Danıştay Kararı 7. Daire 2019/1771 E. 2020/4100 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2019/1771 E.  ,  2020/4100 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/1771
Karar No : 2020/4100

DAVACI: … Limited Şirketi
VEKİLİ: Av. …
DAVALI: … Bakanlığı
VEKİLİ: Av. …

DAVANIN KONUSU : Ticaret (Gümrük ve Ticaret) Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğünün 09/07/2015 tarih ve 2015/17 sayılı “Doğrudan satış ve gümrük kıymeti” konulu Genelgesinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 27. maddesinde, gümrük kıymeti belirlenirken ithal eşyasının fiilen ödenen veya ödenecek fiyatına ne tür ödemelerin ilave edileceğinin belirtildiği, doğrudan satış şirketi tarafından yurt dışındaki doğrudan satıcılara yapılan ödemelerin anılan madde kapsamına girmediği, dava konusu Genelge ile, doğrudan satış şirketleri için ek vergi yükü getirilmesinin verginin kanuniliği ve hukuki güvenlik ilkeleriyle bağdaşmadığı ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI : Genelgelerin, kanun ve yönetmeliklerin uygulanmasında yol gösterilmesi ve herhangi bir konunun detaylıca açıklanması amacıyla çıkarıldığı, doğrudan satış ve gümrük kıymeti çerçevesinde yapılacak işlemlerle ilgili açıklamalar içeren Genelgeye karşı açılan davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Doğrudan satış yöntemi kapsamında ithal edilen eşyanın tekrar satışı nedeniyle elde edilen hasılat üzerinden herhangi bir isim altında yurt dışına transfer yapılması tek başına yeterli olmayıp, satıcıya, doğrudan ya da dolaylı intikal ettiği tespit edilen kısım, nesnel ve ölçülebilir veriler esas alınmak suretiyle eşyanın gümrük kıymetine ilave edilebilecektir. Davacı tarafından iddia edildiği gibi dava konusu Genelgede, yurt dışındaki satıcıya değil de doğrudan satıcı/ temsilci/ üyelerine hak kazandıkları komisyon, prim, bonus gibi adlar altında yapılan ödemelerin, aksi yolda somut bir tespit bulunmadığı sürece gümrük kıymetine ilave edilmesi yolunda bir düzenleme getirilmemiştir. Davacı iddialarının, serbest dolaşıma giriş beyannameleriyle ithal olunan eşyanın kıymetinin düşük beyan edildiğinden söz edilerek hakkında tesis edilecek bireysel işleme karşı açılacak davada değerlendirileceği kuşkusuzdur. Üst hukuk normlarına aykırılık teşkil etmeyen dava konusu düzenlemeye karşı açılan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 1. fıkrasında; Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde; Vergi Dava Daireleri Kurulunca vergi dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin 4. fıkrasında da; vergi mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, aynı maddede, Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmamıştır.
Dosyanın incelenmesinden; Ticaret (Gümrük ve Ticaret) Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğünün 09/07/2015 tarih ve 2015/17 sayılı “Doğrudan satış ve gümrük kıymeti” konulu Genelgesinin iptali istemiyle açılan davada; incelenmeksizin reddi yolunda verilen kararın davacı şirket tarafından temyiz edilmesi sonucu Vergi Dava Daireleri Kurulunca bozulması üzerine davayı inceleyerek genelgeyi iptal eden Danıştay Yedinci Dairesinin 15/05/2018 tarih ve E:2016/13065, K:2018/2817 sayılı kararının bozulması istemiyle davalı idare tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine;
“4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 24. maddesinin 1. fıkrasında ithal eşyasının gümrük kıymetinin, eşyanın satış bedeli olduğu, satış bedelinin ise, Türkiye’ye ihraç amacıyla yapılan satışta 27 ve 28. maddelere göre gerekli düzeltmelerin de yapıldığı, fiilen ödenen veya ödenecek fiyat olduğu; anılan fıkranın (c) bendinde eşyanın alıcı tarafından tekrar satışı veya diğer herhangi bir şekilde elden çıkartılması ya da kullanımı sonucu doğan hasılanın bir bölümünün doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal etmesi halinde, ithal eşyasının fiilen ödenen veya ödenecek fiyatına 27. madde hükümlerine göre ilave yapılabilmesi gerektiği; söz konusu maddenin 3. fıkrasının (a) bendinde fiilen ödenen veya ödenecek fiyatın, ithal eşyası için alıcının, satıcıya veya satıcı yararına yaptığı veya yapması gereken ödemelerin toplamı olduğu, bu fiyatın, ithal eşyasının satış koşulu olarak, alıcının satıcıya veya satıcının bir yükümlülüğünü karşılamak üzere üçüncü bir kişiye yaptığı veya yapacağı tüm ödemeleri kapsadığı hüküm altına alınmış; 27. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde, 24. madde hükümlerine göre gümrük kıymeti belirlenirken ithal eşyasının tekrar satışı veya diğer herhangi bir şekilde elden çıkartılması ya da kullanımı sonucu doğan hasılanın, doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal eden kısmının ithal eşyasının fiilen ödenen veya ödenecek fiyatına ilave edileceği; 2. fıkrasında, bu maddeye göre fiilen ödenen veya ödenecek fiyata yapılacak ilaveler için nesnel ve ölçülebilir verilerin esas alınacağı hükmüne yer verilmiştir.
