Danıştay Kararı 7. Daire 2017/2193 E. 2020/4106 K. 20.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2017/2193 E.  ,  2020/4106 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/2193
Karar No : 2020/4106

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Bakanlığı
(… Bakanlığı) …
VEKİLİ : …

DAVANIN KONUSU : 20/10/2017 tarih ve 30216 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2017/21 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ’in 9. maddesinin 2. fıkrası ile 10. maddesinin 1. fıkrasının ve eki tablonun iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Tebliğ’in hazırlık aşaması olan soruşturmanın, yerli sanayiyi temsil niteliğine sahip olmayan firmaların şikayeti üzerine, 3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun ve ilgili mevzuatta belirlenen usullere uyulmadan başlatıldığı, Tebliğ’in amacının ithalatta haksız rekabetin önlenmesi, haksız rekabetin mevcut olduğu hallerde ise damping oranlarının tespiti ile üreticinin zararının engellenmesi olması gerekirken, damping konusu ürünlerle ilgili olarak yerli üreticilerin korunmasını gerektiren bir durum mevcut olmadığı gibi kamu yararı yerine şahsi menfaatler gözetilerek dava konusu Tebliğ’in çıkarıldığı ve bu suretle şikayette bulunan dava dışı … Kalıp ve Madeni Eşya Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin piyasada tekel olmasına ve aynı üretim dalındaki diğer yerli firmaların ise tasfiyesine yol açıldığı, şikayetçi olarak adı geçen firma dışında başka bir müracaatın bulunmadığı, soruşturma aşamasında şikayetçi firma dışında Bakanlığa bilgi ve belge sunan tek firmanın … firmasının dampinge karşı kesin önlem kapsamı dışında bırakıldığı ve bu şekilde üçüncü bir kişinin korunmasının amaç edinildiği, dampinge karşı vergi adı altında kanunsuz vergi alındığı ileri sürülerek 2017/21 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ’in 9. maddesinin 2. fıkrası ile 10. maddesinin 1. fıkrasının ve eki tablonun iptali istenilmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI : Damping soruşturmasının yerli üretim dalını temsil eden firma tarafından yapılan şikayet başvurusu üzerine, başta GATT Anlaşmaları olmak üzere ithalatta haksız rekabetin önlenmesi hakkındaki düzenlemelere uygun olarak açıldığı ve yürütüldüğü, bilgilendirme raporunun (halka açık) ve nihai bildirimin hazırlandığı, dampinge karşı önlemin amacının açıkça yerli üretici firmaların haksız rekabetten korunması olduğu, önlemlerin etkisiz kılınmasına karşı yapılan uygulamaların ise, damping önlemini bertaraf edecek farklı yollar kullanarak haksız rekabete imkan verecek ve yerli üreticinin zarar görmesine sebep olacak ithalatın önlenmesi olduğu, bu çerçevede soruşturma ile ilgili özellikle Çin Halk Cumhuriyeti menşeli soruşturma konusu eşyayı, soruşturma kapsamı ülkelerin menşeinde gibi beyan ederek ithal eden ve bu yolla haksız rekabete yol açan firmaların, söz konusu uygulamalarının engellenmesinin hedeflendiği, bu kapsamda, üretici firmalardan soruşturma kapsamında tam ve eksiksiz işbirliğinde bulunmalarının beklendiği, … firması örneğinde olduğu gibi işbirliğinde bulunan firmaların diğer firmalardan ayrılarak dampinge karşı önlem uygulanmaksızın mallarının ithal edilebileceği, davacı firmanın soru formlarına yeterli cevap vermediği, davacı firmanın Çin Halk Cumhuriyeti’nde mukim yatırımının bulunduğu, dava konusu eşyanın hem üretimini hemde ticaretini yaptığı dikkate alınarak bilgi paylaşımında bulunulmasının istendiği fakat herhangi bir paylaşımda bulunulmadığı, söz konusu soruşturma kapsamında toplam 57 adet firmaya soru formlarının gönderildiği, İtalya’dan yedi İspanya’dan bir firmanın soru formlarına yönelik cevapları intikal ettirdiği, bu firmalardan tam ve eksiksiz olarak işbirliğinde bulunan ve kayıtlarını eksiksiz olarak açan … firmasına karşı dampinge karşı önlemin “0” olarak uygulanmasının gerektiği ve bu itibarla dava konusu Tebliğ’in hukuki dayanağının bulunmadığına ve Tebliğ’in kamu yararı gözetilmeksizin düzenlendiğine ilişkin iddialar yasal dayanaktan yoksun olduğundan, davanın reddinin gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : 3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun ve İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Yönetmelik hükümlerine uygun olarak yapılan soruşturma sonucunda, yerli üretimin soruşturma kapsamındaki ithalat nedeniyle zarara uğradığının tespiti nedeniyle dampinge karşı kesin önlemin yürürlüğe konulmasına ilişkin 2017/21 sayılı Tebliğ’in iptali istenilen maddelerinde hukuka aykırılık bulunmadığından, davanın reddinin gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava, 20/10/2017 tarih ve 30216 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2017/21 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ’in 9. maddesinin 2. fıkrası ile 10. maddesinin 1. fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun’un 13. maddesinde, yürürlüğe konulan dampinge karşı verginin veya telafi edici verginin geçerlilik süresi, uygulanması, askıya alınması, gözden geçirilmesi ve iadesi ile yürürlükte bulunan önlemlerin etkisiz kılınması halinde yapılacak işlemlere ilişkin usul ve esasların Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit edileceği hükme bağlanmıştır.
