Danıştay Kararı 7. Daire 2018/3902 E. 2020/3295 K. 15.09.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2018/3902 E.  ,  2020/3295 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/3902
Karar No : 2020/3295

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Petrol Ürünleri Madeni Yağlar Sanayi Ticaret Limited Şirketi
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Takdir komisyonu tarafından, vergi tekniği raporunda yer alan tespitler done alınmak suretiyle belirlenen matrah üzerinden, 2010 yılının Nisan ayının 2. dönemi, Mayıs ayının 1. ve 2. dönemleri, Haziran ayının 1. dönemi, Temmuz ilâ Ekim aylarının 1. ve 2. dönemleri ile Kasım ayının 1. dönemi için re’sen tarh edilen özel tüketim vergileri ile kesilen vergi ziyaı cezalarının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olayda davacının 2010 yılı hesaplarının incelenmesi devam ederken tarh edilebilecek vergiler ve kesilecek cezaların zamanaşımına uğramaması için takdire sevkinin istenildiği, bilahare hazırlanan vergi tekniği raporunun takdir komisyonuna gönderilmesi üzerine de, 22/12/2016 tarihinde takdir komisyonunca anılan rapor done alınarak hiç bir inceleme ve araştırma yapılmaksızın belirlenen matrah üzerinden 2010 yılına ait vergi ve cezalara ilişkin ihbarnamelerin zamanaşımı süresi dolduktan sonra 23/12/2016 tarihinde tebliğ edildiğinin anlaşılması karşısında takdire sevk ile zamanaşımının durduğunun kabulüne olanak bulunmadığından, vergilerin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kararın, Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ :Olayda, takdir komisyonuna başvurulması ile duran sürenin, takdir komisyonunda işlemeyecek olan sürenin hitamında bir diğer ifadeyle bir yıl sonra kaldığı yerden işlemeye başlayacağı açık olup, takdir komisyonuna sevk ile 07/12/2015 tarihinde duran ve bir yıllık sürenin sonundan itibaren yeniden işlemeye başlayan süre içerisinde davacıya 23/12/2016 tarihinde tebliğ edilen vergilerin zamanaşımına uğramadığı sonucuna ulaşıldığından, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden temyize konu kararın uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle yeniden karar verilmek üzere bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Takdir komisyonu tarafından, vergi tekniği raporunda yer alan tespitler done alınmak suretiyle belirlenen matrah üzerinden, 2010 yılının muhtelif dönemleri için resen tarh edilen özel tüketim vergileri ile kesilen vergi ziyaı cezalarını iptal eden mahkeme kararı temyiz edilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesinin 1. fıkrasında, re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanunî ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlandıktan sonra inceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkının re’sen takdir olunmuş sayılacağı belirtilmiş; 31. maddesinin 1. fıkrasında, takdir komisyonunca belli edilen matrah veya matrah kısmının takdir kararına bağlanacağı; 75. maddesinin 1. fıkrasında, takdir komisyonunun 74. maddedeki görevleri dolayısıyla bu Kanunda yazılı inceleme yetkisine haiz olduğu belirtilmiş; 74.maddesinde, takdir komisyonlarının görevleri sayılmış; aynı Kanun’un 134. maddesinin 1. fıkrasında da, vergi incelemesinden amacın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırarak, tespit etmek ve sağlamak olduğu açıklanmıştır.
213 sayılı Kanun’un “Zamanaşımının Mahiyeti” başlıklı 113. maddesinde, zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmış ve zamanaşımının, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade edeceği belirtilmiş; anılan Kanun’un “Zamanaşımı Süreleri” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasında ise, vergi alacağının doğduğu takvim yılının başından başlayarak 5 yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı hükme bağlanmıştır.
Yine Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesinin 2. fıkrasında yer alan, “Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam eder.” hükmü, Anayasa Mahkemesinin, 08/01/2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan, 15/10/2009 tarih ve E:2006/124, K:2009/146 sayılı kararıyla, zamanaşımının durma süresinin belirsizliği, makul ve adil bir sürenin bulunmaması, vergi dairesince matrah takdiri için başvurunun sırf zamanaşımını durdurmak için keyfi olarak kullanılmasında güvence sağlamayacağı gibi yükümlüye vergi tahsilâtının geciktiği süre kadar gecikme zammı ve faizi uygulanacak olması da yükümlünün vergi yükünü artırarak haksız sonuçlar doğmasına neden olabileceği; zamanaşımı hükümlerindeki açıklığın, sadece zamanaşımı süresinin, başlangıç ve bitişinin yasada gösterilmesiyle kendisini göstermeyeceği; vergilemede hukuksal kararlılığın sağlanması amacıyla getirilen zamanaşımını durduran nedenlerle, durma süresinin ve duran zamanaşımının işlemeye başlama tarihinin de açık, belirgin, somut ve öngörülebilir olması, keyfiliğe izin vermemesi “yasallık” ve “hukuk devleti” ilkesinin gereği ve Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmiştir.
Anılan karar dikkate alınarak yeniden düzenlenen 114. maddenin 2. fıkrasında, matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasının zamanaşımını durduracağı, duran zamanaşımının mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam edeceği, ancak işlemeyen sürenin her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamayacağı hüküm altına alınmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
213 sayılı Kanun’un yeniden düzenlenen 114. maddenin 2. fıkrasında, takdir komisyonu kararının belirli bir sürede alınması gerektiğine ilişkin ifade yer almamış olup, ”belirlilik ilkesi” uyarınca işlemeyecek olan sürenin azami miktarına ilişkin belirleme yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 2010 yılına ilişkin hesap ve işlemlerinin, vergi denetim elemanınca incelenmesi devam ederken 08/12/2015 tarihinde takdir komisyonuna sevk edildiği, 22/12/2016 tarihli takdir komisyonu kararı ile takdir edilen matrah üzerinden uyuşmazlığa konu cezalı tarhiyat yapılarak 23/12/2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Olayda, takdir komisyonuna başvurulması ile duran sürenin, takdir komisyonunda işlemeyecek olan sürenin hitamında bir diğer ifadeyle bir yıl sonra kaldığı yerden işlemeye başlayacağı açık olup, takdir komisyonuna sevk ile 08/12/2015 tarihinde duran ve bir yıllık sürenin sonundan itibaren yeniden işlemeye başlayan süre içerisinde davacıya 23/12/2016 tarihinde tebliğ edilen vergilerin zamanaşımına uğramadığı sonucuna ulaşıldığından, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden temyize konu kararın uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle yeniden karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 15/09/2020 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

X- KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine dair kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği oyu ile, karara katılmıyoruz.