Danıştay Kararı 7. Daire 2019/3448 E. 2020/3478 K. 01.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2019/3448 E.  ,  2020/3478 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/3448
Karar No : 2020/3478

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF : … Kimyasal Ürünler Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının 2012 yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2012 yılının Ağustos (1,2), Eylül (1,2) ve Ekim(1.) dönemlerine ait özel tüketim vergisi beyannamelerinde sentetik tiner imal edileceği taahhüdü ile tecil edilecek vergi olarak beyan edilen kısmın, imalatların usulüne uygun olarak gerçekleştirilmediğinden bahisle tahsili için düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, ödeme emrine dayanak alınan … tarih ve … sayılı vergi inceleme raporunun incelenmesinden; sentetik tiner üretimine toluol yerine ikame ürün olarak sevk edilen selülozik tinerin içindeki toluol oranının çok düşük (%30-75) olduğu ve ibraz edilen ekspertiz raporunda selülozik tinerin sentetik tiner imalatında kullanılabileceğine dair bir belirlemede bulunulmadığı için white spirit hammaddesinin sentetik tiner imalatında kullanılmadığı, özel tüketim vergisinin tecil-terkin usullerine uyulmadığından bahisle verginin tahsili yoluna gidilmişse de, özel tüketim vergisi tecil edilen white spiritin sentetik tiner üretimine sevk edilmediği hususunun somut olarak ortaya konulmadığı, sentetik tiner üretimi sürecinde toluol hammaddesi yerine endüstriyel tinerin ve selülozik tinerin kullanılmış olmasının tecil-terkin şartlarının ihlali olarak yorumlanamayacağı gerekçesiyle tecil edilen vergilerin tahsili için düzenlenen dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Vergi inceleme raporunda yapılan somut tespitlere dayalı olarak düzenlenen ödeme emrinin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının 2012 yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi inceleme raporuna istinaden 2012 yılının Ağustos (1,2), Eylül (1,2) ve Ekim(1.) dönemlerinde sentetik tiner imal edileceği taahhüdü ile beyan edilerek %97,50’lik kısmı tecil edilen özel tüketim vergilerinin, imalatların usulüne uygun olarak gerçekleştirilmediğinden bahisle tahsili için düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
22/12/2002 tarih ve 24971 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 30/11/2002 tarih ve 2002/4930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4. maddesinde, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelinde yer alan malların aynı cetveldeki malların imalinde kullanılmak üzere tesliminde, imal edilen ürünün özel tüketim vergisi tutarının uygulanacağı belirtilmiş olup, 30/01/2003 tarih ve 25009 sayılı Resmi Gazete’de yayımlarak yürürlüğe giren 3 Seri Nolu Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliği ile 1 Seri Nolu Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliğinin 11. bölümünde yapılan değişiklikle; 2002/4930 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Kararın 4. maddesi ile belirlenen uygulamadan sanayi sicil belgesini haiz imalatçıların yararlanacağı, bu uygulamadan yararlanmak isteyen imalatçıların, (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malları ithalatçılar veya rafineriler dahil imalatçılardan alımında, talep ve taahhütname ile birlikte sanayi sicil belgelerinin noter veya yeminli mali müşavir tarafından onaylanmış bir örneğini özel tüketim vergisi mükellefine verecekleri, özel tüketim vergisi mükelleflerinin, bu kapsamda teslim ettikleri mallar için, Bakanlar Kurulunun ürünün bu amaçla kullanılmasına ilişkin olarak belirlediği tutara göre özel tüketim vergisi hesaplayarak beyannamelerinin ilgili bölümünde beyan edip ödeyecekleri, alıcının verdiği talep ve taahhütnamenin aslı ile sanayi sicil belgesinin verginin mükellefi tarafından kaşe tatbik edilip imzalanmak suretiyle onaylanmış fotokopilerinin malın teslim edildiği dönem beyannamesiyle birlikte vergi dairesine verileceği, söz konusu uygulama kapsamında satın alınan veya ithal edilen malların, satın alma veya ithal tarihinden itibaren 12 ayı geçmemek üzere imalatçı tarafından (B) cetvelindeki malların imalinde kullanıldığı, kullanımı takip eden en geç 6 ay içinde yeminli mali müşavir tarafından düzenlenen üretim raporu ile tevsik edileceği, söz konusu uygulama kapsamında satın alınan veya ithal edilen malların en geç 12 aylık süre içinde bu kapsamda imalatta kullanıldığının tevsik edilmemesi halinde, teslim veya ithal tarihinde malların bu uygulama dışındaki amaçlarla tesliminde tarh edilmesi gereken vergi tutarından, daha önce ödenen verginin mahsubundan sonra kalan tutarın 6183 sayılı Kanunun 51. maddesine göre belirlenen gecikme zammı ile birlikte tahsil edileceği kuralları getirilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Cebren tahsil ve şekilleri” başlıklı 54. maddesinde, ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının, tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı; 55. maddesinde, kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; 37. maddesinde, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Vekaletince belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vadesi günü olduğu; 58. maddesinde ise, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödendiği ya da zamanaşımına uğradığı iddialarıyla, tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde dava açabileceği hüküm altına alınmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Yukarıda anılan hükümlerden, bir kamu alacağının ödeme emri ile tahsil edilebilmesinin ön koşulunun vadesinin geçmiş olmasına karşın ödenmemesi olduğu, bu halde borcun kesinleşeceği ve kesinleşmiş amme alacağının tahsili için gönderilen ödeme emrine karşı da ancak böyle bir borcun olmadığı veya ödendiği ya da zamanaşımına uğradığı ileri sürülerek dava açılabileceği anlaşılmaktadır.
