Danıştay Kararı 7. Daire 2016/9959 E. 2020/4270 K. 27.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/9959 E.  ,  2020/4270 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/9959
Karar No : 2020/4270

TEMYİZ EDENLER: 1- (DAVALI) … Bakanlığı adına … Müdürlüğü
VEKİLİ: Av. …
2- (DAVACI) … Limited Şirketi
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Davacı adına 2015 yılında tescilli 8 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın kıymetinin idarece belirlenen aynı eşyanın satış bedeline yükseltilmesi suretiyle ihtirazi kayıtla beyanı üzerine tahakkuk ettirilen özel tüketim ve katma değer vergilerinin ihtirazi kayda konu kısmına vaki itirazın reddine dair işlemin iptali ile fazladan ödenen tutarın yasal faiziyle birlikte iadesine hükmedilmesi istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Tescil edildiği tarih itibarıyla ihtirazi kayıt konulmak suretiyle verilen beyannamenin serbest iradeye dayandığından söz edilemeyeceği, davacının itirazının 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 242. maddesi kapsamındaki idari prosedüre tabi bir tahakkuka yönelik olduğu, idarece tahakkukun esası yönünden değerlendirme yapmak suretiyle itirazın sonuçlandırılması gerekirken, henüz tahakkuk süreci tamamlanarak kesinleşmemiş bir aşamada olmasına karşın, anılan Kanun’un 211. maddesi çerçevesinde “geri verme ve kaldırma başvuru formu” kullanılarak itirazın ilgili gümrük idaresine yapılması yolunda yönlendirilmesi suretiyle reddedilmesinde hukuka uyarlık görülmediği; öte yandan, davalı idarece itirazın esası hakkında henüz karar verilmemiş olduğu dikkate alındığında, tahsil edilen vergilerin iadesi yönündeki talebin bu aşamada incelenemeyeceği; davacının iade istemi hakkında esasa ilişkin inceleme yapılamamasının usule aykırı işlem tesis eden davalı idarenin kusurundan kaynaklandığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, fazladan ödenen vergilerin yasal faiziyle birlikte iadesi istemi yönünden davanın incelenmeksizin reddine, yargılama giderlerinin davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idarece, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 11. maddesinin (ç) bendi uyarınca garanti kapsamındaki eşyanın aynısı ile değiştirileceği düzenlendiğinden ithal edilen eşyanın farklı bir eşya olamayacağı, bu durumda aynı eşyanın satış bedeli yönteminin uygulanmasının yerinde olduğu ; davacı tarafından, aynı beyannamelerin dava konusu edildiği davanın lehlerine sonuçlandığı, idarenin yazılı cevabının mahkemece yanlış nitelendirildiği, idarenin kusuru nedeniyle iade hakkından mahrum kaldıkları, mahkeme erişim haklarının engellendiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : … Vergi Mahkemesinin … sayılı esasına kayıtlı dosyasında 2015 yılında tescilli 12 adet beyannameden kaynaklı özel tüketim ve katma değer vergisi tahakkuklarına vaki itirazın zımnen reddine dair işlemin dava konusu edildiği, işbu davada iptali istenilen özel tüketim ve katma değer vergisi tahakkuklarına ve bu tahakkuklara vaki itirazın reddine dair işleme konu 2015 yılında tescilli 8 adet beyannamenin anılan mahkemede dava konusu edilen 12 beyanname içerisinde yer aldığının anlaşılması karşısında, Mahkemece, ilk davadan sonra açılan, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan işbu ikinci davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddedilmesi gerekirken, davanın esası inceleyen mahkeme kararının işlemin iptaline ve yargılama giderlerinin davalı idare üzerinde bırakılmasına ve davalı idare vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin hüküm fıkrasında hukuki isabet görülmediğinden işin esası incelenmek suretiyle verilen kararın iptale ilişkin hüküm fıkrasının bozulması, mahkeme kararının fazladan ödenen vergilerin iadesi istemi yönünden davanın incelenmeksizin reddine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz isteminin ise reddedilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 242. maddesinin 1. fıkrasında, yükümlülerin, kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilecekleri; 2. fıkrasında, idareye intikal eden itirazların otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edileceği; 3. fıkrasında, itiraz dilekçelerin süresi içinde yanlış makama verilmesi halinde, itirazın süresinde yapılmış sayılacağı ve idarece yetkili makama ulaştırılacağı; 4. fıkrasında da, itirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bu hükümlere göre, Gümrük Kanunu’nda öngörülen idari itiraz prosedürü tamamlanmadan idari yargı yoluna başvurulamayacağı gibi, yükümlülerin itiraz başvurularının bir üst makamca otuz gün içinde karara bağlanarak sonucunun ilgilisine tebliği yasal bir zorunluluk olduğundan; bu sürenin cevapsız geçirilmesi halinde, idari başvuruların zımnen reddedildiğinin kabulü zorunludur. Aksi halde, idari başvuruların, cevap verilmemek suretiyle sürüncemede bırakılması ve dolayısıyla, hak arama özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuracak uygulamaların ortaya çıkması kaçınılmazdır.
