Danıştay Kararı 7. Daire 2016/8432 E. 2020/3769 K. 07.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/8432 E.  ,  2020/3769 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/8432
Karar No : 2020/3769

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Yer Döşemeleri Sanayi Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının üretimini yaptığı halıların ipliklerinde kullanılan yağlama (harman) yağı nedeniyle 2009 yılının Ekim ayının 2. dönemine ilişkin olup 04/11/2009 tarihinde süresinde verilen beyanname ile beyan edilip 28/10/2010 tarihinde ödenen özel tüketim vergisinin, tecil terkin kapsamında bulunduğundan bahisle 12/10/2010 tarihinde ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannamesine istinaden ödenen özel tüketim vergisinin terkinine ve iadesine karar verilmesi iadesi istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Bozma kararına uymak suretiyle, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 378. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacının, ihtirazi kayıt koymadan verdiği beyannameye göre adına tarh ve tahakkuk ettirilen vergiye karşı, beyanname verme süresini geçirdikten sonra ihtirazi kayıt dilekçesi vererek dava açması mümkün olmadığından, açılan davanın esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Mükelleflerin beyan ettikleri matraha ihtirazi kayıt koymalarının mümkün olduğu, ihtirazi kayıt dilekçesi ile beyan edilen matraha ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açılması önünde yasal veya hukuki bir engel bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Anılan Kanun’un 50. maddesinin 4. fıkrasında, “Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır.” hükmü bulunmaktadır.
Bu durumda, mahkeme kararlarının Danıştay tarafından bozulması halinde, mahkemelerce bozmaya ilişkin kararlar üzerine yeniden verilen kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları, bozma kararındaki esaslara uyulup uyulmadığı yönünden incelenebilecektir.
Temyiz istemine konu yapılan kararın Danıştay Üçüncü Dairesinin 26/06/2014 tarih ve E:2013/1690, K.2014/3565 sayılı kararındaki esaslar doğrultusunda verildiği anlaşıldığından, temyiz konusu karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. … TL maktu harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X-KARŞI OY :

Kararı, Danıştay Üçüncü Dairesince bozulan ilk derece idari yargı yerinin, bozma kararına uyup bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine kararda belirtilen hukuki esaslar doğrultusunda hüküm kurmaktan başka bir seçeneği bulunmamakta ve bu durumda karar lehine bozulan taraf açısından usuli kazanılmış hak oluşmaktadır. Ancak, uygulamada; kararda, maddi bir hatanın bulunması, yasada geçmişe etkili bir değişiklik yapılması, o konuda sonradan bir içtihadı birleştirme kararı alınması ve kamu düzenini ilgilendiren bir usul kuralı dikkate alınmadan karar verilmiş olması hallerinde ise usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Vergi dairesinin beyanın düzeltilmesine yönelik müeyyideli yazısı üzerine mükellef tarafından ihtirazi kayıtla verilen beyanname esas alınarak yapılan vergi tarhiyatına ve kesilen cezaya karşı açılan davanın esası incelenmeden reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasıyla bireysel başvuruda bulunulmuştur. Anayasa Mahkemesi, 27/02/2019 tarih ve B.No:2015/15100 sayılı kararıyla, hukuka aykırılık iddialarının yargı mercii önüne taşınması ve bu iddiaların incelenmesi gibi usule ilişkin güvencelerden yararlanmasının engellenmiş olması nedeniyle ulaşılmak istenen kamu yararına dayalı amaç karşısında adil dengeyi bozan bir külfeti yüklenmek zorunda kalan başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçüsüz olduğu gerekçesiyle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Her ne kadar, Mahkemece, Danıştay Üçüncü Dairesince verilen bozma kararı uyarınca yeniden yapılan inceleme sonucunda davanın incelenmeksizin reddine hükmedilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin anılan kararı ve Vergi Dava Daireleri Kurulununun bu konudaki içtihat değişikliği gözetildiğinde salt, bozma kararına uyulmuş olmasından hareketle usuli kazanılmış hakkın varlığından söz edilemeyeceği tartışmasızdır.
Öte yandan; vergilendirme dönemine ait beyanname verildikten sonra mükelleflerin ödenecek vergi tutarını artıracak ya da devreden vergiyi azaltacak şekilde düzeltme beyannamesi vermelerinin olağan bir durum olarak kabulü mümkün değildir.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacı şirket tarafından, 2009 yılının Ekim ayının 2. dönemine ait özel tüketim vergisi beyannamesi 04/11/2009 tarihinde süresinde vergi dairesine verilmiş, beyanname verme süresi geçirildikten sonra 12/10/2010 tarihli dilekçe ile de beyana ihtirazi kayıtlarının bulunduğu bildirilerek verilen düzeltme beyannamesi nedeniyle ödenen verginin iadesi istemiyle işbu dava açılmıştır.
İhtirazi kayıt konulmadan verilen beyannameye istinaden davacı adına tarh ve tahakkuk ettirilen vergiye karşı, beyanname süresi geçirildikten sonra ihtirazi kayıt dilekçesi verilmesinin dava açma hakkı vermeyeceğine yönelik Mahkemece yapılan değerlendirme, Anayasa Mahkemesinin 27/02/2019 tarih ve B.No:2015/15100 sayılı kararında ortaya konulan vergisel müdahalelerde mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin usuli güvencelere aykırılık teşkil etmektedir.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.