Anılan yetkiye dayanılarak yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında 99/13482 sayılı Karar’ın 11. maddesinde; “Kesin önlemlerin, yürürlükteki dampinge karşı vergi veya telafi edici vergiden kaçınma dışında yeterli bir haklı nedeni veya ekonomik gerekçesi bulunmayan bir uygulama, işlem veya iş sonucunda etkisiz kılındığının açılacak soruşturma neticesinde belirlenmesi halinde, dampinge karşı vergiler ile telafi edici vergiler, önleme konu ülkeden benzer mallar ya da parçaları ile bunların üçüncü ülkelerden ithalatını da kapsayacak şekilde genişletilerek uygulanabilir. Dampinge karşı vergi ya da telafi edici verginin önleme konu ülkede yerleşik üretici/ihracatçıların belirtilmesi suretiyle ayrı olarak tespit edildiği hallerde, ayrı miktar veya oranlara tabi olan firmalar için uygulanan dampinge karşı vergi veya telafi edici vergi, o ülke için geçerli en yüksek oran ya da miktardaki dampinge karşı vergi veya telafi edici vergiyi geçmeyecek şekilde yükseltilebilir. Bu fıkraya göre yürütülecek soruşturmalar süresince, soruşturma konusu malların ithalatı, etkisiz kılındığı öngörülen önlem tutarı kadar teminata bağlanabilir. Kesin önlemlerin ihraç fiyatlarını düşürmek suretiyle etkisiz kılındığının açılacak soruşturma neticesinde belirlenmesi halinde, belirlenen yeni damping marjına göre dampinge karşı vergi yeniden tespit edilir. Bu fıkraya göre yürütülecek soruşturmaların, normal değerin yeniden incelenmesini de kapsaması halinde, soruşturma konusu malların ithalatı soruşturma süresince, etkisiz kılındığı öngörülen önlem tutarı kadar teminata bağlanabilir…..Önlemlerin etkisiz kılınmasının engellenmesine ilişkin işlemler ve yürütülecek soruşturmalar ile ilgili usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.” düzenlemesi yer almıştır.
3577 sayılı Kanun’un 4. maddesinde, İthalat Genel Müdürlüğünün şikayet üzerine veya gerektiğinde re’sen damping incelemesi yapabileceği, şikayet ve incelemeye ilişkin usul ve esasların Bakanlıkça çıkarılacak Yönetmelikle tespit edileceği hükmüne yer verilmiştir.
İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin; “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin (i) bendinde, önlemlerin etkisiz kılınmasının; yürürlükteki dampinge karşı vergi veya telafi edici vergiden kaçınma dışında yeterli bir haklı nedeni veya ekonomik gerekçesi bulunmayan bir uygulama, işlem veya iş sonucunda, Türkiye ile üçüncü bir ülke veya Türkiye ile önleme konu ülke veya Türkiye ile önleme konu ülkedeki firmalar arasındaki ticaretin gerçekleştirilme şeklinde bir değişikliğin meydana geldiğine ve yürürlükteki dampinge karşı vergi veya telafi edici verginin iyileştirici etkisinin azaltıldığına veya bertaraf edildiğine dair delillerin bulunduğu haller ile ihraç fiyatlarını düşürmek suretiyle; dampinge karşı verginin, önlem konusu ithal malların Türkiye pazarındaki satış fiyatları üzerindeki beklenen etkisinin azaltıldığına veya ortadan kaldırıldığına ve böylece kesin önlemin yerli sanayi üzerindeki zararın giderilmesine yönelik iyileştirici etkisinin zaafa uğratıldığına dair delillerin bulunduğu halleri ifade ettiği belirtilmiş, 26. maddesinde, ilgili taraflardan birinin, verilen süreler içinde gerekli bilgiyi sağlamaması ya da bu bilgiye ulaşılmasını reddetmesi veya soruşturmayı engellediğinin anlaşılması veya yanlış ya da yanıltıcı bilgi vermesi hallerinde söz konusu tarafın işbirliğine gelmemiş addedileceği, bu durumda geçici veya nihai belirlemelerin, olumlu ya da olumsuz, mevcut verilere göre yapılabileceği, “Önlemlerin etkisiz kılınmasına karşı soruşturma” başlıklı 38. maddesinde de, yürürlükte bulunan dampinge karşı vergi veya telafi edici verginin etkisiz kılındığını iddia eden yerli üreticilerin, iddialarını destekleyen delillerle birlikte yazılı olarak Genel Müdürlüğe başvuruda bulunarak önlemlerin etkisiz kılınmasına karşı soruşturma açılmasını talep edebilecekleri, Genel Müdürlüğün teklifi üzerine re’sen de soruşturma açılabileceği, yürürlükteki dampinge karşı vergi veya telafi edici vergiden kaçınma dışında yeterli bir haklı nedeni veya ekonomik gerekçesi bulunmayan bir uygulama, işlem veya iş sonucunda, Türkiye ile üçüncü bir ülke veya Türkiye ile önleme konu ülke veya Türkiye ile önleme konu ülkedeki firmalar arasındaki ticaretin gerçekleştirilme şeklinde bir değişikliğin meydana geldiğine ve yürürlükteki dampinge karşı vergi veya telafi edici verginin iyileştirici etkisinin azaltıldığına veya bertaraf edildiğine dair delillerin bulunduğu haller için başlatılacak soruşturmalarda bu Yönetmeliğin dampingin, sübvansiyonun ve zararın tespitine ilişkin hükümlerinin uygulanmayacağı, 40. maddesinde ise, aksine hüküm bulunmadıkça, bu kısımda düzenlenen inceleme ve soruşturmalarda normal soruşturmalarda izlenen usul kurallarından yalnızca mahiyet ve niteliği itibariyle uygun olanların tatbik olunacağı, 41. maddesinde de, aksine hüküm bulunmadıkça, bu kısımda düzenlenen soruşturmalardan yalnızca mahiyet ve niteliği itibariyle uygun olanları için ve ancak gerek görülmesi halinde, normal bir soruşturmadaki dampingin, sübvansiyonun ve zararın tespitine ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; 07/02/2004 tarih ve 25366 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2004/3) ile Çin Halk Cumhuriyeti menşeli ve 8302.10.90.00.00, 8302.42.90.00.00 ve 8302.50.00.