Danıştay Kararı 7. Daire 2016/73 E. 2020/3629 K. 06.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/73 E.  ,  2020/3629 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/73
Karar No : 2020/3629

TEMYİZ EDEN (DAVACI): … Liman İşletmeleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI): Ticaret Bakanlığı adına … Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : “Liman Hizmet Tarifesinin Belirlenmesi” konulu 2014/29 sayılı Genelge hükümlerine uyulmadığından bahisle 986 adet konteyner için 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 241. maddesinin 1. fıkrası uyarınca kesilen para cezasının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 13/02/2015 tarihinde tebliğ edilen para cezası kararına karşı 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 242. maddesinde öngörülen onbeş günlük itiraz süresi geçirildikten sonra 13/03/2015 tarihinde … İdare Mahkemesinde açılan davanın görev yönünden reddi üzerine dosyanın Mahkemeleri kayıtlarına intikal ettiği, bu aşamada kanuni itiraz süresi geçirildikten sonra açılan davada, merciine tevdi kararı verilmesinin hukuki yarar sağlamayacağı gerekçesiyle esasının incelenme imkânı bulunmayan davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 11 ve 12. maddeleri uyarınca üst makama başvurunun zorunlu olmadığı, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 242. maddesi lafzında bir üst makama itiraz edilebileceğinin hükme bağlandığı, zorunlu başvuru yolu öngörülmediği, aksine bir yorumun Anayasa’da düzenlenen hak arama özgürlüğüne aykırılık teşkil edeceği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. … TL maktu harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 242. maddesinin 1. fıkrasında; yükümlülerin kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebileceği, 2. fıkrasında ise; idareye intikal eden itirazların otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edileceği, itiraz dilekçelerinin süresi içinde yanlış makama verilmesi halinde, itirazın süresinde yapılmış sayılacağı ve idarece yetkili makama ulaştırılacağı, itirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği hüküm altına alınmıştır.
Danıştay içtihadı ile kabul edildiği üzere, 4458 sayılı Kanun’un 242 maddesinde öngörülen idari itiraz prosedürü tamamlanmadan idari yargı yoluna başvurulamayacaktır. Zira, bu içtihat, itiraz yolu işletilmeden iptali istemiyle yargı yoluna başvurulabilecek bir idari işlem doğmayacağı ve itiraz yolunun hukuki denetim yapılması için zorunlu başvuru yolu olduğu gerekçesine dayanmaktadır.
İtiraz prosedürünün (kanun lafzından zorunlu yol olarak anlaşılmamasına rağmen) idareye (üst makama yoksa aynı makama) yapılması üzerine bu makam tarafından usule ve esasa ilişkin bir değerlendirme yapılacağı tabiidir. İdare tarafından değerlendirilecek olan itirazın süresinde yapılıp yapılmadığı hususunun idare yerine geçilerek idari yargı yeri tarafından yapılması “yetkili ve görevli mercii” kavramı ile bağdaşmayacaktır. İtiraz süresi olan ve kanunda “itiraz edilebilir” lafzı ile ifade edilen düzenlemede yer alan 15 günlük itiraz süresinin yargı yeri tarafından hak düşürücü süre olarak nitelendirilmesi, idare hukuku ilkelerine uygun bulunmadığından uyuşmazlığın esasının incelenmesini teminen, temyiz isteminin kabulü ve davanın incelenmeksizin reddine dair kararın bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.