12/05/1988 tarih ve 3447 sayılı Kanun’la onaylanması uygun bulunan ve 30/07/1988 tarih ve 88/13194 sayılı Kararname ile onaylanan “Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT)’ın VII. maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma” ve eklerinin Türkçe metinlerinin yerine geçmek üzere, 93/4690 sayılı Karar ile onaylanması kararlaştırılan 27/08/1993 tarih ve 21681 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmanın 1. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, 8. madde hükümlerine göre bir düzeltme yapılması mümkün olmadıkça; eşyanın alıcı tarafından tekrar satışı veya diğer herhangi bir şekilde elden çıkartılması veya kullanımı sonucu doğan hasılanın bir bölümünün doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal etmemesi gerektiği ifade edilmiş; 8. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde ithal eşyasının tekrar satışı veya diğer herhangi bir şekilde elden çıkartılması veya kullanımı sonucu doğan hasılanın, doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal eden kısmının gümrük kıymeti belirlenirken ithal eşyasının gerçekte ödenen veya ödenecek fiyatına ilave edileceği belirtilmiştir.
Davaya konu edilen Genelgede; 4458 sayılı Kanun’un yukarıda değinilen hükümlerine yer verildikten sonra, herhangi bir doğrudan satış şirketi tarafından istihdam edilsin ya da edilmesin; satış temsilcisi, dağıtıcı, distribütör ve benzeri adlarla hareket edenlerin bir mal veya hizmeti kendi evlerinde ya da perakende satış yerleri kullanılmaksızın tüketicinin ev veya iş yaşantısını sürdürdüğü mekânlar gibi iş yeri dışında, tek veya çok katmanlı satış yöntemleriyle tüketicilere sunulmasını öngören ve “doğrudan satış” olarak adlandırılan pazarlama sisteminde, satışa konu eşyalar arasında; ev aletleri, kozmetik ürünleri, kişisel bakım ürünleri, ev bakım ürünleri ve sağlıklı yaşam ürünlerinin sayılabileceği; toplam satış hasılatının bir bölümünün, sistem gereği olarak satıcıya veya yurt dışındaki satıcıyla bağlantılı kişilere aktarıldığı, alıcının ithal ettiği eşyaların satış hasılatının bir bölümünün belirlenen şartlara göre yurt dışına gideceğini bildiği ve ithalat birim fiyatlarının da buna göre belirlendiği, bu ödemelerin, hem satışın gerçekleştirildiği ülkedeki kişilere hem de başka ülkelerdeki kişilere yapılabilmekte olduğu; bu itibarla, doğrudan satış yöntemiyle satılmak üzere ithal edilen eşyanın tekrar satışı dolayısıyla elde edilen hasılat üzerinden “bonus” veya benzer adlarla yurt dışına transfer edilen ve doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal eden ödemelerin, yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri çerçevesinde ithal eşyasının gümrük kıymetine dahil edilmesi gerektiği; söz konusu unsurların, Gümrük Yönetmeliğinin “İstisnai kıymetle beyan” başlıklı 53. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında beyan edilmesinin mümkün bulunduğu belirtilmiştir.