Bu bakımdan, ek tahakkuk ve para cezasına ilişkin işlemlere karşı yapılan itiraz başvurusu üzerine otuz günlük süre içinde karar verilerek tebliğ edilmemesinin, itirazın zımnen reddedildiği anlamına geldiği, idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlem niteliğinde olan bu işlemlerin iptali istemiyle süresinde açılan dava devam ederken itiraza verilen cevabın tebliğ edilmesinin zımni ret işlemini ortadan kaldırmayacağı açıktır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda “derdestlik” müessesesi düzenlenmemiş ve anılan Kanun’un 31. maddesinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve onun yerine kabul edilen Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun derdestlik ile ilgili maddelerine atıfta bulunulmamış olmakla birlikte, tarafları ve konusu aynı olan bir davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açıldığı ve görülmekte olduğunun saptanması halinde, usul hukukunun temel kavramlarından olan “derdestlik” müessesesinin temelinde yatan, ilk davanın aynısı olan ikinci davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı olgusundan hareketle, ikinci davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Dosyanın, Dairemizin 2016/9088 esasında kayıtlı dosyayla birlikte incelenmesinden; … Vergi Mahkemesinin … sayılı esasına kayıtlı dosyasında 2015 yılında tescilli 12 adet beyanname muhteviyatı eşyanın kıymetinin ihtirazi kayıtla beyanı nedeniyle davacı adına tahakkuk eden özel tüketim ve katma değer vergilerine vaki itirazın zımnen reddine dair işlemin dava konusu edildiğinin, görülmekte olan ve vergileri uyuşmazlık konusu 8 adet beyannamenin anılan mahkemede davaya konu edilen 12 beyanname içerisinde yer aldığının anlaşılması karşısında, Mahkemece, ilk davadan sonra açılan, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan işbu ikinci davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddedilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Davacının, temyiz istemine gelince:
Yukarıda açıklanan gerekçeyle derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddi gereken davada mahkeme kararının, davalı idarece vergilerin iadesi yönünden henüz işlem tesis etmediği gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine ilişkin hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA,
3. Kararın, davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik davacının TEMYİZ İSTEMİNİN İSE REDDİNE,
4. … TL maktu harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. Bozulan kısım hakkında yeniden karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
6. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
7. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X- KARŞI OY
Olayda, davacı tarafından yapılan itiraz üzerine İdarece Kanunda öngörülen sürenin geçirilmesinden sonra verilen cevapla, “ihtirazi kayıtla beyan üzerine tahakkuk eden vergiler nedeniyle, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 242. maddesi kapsamında değil, anılan Kanun’un 211. maddesi çerçevesinde “geri verme ve kaldırma başvuru formu” kullanılarak itiraz edilmesi gerektiğinden” bahisle reddedildiği; dolayısıyla, hem itiraz hakkında süresinde cevap verilmemesi sonucunda istemin zımnen reddi yolunda işlem tesis edilmesi suretiyle … Vergi Mahkemesinde E: … kayıtlı dosyasında açılan davaya neden olunduğu; hem de, süresinden sonra tesis edilen işlemle itirazın esasına ilişkin bir değerlendirme yapılmayarak itiraz istemin sürüncemede bırakıldığı ve bu şekilde yeni bir davanın açılmasına sebebiyet verildiği açık olup, bu haliyle işbu dava, davacının iade istemiyle ilgili önceden oluşmuş bir zımni ret işlemi bulunmaktayken, yasal süresi dışında ve kesin olmayan cevap niteliğinde işlem tesis eden davalı idarenin kusurundan kaynaklandığından, Mahkeme kararının yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik davalı idarenin temyiz isteminin de reddi gerektiği oyuyla, Daire kararının belirtilen kısmına katılmıyoruz.