinin zor olduğu, hangi araç satışına ait olduğu belli olan kalıntı ödemelerin yazı ekindeki elektronik dosyanın 2. bölümünde kayıtlı bulunduğu, tahkikat talebine istinaden 2007 yılından 2010 yılının Eylül ayına kadar Türkiye’ye yapılan satışların kayıtları ile kalıntı ödemelerin tahkik edildiği, ardından kaydedilen satış faturalarına göre belirlenen kalıntı ödemelerin yüzde olarak değerinin hesaplanması suretiyle %33,12 oranının elde edildiği, tahkik edilen dönemde kaydedilen komisyon ödemelerinin tutarının 5.103.743,13 Euro olduğu, ancak bunun 4.095.812,00 Euroluk kısmının bariz ve açık olarak kaydedilen araç satışlarına ilişkin olduğunun belirtildiği; anılan yazı ekinde bulunan klasörlerdeki faturalar ile göndericisi SM International Ltd. olan serbest dolaşıma giriş beyannameleri eki faturaların karşılaştırılması sonucunda davacı şirketin ithal ettiği (içlerinde uyuşmazlığa konu iki aracın da bulunduğu) 12 adet araca ait faturalardaki tutarın Türk Gümrük İdaresine ibraz edilen faturalarda yer alan tutarlardan yüksek olduğunun görüldüğünün ifade edildiğinin anlaşılması karşısında, olayda, çifte fatura kullanılmak suretiyle araçların alış bedellerinin, diğer bir ifadeyle beyan edilen gümrük kıymetlerinin düşük olduğu hususunun Almanya Gümrük İdaresi nezdinde yapılan araştırmalar sonucunda somut bir biçimde ortaya konulduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, cezalı tarhiyatın kıymet farkına isabet eden kısmı yönünden davanın reddi gerekirken ara kararı üzerine yurt dışından temin edildiği ileri sürülen faturalara tarh dosyasında rastlanılmadığının bildirildiği, bu durumda davalı idarece gerçek alış bedellerinden daha düşük kıymet beyan edildiği hususunun ortaya konulamadığı gerekçesiyle verilen mahkeme kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasına yönelik istinaf başvurusunun reddedilmesinde hukuki isabet bulunmadığından, temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına katılmıyorum.