Olayda, davacının indirimli özel tüketim vergisi müessesesinden faydalanarak ithal ettiği veya satın aldığı hammaddeleri sentetik tiner üretiminde kullanmadığı, sentetik tiner üretilmediği ve dolayısıyla indirimli özel tüketim vergisi uygulamasından yararlanılmasının mümkün olmadığı hususlarının vergi inceleme raporuyla tespit edildiğinden bahisle özel tüketim vergilerinin tahsili amacıyla dava konusu ödeme emri düzenlenmişse de, söz konusu vergilerin, davacı yönünden vadesi belli olmadığı için, öncelikle, 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca bir aylık vade tayin edilmesi, bu sürede ödenmemesi halinde ödeme emriyle tahsili yoluna gidilmesi gerekirken, doğrudan ödeme emriyle takibinde hukuka uyarlık bulunmadığından, ödeme emirlerinin dava konusu edilen kısmını yukarıda yazılı gerekçeyle iptal eden mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine dair kararda sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1…. Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:2019/1182 sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 01/10/2020 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 8. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanun’a ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların; (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılmak üzere mükellefler tarafından tesliminde tarh ve tahakkuk ettirilen özel tüketim vergisinin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek kısmının, teminat alınmak suretiyle tecil olunacağı, söz konusu malların tecil tarihini takip eden aybaşından itibaren oniki ay içinde (I) sayılı listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılması halinde tecil olunan verginin terkin edileceği, bu hükümlere uyulmaması halinde, bu malların tecil-terkin işlemi dışındaki amaçlarla tesliminde tarh edilmesi gereken vergi tutarından, daha önce tahsil edilen verginin mahsubundan sonra kalan tutarın, vade tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51. maddesinde belirlenen gecikme zammı ile birlikte alıcıdan tahsil edileceği, ancak, tecil edilen verginin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen mücbir sebepler dolayısıyla terkin edilememesi halinde bu verginin, tecil edildiği tarihten itibaren 6183 sayılı Kanun’un 48. maddesine göre ilgili dönemler için geçerli tecil faizi ile birlikte alıcıdan tahsil edileceği hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yer alan Kanun hükümleri dava konusu olayla birlikte değerlendirildiğinde; tecil-terkin şartlarının ihlali halinde, beyanname üzerine tahakkuk eden, ancak, 4760 sayılı Kanun’un 8. maddesi kapsamında yapılan teslimler nedeniyle taahhüt edilen üretimde kullanılan girdilere isabet eden vergiler tecil edildiğinden, bu girdilerin üretimde kullanılmadığının tespiti halinde, Kanun’da, bunlara isabet eden vergilerin 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesine göre belirlenen gecikme zammıyla birlikte tahsil olunacağı öngörüldüğünden aynı Kanun’un 37. maddesi uyarınca vade tayinine gerek bulunmayıp doğrudan ödeme emri ile takibata geçilmesi Kanun gereğidir.
Bu durumda, 4760 sayılı Kanun kapsamında, tecil terkin uygulamasının ihlal edildiğinin tespiti halinde yukarıda açıklandığı üzere 6183 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca işlem yapılmasına gerek bulunmadığından temyiz isteminin esasının incelenmesi gerektiği oyu ile Dairemiz kararına katılmıyoruz.