Danıştay Kararı 7. Daire 2017/19 E. 2020/4152 K. 21.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2017/19 E.  ,  2020/4152 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/19
Karar No : 2020/4152

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Bakanlığı adına
… Gümrük Müdürlüğü …
VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Hareket Sistemleri Ticaret Limited Şirketi adına 2007 yılında tescilli muhtelif tarih ve sayılı 124 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaların kıymetinin eksik beyan edildiğinden bahisle gümrük müşavirliği şirketi adına tahakkuk ettirilen kaynak kullanımını destekleme fonu payı nedeniyle hesaplanan cezai faiz ile katma değer vergisi ve kaynak kullanımını destekleme fonu payının matraha eklenmesi suretiyle ek olarak tahakkuk ettirilen katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Olayda, davacı adına, ithale konu eşyanın kıymetinin düşük beyan edilmesi fiiline iştirak ettiğinden bahisle para cezası kararının alındığı, …Müsteşarlığı Merkez Disiplin Kurulunun kararı ile boş beyannameye imza atan davacıya gerekli titizliği göstermeyerek söz konusu fiile iştirak ettiğinin tespit edildiğinden bahisle geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma cezasının verildiğinin anlaşılması karşısında, dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu vergi ve cezaların 2007 yılına ait olduğu, kendilerinin 2010 yılında şirket ortağı oldukları, olayla ilgili … Cumhuriyet Başsavcılığınca haklarında kovuşturmaya yer olmadığı kararının verildiği, şirket borcunun çalışanından istenemeyeceği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Olayda, gümrük müşaviri olan davacının, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 181. ve 229. maddeleri gereğince söz konusu beyannameler muhteviyatı eşyalar sebebiyle tespit edilen kıymet farklılığından sorumlu olabilmesi için öncelikle adına düzenlenmiş bir ek tahakkuk ve para cezası kararı bulunmasının gerektiği, tahakkuk ve para cezasının davacıdan tahsilinin şirket ortağı ya da temsilcisi olduğundan değil, tahakkuka neden olan fiillerin aynı zamanda adli takibatı da gerektirdiğinden bahisle genel hükümler uyarınca istenildiği, davacı hakkında genel hükümler kapsamında tesis edilmiş bir işlem de bulunmadığı, davacının müşavir yardımcısı olarak sorumluluğuna gidilmek istenmesi halinde beyannamelerde yer alan bilgilerin eksik veya yanlış olduğu ve davacının da bu eksiklik veya yanlışlığı bildiği veya bilmesi gerektiğinin somut olarak ortaya konulması gerektiğinden mevzuat hükümlerine aykırı olarak düzenlenen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığından temyiz isteminin kabulü ile hukuka aykırı olan kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… Hareket Sistemleri Ticaret Limited Şirketi adına 2007 yılında tescilli muhtelif tarih ve sayılı 124 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaların kıymetinin eksik beyan edildiğinden bahisle gümrük müşavirliği şirketi adına tahakkuk ettirilen kaynak kullanımını destekleme fonu payı nedeniyle hesaplanan cezai faiz ile katma değer vergisi ve kaynak kullanımını destekleme fonu payının matraha eklenmesi suretiyle ek olarak tahakkuk ettirilen katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezası kararına davacı gümrük müşaviri tarafından yapılan itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
İptal davası; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının 08/06/2000 tarih ve 4577 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişik (a) bendinde; “idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanıma göre; iptal davası açılabilmesi için, davacının medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmasının yanısıra, ayrıca, iptali istenilen idari işlemin menfaatini ihlal ediyor olması; bu menfaatin de, meşru, güncel ve kişisel nitelik taşıması gereklidir. İdari yargılama hukukunda davada taraf olma ehliyetinin bir koşulu olarak kabul edilen menfaat ihlali olmadan, iptal davası açılmasına olanak yoktur.
Öte yandan; 2577 sayılı Kanunun 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde, ehliyet hususu, ilk inceleme konuları arasında sayılmış; 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, ehliyetsiz kişi tarafından açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmış olup; bu hükümlere göre, idari dava açan kişinin dava ehliyetinin varlığı, açılan davanın incelenebilmesi için zorunlu bulunmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İptal davasının subjektif ehliyet koşulu olan “menfaat ihlâli” doktrin ve içtihatlarda dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat alâkası olarak tanımlanmakta olup menfaat alâkasının varlığı ve sınırlarının her olayda yargı yerince uyuşmazlığın niteliğine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, … Hareket Sistemleri Ticaret Limited Şirketi adına tescilli muhtelif tarih ve sayılı 124 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın kıymetinin eksik beyan edildiğinden bahisle … Gümrük Müşavirliği Limited Şirketi adına düzenlenen ek tahakkuk ve para cezası kararının gümrük müşaviri olan davacıya tebliğ edildiği, anılan kararın olaylar kısmında … Bakanlığı müfettişi tarafından, karara konu cezai faiz ve para cezasının 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun iştirake ilişkin hükümleri kapsamında davacıdan da tahsilinin talimatlandırıldığından bahsedildiği, ancak davacı adına ayrıca tesis edilmiş herhangi bir işlem bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davacının, gümrük müşavirliği şirketi adına düzenlenen ek tahakkuk ve para cezası kararına vaki itirazın reddine dair işlemin iptalini istemekte kişisel, güncel ve meşru menfaatinin bulunmadığı açıktır.
Bu bakımdan, ehliyet yönünden reddi gereken davayı yukarıda değinilen gerekçeyle reddeden mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1…. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … TL maktu harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X)KARŞI OY :
… Hareket Sistemleri Ticaret Limited Şirketi adına tescilli muhtelif tarih ve sayılı 124 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın kıymetinin eksik beyan edildiğinden bahisle, davacı adına … Gümrük Müşavirliği Limited Şirketinin ortağı sıfatıyla tahakkuk ettirilen kaynak kullanımını destekleme fonu payı nedeniyle hesaplanan cezai faiz ile katma değer vergisi ve kaynak kullanımını destekleme fonu payının matraha eklenmesi suretiyle ek olarak tahakkuk ettirilen katma değer vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın dair işlemin iptali istemiyle dava açıldığının anlaşıldığı olayda, her ne kadar, itiraza konu edilen işlemde davacıyla birlikte adı geçen müşavirlik şirketinin unvanına da yer verilmiş ise de, davacı tarafından yapılan itirazın, Bölge Müdürlüğünce yetki yönünden değil, başvurunun esası hakkında değerlendirme yapılması suretiyle reddedildiği ve gerek yargılama, gerekse temyiz aşamasında işlemin muhatabının davacı olmadığına dair itiraz sebeplerinin sunulmadığı da gözetildiğinde, itirazın reddine dair olup, adına tesis edilen işlemin iptalini istemekte davacının kişisel, güncel ve meşru menfaatinin bulunduğu açıktır.
Bu bakımdan; davacının dava ehliyetinin bulunduğunun kabul edilmesi ve uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle sonuçlandıran mahkeme kararına yönelik temyiz isteminin esasa yönelik inceleme yapılarak değerlendirilmesi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.