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyonlarında tanımlı “dolap menteşeleri ve çekmece rayları”nın ithalatında dolap menteşeleri için 1,39 ABD Doları/Kg, çekmece rayları için ise 0,508 ABD Doları/Kg tutarında dampinge karşı kesin önlemin yürürlüğe konulduğu, söz konusu Tebliğ’in nihai gözden geçirme soruşturmasının tamamlanması üzerine 20/07/2010 tarih ve 27647 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2010/18) ile anılan ürünlerin ithalatında uygulanan önlem miktarı, dolap menteşeleri için 1,64 ABD Doları/Kg tutarına, çekmece rayları için ise 0,75 ABD Doları/Kg tutarına yükseltildiği, bununla birlikte 21/12/2016 tarih ve 29925 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2016/53) hükümleri çerçevesinde, dampinge karşı önlemin mevcut haliyle uygulanmasına devam edildiği, öte yandan, 27/08/2008 tarih ve 26980 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No:2008/29) hükümleri çerçevesinde, dolap menteşeleri için 1,39 ABD Doları/Kg, çekmece rayları için ise 0,508 ABD Doları/Kg tutarındaki önlemin, Endonezya, Malezya ve Çin Tayvanı (Tayvan) menşeli/çıkışlı eşyaya da teşmil edildiği, diğer taraftan, 10/01/2012 tarih ve 28169 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin Tebliğ (No: 2012/1) hükümleri kapsamında, bahse konu eşyadan 5 ABD Doları/Kilogram CİF kıymetin altında birim kıymetleri haiz olanlarının ithalinde ileriye yönelik olarak ülke ayrımı yapılmaksızın gözetim uygulanmakta olduğu, … Kalıp ve Madeni Eşya San. ve Tic. A.Ş. ile … Sanayicileri Derneği (…) adına kurumsal danışmanları sıfatıyla … Danışmanlık firmasının ÇHC menşeli menteşeler, çekmece rayları ve menteşe altlıkları ithalatında uygulanmakta olan dampinge karşı önlemin İspanya, İtalya, Yunanistan ve Tayland üzerinden menşe saptırması yapılarak etkisiz kılındığı iddiasıyla yapılan başvuru üzerine Ekonomi Bakanlığına başvuruda bulunulduğu, önlem kapsamı bahis konusu eşyada İspanya, İtalya, Yunanistan ve Tayland’dan yapılan ithalat ile yürürlükteki dampinge karşı önlemlerin etkisiz kılındığına ilişkin yeterli delillerin bulunduğuna kanaat getirilerek, 17/11/2016 tarih ve 29891 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2016/52) hükümleri çerçevesinde, 8302.10; 8302.42.00.00.00 ve 8302.50.00.00.00 gümrük tarife pozisyonları altında yer alan dolap menteşeleri ve çekmece raylarının anılan ülkelerden yapılan ithalatına yönelik olarak bu önlemlerin etkisiz kılınmasına karşı soruşturma açılmasına karar verildiği, soruşturma için gerekli bilgilerin temini amacıyla, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’na, soruşturma konusu ülkelerin Ankara’daki Büyükelçiliklerine, bilinen ithalatçılarına ve bilinen yabancı üretici/ihracatçılarına (57 adet ihracatçı firma) soru formlarının gönderildiği, İtalya’dan yedi, İspanyadan bir firmanın soru formuna yönelik cevaplar gönderdiği, bu firmalardan İtalya’da yerleşik “…” firmasının gerekli tüm bilgi ve belgeleri sağlayarak işbirliğinde bulunduğu, önlemin etkisiz kılınmasına yönelik belirlemeler için 01/01/2011 ile soruşturmaya ilişkin kapanış Tebliği’nin yayımı tarihleri arasındaki dönemin soruşturma dönemi olarak kabul edildiği, İtalya’da yerleşik, menteşeler, çekmece rayları ve menteşe altlıklarının ülkemize ihracatını yapan ve eksiksiz bilgi sağlayarak işbirliğine gelen “…” firmasında yerinde doğrulama çalışması yapıldığı ve söz konusu firmanın İtalya’da kurulu fabrikasının faal olduğunun tespit edildiği, soruşturma konusu eşyanın, ÇHC menşeli olanlarının ithalatında anti-damping önleminin 2004 yılında uygulanmaya başlandığı, 2010 yılında söz konusu önlemin farklı oranlarda devamına karar verildiği, 2004 yılında ÇHC menşeli söz konusu eşyanın ithalatına yönelik uygulamaya konulan önlemin, 2008 yılında bahis konusu eşyanın Endonezya, Malezya ve Çin Tayvanı menşeli olanlarının ithalatına teşmil edildiği, 2010 yılından itibaren İspanya, Tayland ve bir bölümü Yunanistan çıkışlı olmak üzere İtalya menşeli bahse konu eşya ithalatının yıllar itibariyle belirgin bir biçimde artış gösterdiği, 2007 – 2014 yılları arasında anılan ürünlerde İspanya menşeli ithalatın miktar bazında %3.209 oranında arttığı, 2015 yılında ise bir önceki yıla oranla %28 oranında azaldığı, bunun yanında, bir bölümü Yunanistan çıkışlı olmak üzere İtalya menşeli eşya ithalatının 2007 – 2014 yılları arasında miktar bazında %34 oranında artış gösterdiği, 2015 yılında bir önceki yıla göre %23 oranında azaldığı, 2007 – 2014 yılları arasında Tayland menşeli ithalatın miktar bazında %2.338 oranında arttığı, 2015 yılında ise bir önceki yıla oranla %15 oranında azaldığı, soruşturmanın başlatıldığı ve