Danıştay Kararı 7. Daire 2019/1941 E. 2023/170 K. 31.01.2023 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2019/1941 E.  ,  2023/170 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/1941
Karar No : 2023/170

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Tasfiyesi sona eren … Petrol Nakliye ve Otomotiv Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden tahsil edilemeyen 2009 yılının muhtelif dönemlerine ait vergiler ile gecikme fazilerinin tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin 3. sayfasının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının 20/02/2008-23/11/2009 tarihleri arasında %5 ortağı ve şirket müdürü olduğu … Petrol Nakliye ve Otomotiv Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin 13/12/2010 tarihinde tasfiyesine karar verildiği, tasfiye memurluğuna …’ın seçildiği ve bu kişinin şirketi temsile yetkili kılındığı, tasfiye memuru tarafından verilen vekaletname ile … adlı kişinin şirket adına vekil tayin edildiği, 2008 ve 2009 hesap dönemleri ile ilgili yapılan inceleme sonucunda düzenlenen raporlara istinaden şirket adına yapılan tarhiyatların dava konusu edildiği, söz konusu davalar temyiz aşamasında iken şirket borçları için 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun hükümlerinden yararlanmak için Mehmet Önal tarafından başvuruda bulunularak vergi ve cezalarla ilgili açılmış olan davalardan vazgeçildiğinin bildirilmesi üzerine temyiz aşamasında olan davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, ancak, yapılandırma kapsamında herhangi bir ödeme yapılmaması nedeniyle şirket adına ödeme emri düzenlendiği, bu ödeme emrinin dava konusu edilmemesi ve ilgili borçların ödenmemesi üzerine de alacağın tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına ödeme emrinin düzenlendiği, olayda, yapılandırma talebinin tasfiye memurunun şirket adına vekalet verdiği kişi tarafından yapıldığı, yapılandırma başvurusunda bulunmayan, gerek yapılandırma başvurusunun yapıldığı tarihte ve gerekse de ödeme safhasında kanuni temsilci olmayan, böylece şirket borçlarına tutum ve davranışıyla sebebiyet vermeyen, borcun şirketten tahsil edilememesinde herhangi bir sorumluluğu bulunmayan davacının, anılan döneme ait şirket borçlarından sorumlu tutulmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Tesis edilen işlemde hukuk aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 31/01/2023 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Tasfiyesi sona eren … Petrol Nakliye ve Otomotiv Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden tahsil edilemeyen 2009 yılının muhtelif dönemlerine ait vergiler ile gecikme fazilerinin tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin 3. sayfasının iptali istemiyle dava açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 20/02/2008-23/11/2009 tarihleri arasında şirketin %5 ortağı ve müdürü olduğu, 13/12/2010 tarihinde şirketin tasfiyesine karar verilerek tasfiye memurluğuna … ‘ın seçildiği ve bu kişinin şirketi temsile yetkili kılındığı, tasfiye memuru tarafından verilen vekaletname ile … adlı kişinin şirket adına vekil tayin edildiği, şirketin 2008 ve 2009 hesap dönemlerinin özel tüketim vergisi yönünden incelenmesi neticesinde düzenlenen raporlara istinaden 2009 yılının muhtelif dönemleri için şirket adına yapılan vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisi tarhiyatlarının dava konusu edildiği, söz konusu davalar temyiz aşamasında iken 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun hükümlerinden yararlanmak için başvuruda bulunulduğunun bildirilmesi üzerine temyiz aşamasında olan davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, ancak yapılandırılan alacağa ilişkin taksitlerin ödenmemesi nedeniyle şirket adına ödeme emri düzenlenerek tebliğ edildiği, herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine kamu alacağının tahsili amacıyla davacı adına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca ödeme emri düzenlendiği anlaşılmıştır.
Olayda, davacının, kanuni temsilci olduğu dönemlere ilişkin olup, asıl borçlu şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacaklarının ödenmesinden 213 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca sorumluluğunun bulunduğu açıktır. Davacının kanuni temsilcilikten ayrıldığı tarihten sonraki bir dönemde seçilen kanuni temsilci tarafından asıl borçlu şirkete ait geçmiş dönemlere ilişkin vergi borçlarının yapılandırılmış olması da davacının kanuni temsilci olduğu dönemlere ilişkin kanuni temsilci sıfatıyla doğan sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.
Bu durumda, davacının uyuşmazlık konusu dönemlerde kanuni temsilcilik sıfatını haiz olup olmadığı, asıl borçlu şirket adına usulüne uygun olarak malvarlığı araştırması yapılıp yapılmadığı gibi esasa ilişkin konular dikkate alınmak suretiyle borcun şirketten tahsil olanağının bulunup bulunmadığı ve benzeri diğer hususlar araştırılarak bir karar verilmesi gerektiğinden temyize konu kararın bozulması gerektiği oyu karara katılmıyorum.