Yukarıda değinilen hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden ithal eşyasının tekrar satışı veya diğer herhangi bir şekilde elden çıkarılması ya da kullanımı sonucu doğan hasılanın, doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal eden kısmının, nesnel ve ölçülebilir veriler esas alınmak suretiyle, ithal eşyasının fiilen ödenen veya ödenecek fiyatına ilave edilmesinin öngörüldüğü sonucuna ulaşılmaktadır. Söz konusu düzenlemelerde, hasılanın doğması bakımından tekrar satış veya herhangi bir nedenle elden çıkarma ya da kullanım arasında bir ayrım yapılmamış, doğan hasılanın “doğrudan ya da dolaylı olarak satıcıya intikal eden kısmı” ifadesine yer verilerek, anılan kısmın satıcıya intikali konusunda somut tespitin gerekliliği vurgulanmıştır. Genelgede de doğrudan satış yöntemiyle satılmak üzere ithal edilen eşyanın tekrar satışı dolayısıyla elde edilen hasılat üzerinden “bonus” veya benzer adlarla yurt dışına transfer edilen ve doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal eden ödemelerin yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri çerçevesinde ithal eşyasının gümrük kıymetine dahil edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Buna göre doğrudan satış yöntemi kapsamında ithal edilen eşyanın tekrar satışı nedeniyle elde edilen hasılat üzerinden herhangi bir isim altında yurt dışına transfer yapılması tek başına yeterli olmayıp, satıcıya, doğrudan ya da dolaylı intikal ettiği tespit edilen kısım, nesnel ve ölçülebilir veriler esas alınmak suretiyle eşyanın gümrük kıymetine ilave edilebilecektir. Davacı tarafından iddia edildiği gibi dava konusu Genelgede, yurt dışındaki satıcıya değil de doğrudan satıcı/ temsilci/ üyelerine hak kazandıkları komisyon, prim, bonus gibi adlar altında yapılan ödemelerin, aksi yolda somut bir tespit bulunmadığı sürece gümrük kıymetine ilave edilmesi yolunda bir düzenleme getirilmemiştir.
Davacı iddialarının, serbest dolaşıma giriş beyannameleriyle ithal olunan eşyanın kıymetinin düşük beyan edildiğinden söz edilerek hakkında tesis edilecek bireysel işleme karşı açılacak davada değerlendirileceği kuşkusuzdur. Kaldı ki, bu şekilde tesis edilen uygulama işlemlerine karşı açılan davalarda, ödemelerin, doğrudan satış yöntemi gereği, malı ihraç eden şirkete mal bedeli veya royalti/lisans ödemesi olarak mı, yoksa yurt dışında ikamet eden ve sisteme kazandırdıkları zincirdeki alt kısımda yer alan doğrudan satıcılar nedeniyle, üst zincirdeki doğrudan satıcılara (üyelere) elde ettikleri komisyon ve bonus ödemeleri mi olduğu, ödemelerin, malları ihraç eden şirkete mi, yurt dışında ikamet eden üyelere mi yapıldığı, içeriğinin ne olduğu gibi hususlar değerlendirilerek verilen Mahkeme kararı, Danıştay Yedinci Dairesi tarafından onanmıştır.
Bu durumda, üst hukuk normlarına aykırılık teşkil etmeyen dava konusu düzenlemeye karşı açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, doğrudan satış yönteminde, toplam satış hasılatının bir bölümünün, sistem gereği olarak satıcıya veya yurt dışındaki satıcıyla bağlantılı kişilere aktarıldığı ön kabulü ile bu tutarların satıcıya intikal ettiği hususunda bir tespit aranmaksızın, yurt dışına transfer edilen tutarların varsayıma dayalı olarak gümrük kıymetine eklenilmesine dair talimat içeren ve normlar hiyerarşisinde daha üst konumda bulunan Kanun hükümlerine aykırı olarak tesis edildiği sonucuna varılan düzenleyici işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle verilen Daire kararında hukuka uyarlık görülmediği” gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda sözü edilen yasa hükümleri uyarınca, Danıştay dava dairelerince ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Vergi Dava Daireleri Kurulunca bozulması halinde ısrar olanağı bulunmadığından, Vergi Dava Daireleri Kurulunun 23/10/2018 tarih ve E:2018/811, K:2018/755 sayılı bozma kararında yer alan gerekçelerle davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğünün 09/07/2015 tarih ve 2015/17 sayılı “Doğrudan Satış ve Gümrük Kıymeti” konulu Genelgesinin iptali istemiyle açılan davada; Danıştay Onuncu Dairesince dosyanın gönderilmesi üzerine davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen kararın bozulmasından sonra uyuşmazlığın esasını inceleyerek dava konusu genelgeyi iptal eden Dairemizin 15/05/2018 tarih ve E:2016/13065, K:2018/2817 sayılı kararının Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 23/10/2018 tarih ve E:2018/811, K:2018/755 sayılı kararıyla bozulması üzerine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 14. fıkrasının, Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı yolundaki hükmü