yürütüldüğü, 2016 – 2017 yıllarında ise, bahsi geçen ülkeler menşeli anılan eşya ithalatında gerileme görüldüğü, 2016 yılında İspanya menşeli menteşe, askılıklar ve çekmece rayları ithalatının bir önceki yıla göre değer ve miktar bazında sırası ile %46,9 ve %46,8, İtalya menşeli ithalatın %41,4 ve %43,6, Yunanistan menşeli ithalatın %49,5 ve %47,5 ve Tayland menşeli ithalatın %11,6 ve %12,8 oranında azaldığı, 2017 yılının ilk altı ayı itibariyle soruşturmaya konu edilen ülkeler menşeli ithalatın, bir önceki yıla göre, değer bazında %40, miktar bazında %49 gerileme ile 10,6 milyon ABD doları ve yaklaşık 1,5 milyon Kg olarak gerçekleştiği, 2007 yılında İspanya menşeli ithalatın toplam ithalatımız içindeki payı miktar bazında %0,7 iken 2015 yılı için söz konusu payın %13,1’e yükseldiği, 2007 – 2015 yılları arasında Tayland menşeli ithalatın toplam ithalat içerisindeki payının miktar bazında %0,16’dan %2,65’e yükseldiği, 2007 – 2015 yılları arasında İtalya menşeli önlem konusu eşya ithalatının toplam ithalat içerisindeki payının miktar bazında %11,3 ila %14,4 oranında değiştiği, … veri sisteminden elde edilen istatistiklere göre, İspanya’nın ÇHC’den önlem konusu eşya ithalatının 2009 – 2015 yılları arasında 50,4 milyon Avro tutarından, 108,7 milyon Avro tutarına, İtalya’nın ÇHC’den söz konusu eşya ithalatının 2009 – 2015 yılları arasında 54,6 milyon Avro tutarından 74,6 milyon Avro tutarına yükseldiğinin tespit edildiği, yapılan belirlemeler sonucunda, soruşturma konusu eşyanın İspanya, İtalya, Yunanistan ve Tayland’dan ithalinde artış görüldüğü ve söz konusu ithalatın mevcut dampinge karşı önlemi etkisiz kıldığı, yürürlükteki önlemin miktar ve değer açısından beklenen iyileştirici etkisinin tam olarak görülmediği, İtalya’da yerleşik “…” firması tarafından gönderilen belgelerin incelenmesi ve üretim tesislerinde yapılan yerinde doğrulama çalışması neticesinde; söz konusu firmanın soruşturma konusu eşya üretimini İtalya’daki tesislerinde gerçekleştirdiği ve önlemi etkisiz kılma faaliyetinde bulunmadığının tespit edildiği, diğer taraftan, soruşturma döneminde ülkemize ihracat yapan kırktan fazla firmanın bahse konu soruşturma kapsamında işbirliğinde bulunarak üretim yapıldığına ilişkin bilgi sunmamış olmasının etkisiz kılma faaliyetlerine ilişkin şüpheyi güçlendirdiği, İtalya’da yerleşik … firmasının Bakanlığa iletmiş olduğu belgelerin incelenmesi ve üretim tesislerinde doğrulama çalışması sonucunda; söz konusu firmanın soruşturma konusu eşya üretimini İtalya’daki tesislerinde gerçekleştirdiği ve önlemi etkisiz kılma faaliyetlerinde bulunmadığı tespit edilmiş, bu çerçevede, anılan firmada üretildiği belirlenen ürünlere ilişkin işlemlerde üretici sertifikası aranarak söz konusu dampinge karşı önlemin uygulanmaması gerektiği değerlendirilmiş, soruşturma çerçevesinde elde edilen bilgiler doğrultusunda, tabloda gösterildiği üzere İspanya, İtalya, Yunanistan ve Tayland menşeli olarak beyan edilen ve/veya bu ülke çıkışlı, soruşturma konusu ürün İthalatında, ithalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2016/53) ile ÇHC menşeli ürün için yürürlükte bulunan dampinge karşı kesin önlem ile aynı tutarda dampinge karşı kesin önlemin yürürlüğe konulduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümleri uyarınca yapılan soruşturma sonucu; ÇHC menşeli soruşturma konusu eşyanın, soruşturma kapsamı ülke menşeli gibi beyan edilerek ithal edildiğinin ve bu yolla haksız rekabete yol açıldığının belirlenmesi ve ihracatçı firmalardan tam ve eksiksiz olarak işbirliğinde bulunan İtalya’nın “Calolziocorte” kentinde yerleşik “…” firmasının yangın kapılarında kullanılan taşıyıcı ve kapının kapanmasını sağlayan menteşelerin üretimini yaptığının ve anılan firmanın fabrikasına 6-8 Haziran 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilen yerinde doğrulama ziyareti sonucunda; firmanın üretim tesislerinin çalışır durumda olduğunun görülmesi ve söz konusu firmanın, anılan ürünlere önlem uygulanan ülkeler menşeli bitmiş ürün alımının bulunmadığının tespit edilmesi karşısında,” …” firmasına dampinge karşı önlemin (0) olarak uygulanmasında, diğer menşe ülkelerden yapılan tarife pozisyonu ve tanımı yapılan eşyaların ithalatının mevcut dampinge karşı önlemi etkisiz kılması ve yürürlükteki önlemin miktar ve değer açısından beklenen iyileştirici etkisinin tam olarak görülmemesi, dolayısıyla yerli üretici firmaların ithalattan kaynaklı haksız rekabetten korunmalarını etkisiz kılması nedeniyle, 2017/21 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ’in iptali istenilen 9. maddesinin 2. fıkrası ile 10. maddesinin 1. fıkrasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Yerli üretici … Kalıp ve Madeni Eşya Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile … Sanayicileri Derneği (…) tarafından soruşturma konusu eşya ithalatında uygulanmakta olan dampinge karşı önlemlerin İspanya, İtalya, Yunanistan ve Tayland menşeli/çıkışlı ithalat yoluyla etkisiz kılındığı iddiasıyla yapılan başvuru üzerine, yapılan önlemlerin etkisiz kılınmasına karşı soruşturma sonucunda, işbirliğinde bulunmayan İspanya, Yunanistan ve Tayland’da mukim tüm firmalar ile İtalya’da mukim … isimli firma dışındaki diğer firmalardan yapılan, adı geçen ülkeler menşeli/çıkışlı, dava konusu Tebliğ’in 10. maddesinin 1. fıkrasında yer alan tabloda GTİP ve eşya tanımı belirtilen eşya ithalatında, İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No:2016/53) ile ÇHC menşeli eşya için yürürlükte bulunan dampinge karşı kesin önlem ile aynı tutarda dampinge karşı kesin önlemin yürürlüğe konulmasına ilişkin Tebliğ’in 10. maddesinin 1. fıkrası ile … firmasınca üretildiği belirlenen ve dava konusu Tebliğ’in 10. maddesinin 1. fıkrasındaki tabloda GTİP ve eşya tanımı belirtilen eşya hakkında ithalatta üretici sertifikası aranarak söz konusu dampinge karşı önlemin uygulanmamasına ilişkin 9.maddesinin 2. fıkrasının iptali istemiyle dava açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT :
Anti Damping Anlaşması’nın “Damping Tespiti” başlıklı 2. maddesinin 2.1 paragrafında, bu Anlaşma uyarınca, bir ülkeden başka bir ülkeye ihraç edilen ürünün ihraç fiyatının, normal ticari işlemler içinde, ihracatçı ülkede tüketime konu benzer ürünün karşılaştırılabilir fiyatından daha düşük olduğunda, söz konusu ürünün dampingli olduğu, yani bir başka ülkenin pazarına daha düşük bir fiyatla sokulduğunun kabul edileceği kararlaştırılmıştır.
3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun’un, “amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinde, bu Kanun’un, ithalatta haksız rekabet hallerinde dampinge veya sübvansiyona konu olan ithalatın sebep olduğu zarara karşı bir üretim dalının korunması amacıyla yapılacak işlemlere, alınacak önlemlere, gerekli ilke ve uygulama kararlarını verecek bir kurul oluşturulmasına ve bunun görevlerine ilişkin usul ve esasları kapsayacağı hükme bağlanmış; “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde, ”damping”, bir malın Türkiye’ye ihraç fiyatının, benzer malın normal değerinin altında olması; ”ihraç fiyatı”, ihraç amacıyla satılan mal için fiilen ödenmiş olan veya ödenmesi gereken fiyat; benzer mal, dampinge veya sübvansiyona konu mal ile aynı özellikleri taşıyan bir mal, böyle bir malın bulunmaması halinde ise benzer özellikleri taşıyan başka bir mal; ”normal değer”, ihracatçı veya menşe ülkede tüketime konu benzer mal için normal ticari işlemler sonucunda fiilen ödenmiş olan veya ödenmesi gereken karşılaştırılabilir fiyat yahut ihracatçı ülke veya menşe ülkenin iç piyasasında normal ticari işlemler çerçevesinde benzer malın satışlarının olmaması ya da bu satışların uygun bir karşılaştırma yapılmasına elverişli bulunmaması durumunda, benzer malın üçüncü bir ülkeye ihracatında temsil niteliğini haiz karşılaştırılabilir fiyat veya menşe ülkedeki maliyetine makul bir kâr marjının eklenmesiyle tespit edilen fiyat; ”damping marjı”, normal değerin ihraç fiyatını aştığı miktar; ”zarar”, bir üretim dalında maddi zararı, maddi zarar tehdidini veya bir üretim dalının kurulmasının fiziki olarak gecikmesi şeklinde tanımlanmış; aynı Kanun’un 3. maddesinde, önlem alınmasını gerektiren haller, dampinge konu olan ithalatın Türkiye’de bir üretim dalında maddi zarar tehdidi oluşturması veya bir üretim dalının kurulmasını fiziki olarak geciktirmesi olarak belirlenmiş; 4. maddesinde, İthalat Genel Müdürlüğünün şikayet üzerine veya gerektiğinde re’sen damping incelemesinin yapabileceği; şikayet ve incelemeye ilişkin usul ve esasların çıkarılacak Yönetmelikle tespit edileceği; 5. maddesinde, İthalat Genel Müdürlüğünün, şikayet üzerine veya gerektiğinde re’sen verilen bilgi ve belgeler veya mevcut diğer bilgilerin ışığı altında ön incelemeyi yapmak, soruşturma açılıp açılmayacağı hususunda kurula teklif sunmak, soruşturma açılması halinde, soruşturmayı yürütmek ve önlemlerle ilgili kurula teklif sunmakla görevli olduğu; 6. maddesinde, İthalatta Haksız Rekabeti Değerlendirme Kurulunun, soruşturma sonuçlarını değerlendirmek, bunun gerektireceği tedbirleri almak ve kesin önlem kararını Bakanlığın onayına sunmakla görevli olduğu belirtilmiş; 7.maddesinde yapılan soruşturma sonucunda Kurul tarafından belirlenen ve Bakanlıkça onaylanan damping marjı kadar dampinge konu malın ithalatında dampinge karşı verginin alınacağı; 10. maddesinde, re’sen veya şikayet üzerine yapılan inceleme sonucunda dampinge konu olan ithalatın ve bu ithalattan kaynaklanan zararın varlığı konusunda yeterli delillerin bulunması durumunda soruşturmanın açılacağı, soruşturmanın usul ve esaslarının Bakanlıkça çıkarılacak Yönetmelik ile tespit edileceği; 13. maddesinde, soruşturma sonucunda dampingli ithalatın varlığı ve bu ithalatın zarara neden olduğu belirlendiğinde, bu zararın önlenmesi amacıyla, Kurulca belirlenen ve Bakanlıkça onaylanarak kesinleşen damping marjı kadar veya zararı ortadan kaldıracak daha az bir oran veya miktarda dampinge karşı verginin alınacağı hükümlerine yer verilmiştir.