karşısında, uyulması zorunlu olan bozma kararı uyarınca inceleme yapılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 24. maddesinin 1. fıkrasında ithal eşyasının gümrük kıymetinin, eşyanın satış bedeli olduğu, satış bedelinin ise, Türkiye’ye ihraç amacıyla yapılan satışta 27 ve 28. maddelere göre gerekli düzeltmelerin de yapıldığı, fiilen ödenen veya ödenecek fiyat olduğu; anılan fıkranın (c) bendinde eşyanın alıcı tarafından tekrar satışı veya diğer herhangi bir şekilde elden çıkartılması ya da kullanımı sonucu doğan hasılanın bir bölümünün doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal etmesi halinde, ithal eşyasının fiilen ödenen veya ödenecek fiyatına 27. madde hükümlerine göre ilave yapılabilmesi gerektiği; söz konusu maddenin 3. fıkrasının (a) bendinde fiilen ödenen veya ödenecek fiyatın, ithal eşyası için alıcının, satıcıya veya satıcı yararına yaptığı veya yapması gereken ödemelerin toplamı olduğu, bu fiyatın, ithal eşyasının satış koşulu olarak, alıcının satıcıya veya satıcının bir yükümlülüğünü karşılamak üzere üçüncü bir kişiye yaptığı veya yapacağı tüm ödemeleri kapsadığı hüküm altına alınmış; 27. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde, 24. madde hükümlerine göre gümrük kıymeti belirlenirken ithal eşyasının tekrar satışı veya diğer herhangi bir şekilde elden çıkartılması ya da kullanımı sonucu doğan hasılanın, doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal eden kısmının ithal eşyasının fiilen ödenen veya ödenecek fiyatına ilave edileceği; 2. fıkrasında, bu maddeye göre fiilen ödenen veya ödenecek fiyata yapılacak ilaveler için nesnel ve ölçülebilir verilerin esas alınacağı hükmüne yer verilmiştir.
12/05/1988 tarih ve 3447 sayılı Kanun’la onaylanması uygun bulunan ve 30/07/1988 tarih ve 88/13194 sayılı Kararname ile onaylanan “Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT)’ın VII. maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma” ve eklerinin Türkçe metinlerinin yerine geçmek üzere, 93/4690 sayılı Karar ile onaylanması kararlaştırılan 27/08/1993 tarih ve 21681 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmanın 1. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, 8. madde hükümlerine göre bir düzeltme yapılması mümkün olmadıkça; eşyanın alıcı tarafından tekrar satışı veya diğer herhangi bir şekilde elden çıkartılması veya kullanımı sonucu doğan hasılanın bir bölümünün doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal etmemesi gerektiği ifade edilmiş; 8. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde ithal eşyasının tekrar satışı veya diğer herhangi bir şekilde elden çıkartılması veya kullanımı sonucu doğan hasılanın, doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal eden kısmının gümrük kıymeti belirlenirken ithal eşyasının gerçekte ödenen veya ödenecek fiyatına ilave edileceği belirtilmiştir.
Dava Konusu Genelgenin İncelenmesi:
Davaya konu edilen Genelgede; 4458 sayılı Kanun’un yukarıda değinilen hükümlerine yer verildikten sonra, herhangi bir doğrudan satış şirketi tarafından istihdam edilsin ya da edilmesin; satış temsilcisi, dağıtıcı, distribütör ve benzeri adlarla hareket edenlerin bir mal veya hizmeti kendi evlerinde ya da perakende satış yerleri kullanılmaksızın tüketicinin ev veya iş yaşantısını sürdürdüğü mekânlar gibi iş yeri dışında, tek veya çok katmanlı satış yöntemleriyle tüketicilere sunulmasını öngören ve “doğrudan satış” olarak adlandırılan pazarlama sisteminde, satışa konu eşyalar arasında; ev aletleri, kozmetik ürünleri, kişisel bakım ürünleri, ev bakım ürünleri ve sağlıklı yaşam ürünlerinin sayılabileceği; toplam satış hasılatının bir bölümünün, sistem gereği olarak satıcıya veya yurt dışındaki satıcıyla bağlantılı kişilere aktarıldığı, alıcının ithal ettiği eşyaların satış hasılatının bir bölümünün belirlenen şartlara göre yurt dışına gideceğini bildiği ve ithalat birim fiyatlarının da buna göre belirlendiği, bu ödemelerin, hem satışın gerçekleştirildiği ülkedeki kişilere hem de başka ülkelerdeki kişilere yapılabilmekte olduğu; bu itibarla, doğrudan satış yöntemiyle satılmak üzere ithal edilen eşyanın tekrar satışı dolayısıyla elde edilen hasılat üzerinden “bonus” veya benzer adlarla yurt dışına transfer edilen ve doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal eden ödemelerin, yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri çerçevesinde ithal eşyasının gümrük kıymetine dahil edilmesi gerektiği; söz konusu unsurların, Gümrük Yönetmeliğinin “İstisnai kıymetle beyan” başlıklı 53. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında beyan edilmesinin mümkün bulunduğu belirtilmiştir.