3577 sayılı Kanun’un verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4.maddesinin (d) bendinde, ”benzer mal”, dampinge veya sübvansiyona konu mal ile aynı özellikleri taşıyan bir malı, böyle bir malın bulunmaması halinde ise benzer özellikleri taşıyan başka bir malı ifade ettiği; 5. maddesinde, aralarında bir ortaklık ilişkisi veya telafi edici düzenleme bulunan taraflar arasındaki satışlarda uygulanan fiyatların, fiyatların bu ilişkiden etkilenmediği kanıtlanmadıkça, normal ticari işlem kabul edilmeyebileceği ve normal değerin hesaplanmasında göz önüne alınmayabileceği, normal değerin belirlenmesi için benzer malın ihracatçı ülkenin iç piyasasında veya üçüncü bir ülkeye ihracatında birim imalat maliyetine genel, idari ve satış giderlerinin eklenmesinden oluşan tutardan daha düşük bir fiyatla satıldığı hallerde; bu satışların, fiyatları nedeniyle normal ticari işlemler içinde gerçekleşmiş olarak kabul edilmeyebileceği; 6. maddesinde, maliyetlerin normal olarak soruşturmaya konu olan ihracatçı veya üretici tarafından tutulan kayıtlar esas alınarak hesaplanacağı; 7. maddesinde, piyasa ekonomisi uygulamayan ülkelerden yapılan ithalatta normal değerin, Türkiye’de benzer mal için fiilen ödenmiş veya ödenmesi gereken fiyat veya Türkiye’de benzer malın birim imalat maliyetine genel, idari ve satış giderleri ile makul bir kârın eklenmesiyle oluşturulan değer göz önüne alınarak hesaplanabileceği; 9. maddesinde, ihracatçı ile ithalatçı ya da üçüncü bir taraf arasında ortaklık veya telafi edici bir düzenleme bulunması nedeniyle ihraç fiyatının güvenilir olmadığı durumlarda, ihraç fiyatının, bağımsız ilk alıcıya yeniden satış fiyatı esas alınarak oluşturulabileceği, bu durumda ithalat ile yeniden satış arasında gerçekleşen tüm gider ve kârların hesaba katılacağı; 10. maddesinde, ihraç fiyatı ile normal değer arasında adil bir karşılaştırma yapılmasını teminen bu karşılaştırmanın, aynı ticari aşamada, tercihen fabrika çıkış aşamasında yapılacağı; fiyat karşılaştırmasında, satış şartları, vergilendirme, ticari aşamalar, miktarlar ve fiziksel özelliklerdeki farklılıklar ile karşılaştırmayı etkileyen diğer farklılıkların göz önüne alınacağı; 11. maddesinde, damping marjının, normal değer ve ihraç fiyatının, ağırlıklı ortalama veya işlem bazında karşılaştırılması suretiyle hesaplanacağı; 17. maddesinde, maddi zarar tespitinin somut delillere dayanması ve dampingli ithalatın hacmi ve bu ithalatın iç piyasadaki benzer mal fiyatları ile yerli üretim dalı üzerindeki etkilerinin nesnel incelemesini içermesi gerektiği, bir ürünün birden fazla ülkeden ithalatının eş zamanlı olarak soruşturmaya konu olması halinde, bu ithalatın etkilerinin toplu olarak değerlendirilebileceği, böyle bir değerlendirmenin her bir ülkeden yapılan ithalat için damping marjı ve ithalat miktarının ihmal edilebilir oranlardan fazla olması ve ithal malların kendi aralarındaki ve ithal mallarla yerli benzer mal arasındaki rekabet şartları bakımından, ithalatın etkisinin toplu olarak değerlendirilmesinin uygun olduğunun belirlenmesi halinde yapılabileceği, dampingli ithalatın fiyatlarının Türkiye’deki benzer malın fiyatının önemli ölçüde altında kalıp kalmadığı veya bu ithalatın önemli ölçüde fiyatları düşürücü ya da fiyat artışlarını engelleyici etki yaratıp yaratmadığının inceleneceği, dampingli ithalatın üretim dalı üzerindeki etkisinin incelenmesi sırasında satışlar, kârlar, üretim, piyasa payı, verimlilik, yatırım hasılatı ve kapasite kullanımındaki fiili ve potansiyel azalma, büyüme veya yatırımları artırma yeteneği üzerindeki olumsuz etkiler dahil olmak üzere, üretim dalının durumu ile ilgili tüm etkenleri ve göstergeleri kapsayacağı ve dampingli ithalatın yerli üretim dalına zarar verdiği hususunun bu faktörler çerçevesinde ortaya konması, dampingli ithalat ile yerli üretim dalının maruz kaldığı zarar arasındaki nedensellik bağının mevcut delillere dayandırılması ve dampinge konu olan ithalat dışındaki nedenlerden kaynaklanan zararın bu ithalata atfedilmemesi gerektiği, dampingli ithalatın etkisinin en dar mal grubu ya da yelpazesinin incelenmesi suretiyle yapılacağı; 18. maddesinde, dampinge konu ithalattan zarar gördüğünü iddia eden üreticilerin İthalat Genel Müdürlüğüne yazılı olarak başvurabileceği, şikayetin, damping, zarar ve dampinge konu ithalat ile iddia edilen zarar arasındaki nedensel ilişkiyi gösteren delilleri içermesi gerektiği; başvuruda, başvuru sahibinin makul olarak temin edebileceği, şikayette bulunanın kimliği ve ürettiği benzer ürün miktarı ve değeri ile ilgili açıklamaları, dampinge konu olduğu iddia edilen ürünün eksiksiz bir tanımını, menşe veya ihracatçı ülkenin veya ülkelerin adları, bilinen ihracatçı, üretici ve ithalatçılarının adları, menşe ülke iç piyasa fiyatları, ihraç fiyatlarının, iddia edilen zararın dampinge konu ithalattan kaynaklandığına ilişkin delillere ilişkin bilgilerin yer alması gerektiği; 19. maddesinde, yerli üretim dalının, benzer malın Türkiye’deki tüm üreticilerini veya bu malın Türkiye üretiminin önemli bir bölümünü gerçekleştiren üreticileri ifade edeceği; ancak, üreticilerin ihracatçılar veya ithalatçılarla ilişkili bulunmaları veya kendilerinin dampinge veya sübvansiyona konu olduğu iddia edilen malın ithalatçısı olmaları halinde, yerli üretim dalı, üreticilerin geri kalan bölümünü ifade edeceği, üreticilerin ihracatçılar veya ithalatçılarla ilişkili olduğu sayılan hallerde kabul edileceği, bu hallerin a) biri doğrudan veya dolaylı olarak diğerini kontrol ediyorsa veya b) her ikisi doğrudan veya dolaylı olarak üçüncü bir şahıs tarafından kontrol ediliyorsa veya c) bu ilişkinin ilgili üreticinin ilişkili olmayan üreticilerden farklı davranmasına neden olduğuna dair inandırıcı veya şüphe uyandıran geçerli gerekçeler bulunması şartıyla, ikisi birlikte doğrudan veya dolaylı olarak üçüncü bir şahsı kontrol ediyorlarsa, bu maddede belirtilen taraflardan biri, hukuken veya işlevsel olarak, diğer taraf üzerinde kısıtlama uygulayacak veya diğerini idare edecek bir konumda bulunuyor ise, bu tarafın diğerini kontrol ettiğinin kabul edileceği; 26. maddesinde, ilgili taraflardan birinin işbirliğine gelmemesi halinde geçici veya nihai belirlemelerin mevcut verilere göre yapılabileceği ve söz konusu taraf açısından soruşturmanın sonucunun işbirliğine gelinmesi haline nazaran daha az avantajlı olabileceği; 28. maddesinde, damping marjının %2 oranında düşük olduğu ve birden fazla ülkenin soruşturmaya konu olması halinde ithalat miktarının, tek tek %3’ün altında olan ülkelerin toplam paylarının %7’yi geçmediği hallerin ihmal edilebilir oranlar olduğu; 31. maddesinde, bir damping veya sübvansiyon soruşturması açılması kararı ile soruşturma sırasında alınan geçici önlem, kesin önlem, taahhüt durdurma ve kapatma kararlarının Resmi Gazete’de yayımlanacak bir Tebliğle ilan edileceği; 35. maddesinde, kesin önlemlerin, yürürlüğe girme tarihlerinden veya damping veya sübvansiyon incelemesi ile zarar incelemesini birlikte kapsayan en son gözden geçirme soruşturmasının sonuçlandığı tarihten itibaren 5 yıl sonra yürürlükten kalkacağı, yürürlükten kalkacak olan önlemlerin, 5 yıllık yürürlük süresinin son yılı içinde Resmi Gazete’de yayımlanacak bir tebliğle ilan edileceği, yürürlük süresinin sona ermesinden en geç 3 ay önce önleme konu olan ürünün yerli üreticileri yeterli delillerle birlikte Genel Müdürlüğe yazılı olarak başvurarak bir nihai gözden geçirme soruşturması açılmasını talep edebileceği, ayrıca, 5 yıllık süresi biten ve yürürlükten kaldırılan önlemlerin de Resmi Gazete’de yayımlanacak bir tebliğle ilan edileceği, nihai gözden geçirme soruşturmasının yerli üreticilerin yazılı başvurusu üzerine veya re’sen açılacağı ve soruşturmaya konu önlemin soruşturma sonuçlanıncaya kadar yürürlükte kalmaya devam edeceği, kesin önlemin yürürlük süresinin sona ermesi ile dampingin veya sübvansiyonun ve zararın devam edeceğine veya yeniden meydana geleceğine dair yeterli delillerin bulunması halinde soruşturma açılacağı, bu kapsamda örneğin, dampingin veya sübvansiyonun ve zararın devam ettiği veya yürürlükte bulunan önlemin etkisiyle zararın tamamen veya kısmen ortadan kalktığı veya ihracatçıların ya da pazar şartlarının gelişiminden, zarar verici dampingin veya sübvansiyonun devam etmesinin muhtemel olduğu hususlarında deliller sunulabileceği, bu soruşturmada önleme konu ürünün ihracatçılarına, üreticilerine, ihracatçı ülke temsilciliğine ve yerli üreticilerine (sübvansiyon soruşturmalarında, ilave olarak, menşe ülkeye) gözden geçirme başvurusunda yer alan hususlarda görüşlerini belirtme ve karşı savlarını dile getirme olanağının tanınacağı; nihai kararın, önlemin sona ermesi halinde damping veya sübvansiyon ve zararın devam etmesinin veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olup olmadığı konusunda usulüne uygun olarak belgelendirilerek sunulan tüm delillerin dikkate alınması suretiyle verileceği; Yönetmeliğin ek 1. maddesinde ise, piyasa ekonomisi uygulamayan ülkelerden yapılan ithalata yönelik damping soruşturmalarında, ilgili ülkedeki üreticilerin, soruşturma konusu ürünün üretiminde ve satışında, maddede bentler halinde sayılan ölçütler çerçevesinde piyasa ekonomisi koşullarının geçerli olduğunu yeterli deliller ile ibraz etmesi halinde bu üreticiler için normal değerin tespitinde Yönetmeliğin 5. maddesinin uygulanacağı hükümlerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