Yukarıda değinilen hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden ithal eşyasının tekrar satışı veya diğer herhangi bir şekilde elden çıkarılması ya da kullanımı sonucu doğan hasılanın, doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal eden kısmının, nesnel ve ölçülebilir veriler esas alınmak suretiyle, ithal eşyasının fiilen ödenen veya ödenecek fiyatına ilave edilmesinin öngörüldüğü sonucuna ulaşılmaktadır. Söz konusu düzenlemelerde, hasılanın doğması bakımından tekrar satış veya herhangi bir nedenle elden çıkarma ya da kullanım arasında bir ayrım yapılmamış, doğan hasılanın “doğrudan ya da dolaylı olarak satıcıya intikal eden kısmı” ifadesine yer verilerek, anılan kısmın satıcıya intikali konusunda somut tespitin gerekliliği vurgulanmıştır. Genelgede de doğrudan satış yöntemiyle satılmak üzere ithal edilen eşyanın tekrar satışı dolayısıyla elde edilen hasılat üzerinden “bonus” veya benzer adlarla yurt dışına transfer edilen ve doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal eden ödemelerin yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri çerçevesinde ithal eşyasının gümrük kıymetine dahil edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Buna göre doğrudan satış yöntemi kapsamında ithal edilen eşyanın tekrar satışı nedeniyle elde edilen hasılat üzerinden herhangi bir isim altında yurt dışına transfer yapılması tek başına yeterli olmayıp, satıcıya, doğrudan ya da dolaylı intikal ettiği tespit edilen kısım, nesnel ve ölçülebilir veriler esas alınmak suretiyle eşyanın gümrük kıymetine ilave edilebilecektir. Davacı tarafından iddia edildiği gibi dava konusu Genelgede, yurt dışındaki satıcıya değil de doğrudan satıcı/ temsilci/ üyelerine hak kazandıkları komisyon, prim, bonus gibi adlar altında yapılan ödemelerin, aksi yolda somut bir tespit bulunmadığı sürece gümrük kıymetine ilave edilmesi yolunda bir düzenleme getirilmemiştir.
Davacı iddialarının, serbest dolaşıma giriş beyannameleriyle ithal olunan eşyanın kıymetinin düşük beyan edildiğinden söz edilerek hakkında tesis edilecek bireysel işleme karşı açılacak davada değerlendirileceği kuşkusuzdur. Kaldı ki, bu şekilde tesis edilen uygulama işlemlerine karşı açılan davalarda, ödemelerin, doğrudan satış yöntemi gereği, malı ihraç eden şirkete mal bedeli veya royalti/lisans ödemesi olarak mı, yoksa yurt dışında ikamet eden ve sisteme kazandırdıkları zincirdeki alt kısımda yer alan doğrudan satıcılar nedeniyle, üst zincirdeki doğrudan satıcılara (üyelere) elde ettikleri komisyon ve bonus ödemeleri mi olduğu, ödemelerin, malları ihraç eden şirkete mi, yurt dışında ikamet eden üyelere mi yapıldığı, içeriğinin ne olduğu gibi hususlar değerlendirilerek verilen Mahkeme kararı, Danıştay Yedinci Dairesi tarafından onanmıştır.
Bu durumda, üst hukuk normlarına aykırılık teşkil etmeyen dava konusu düzenlemeye karşı açılan davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Ticaret (Gümrük ve Ticaret) Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğünün 09/07/2015 tarih ve 2015/17 sayılı “Doğrudan satış ve gümrük kıymeti” konulu Genelgesinin iptali istemiyle açılan DAVANIN REDDİNE,
2. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken … Türk Lirası temyiz başvuru harcı ve … Türk Lirası temyiz karar harcının davacıdan alınmasına,
3. Aşağıda dökümü yapılan … Türk Lirası yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4.Temyiz aşamasında davalı idare tarafından yatırılan toplam … Türk Lirası posta masrafının kullanılan … Türk Lirası posta giderinin davacıdan alınarak davalı idareye iadesine, artan … Türk Lirası posta giderinin kararın kesinleşmesinden sonra, istemi halinde davalıya iadesine,
5. 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 14. maddesinin 1. fıkrası uyarınca yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, duruşmalı işlere ilişkin … Türk lirası vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay Vergi Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 19/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.