3577 sayılı Kanun ve İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Yönetmeliğin yukarıda yer verilen hükümlerine göre, ithalatın dampingli olduğunun kabulü için, hesaplanan normal değerin ihraç fiyatından fazla olmasının gerektiği, normal değerin imalat maliyetine genel, idari ve satış giderlerinin eklenmesinden sonra oluşan tutardan daha düşük olamayacağı, bu hesaplamaların esas itibarıyla üretici tarafından tutulan kayıtlar esas alınarak yapılacağı; ancak ithalatın piyasa ekonomisi uygulamayan ülkelerden yapılması durumunda, üretici firmanın piyasa ekonomisi koşullarında üretim ve satış yaptığını ispatlayamaması durumunda normal değer hesaplamasında firma verileri yerine, üçüncü ülkelerden elde edilen veriler yahut Türkiye’de benzer mal için fiilen ödenmiş veya ödenmesi gereken fiyat yahut birim imalat maliyetine genel, idari ve satış giderleri ile makul bir kâr eklenerek elde edilen verilerin kullanılabileceği; ihraç fiyatı belirlenirken, ihracatçı ile ithalatçı arasında ortaklık veya telafi edici bir düzenleme bulunması halinde, bağımsız ilk alıcıya yeniden satış fiyatı esas alınarak belirlenebileceği, ihraç fiyatı ile normal değer arasındaki karşılaştırmanın aynı ticari aşamada tercihen fabrika çıkış aşamasında yapılacağı; dampingli olduğu iddia edilen ithalatın Türkiye’deki benzer malın fiyatlarını düşürücü ya da fiyat artışlarını engelleyici etkisinin bulunup bulunmadığının maddi zarar tespiti sırasında incelenmesinin gerektiği; bir ürünün aynı anda birden fazla ülkeden ithal edilmesi ve aynı soruşturma kapsamında incelenmesi durumunda, bu ithalatın iç piyasaya etkisinin, ülke bazında değerlendirilmesi yerine, soruşturmaya konu tüm ülkelerden yapılan ithalatların toplu olarak değerlendirilebileceği; zarar tespiti yapılırken, piyasa payı, yatırım hasılatı, kapasite kullanımındaki fiili veya potansiyel azalma ile büyüme veya yatırımları artırma yeteneği üzerindeki olumsuz etkiler de incelenerek ithalatın yerli üretim dalına zarar verip vermediğinin ortaya konulmasının zorunlu olduğu, dampingli olduğu ileri sürülen ithalatın etkisinin en dar mal grubu ya da yelpazesinin incelenmesi suretiyle belirleneceği, soruşturmanın re’sen veya şikayet üzerine başlatılabileceği, şikayet üzerine soruşturma açılabilmesi için başvuru sahibinin makul olarak temin edebileceği bilgi ve belgelerin başvuruda yer almasının gerektiği, yeterli delillerle desteklenmeyen iddiaların şikayet olarak değerlendirilemeyeceği, soruşturma sırasında işbirliğine gelmeyen taraflar bakımından işbirliğine gelenlere göre daha fazla dampinge karşı vergi konulabileceği, nihai gözden geçirme soruşturması sonunda, önlemin sona ermesi halinde damping veya sübvansiyon ve zararın devam etmesinin veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olup olmadığı konusunda usulüne uygun olarak belgelendirilerek sunulan tüm delillerin dikkate alınması suretiyle nihai kararın verileceği açıktır.
Bu durumda, ilgili yerli üretici firmalar tarafından makul olarak elde edilebilecek ve soruşturma başlatılmasına yetebilecek asgari bilgileri içeren şikayet başvurusu üzerine açılan ve 3577 sayılı Kanun’a ve ilgili Yönetmeliğe uygun olarak yürütüldüğü anlaşılan soruşturma sonucunda, Çin Halk Cumhuriyeti menşeli soruşturma konusu eşyanın, soruşturma kapsamı ülkeler menşeli gibi beyan edilerek ithal edildiğinin ve bu yolla haksız rekabete yol açıldığının belirlenmesi ve ihracatçı firmalardan tam ve eksiksiz olarak işbirliğinde bulunan İtalya’da yerleşik “…” firmasının fabrikasına 6-8 Haziran 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilen yerinde doğrulama ziyareti sonucunda; firmanın üretim tesislerinin çalışır durumda olduğunun ve önlemi etkisiz kılma faaliyetinde bulunmadığının tespit edilmesi karşısında,” …” firmasına dampinge karşı önlemin “0” olarak uygulandığının ve diğer menşe ülkelerden yapılan tarife pozisyonu ile tanımı yapılan eşyaların ithalatının mevcut dampinge karşı önlemi etkisiz kıldığının ve yürürlükteki önlemin miktar ve değer açısından beklenen iyileştirici etkisinin tam olarak görülmediğinin ve dolayısıyla yerli üretici firmaların ithalattan kaynaklı haksız rekabetten korunmalarını etkisizleştirdiğinin anlaşıldığı, elde edilen tüm bu veriler ışığında yapılan hesaplamalar ve değerlendirmeler uyarınca, yerli üretim dalında meydana gelen zararla arasında illiyet bağı bulunan dampinge konu ithalatların neden olduğu haksız rekabetin önlenmesi ve bu çerçevede yerli üretim dalının korunması amacıyla kabul edilen 2017/21 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğ’in önlemi etkisiz kılma faaliyetinde bulunmadığının tespit edilen “…” firmasına dampinge karşı önlemin uygulanmamasına ilişkin 9. maddesinin 2. fıkrası ile işbirliğinde bulunmayan İspanya, Yunanistan ve Tayland’da mukim tüm firmalar ile İtalya’da mukim … isimli firma dışındaki diğer firmalar için dampinge karşı vergi uygulanmasına ilişkin 10. maddesinin 1. fıkrasında hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14. maddesinin 1. fıkrası uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içinde Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, 20/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.