Danıştay Kararı 7. Daire 2016/7026 E. 2020/4060 K. 15.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/7026 E.  ,  2020/4060 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/7026
Karar No : 2020/4060

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına
… Gümrük Müdürlüğü …
VEKİLİ : Av…. – Aynı adreste

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Elektronik Haberleşme Sistemleri Dayanıklı Tüketim Malları Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin kesinleşmiş amme borçlarının şirket ortağı sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla bankalar nezdindeki hesaplarına haciz tatbik edilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Olayda. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. ve 28. maddelerinden bahsetmek suretiyle, amme borçlusu sıfatının kazanılabilmesi için evvela borçlandırıcı ilk işlemin usulüne göre ilgilisine tebliğ edilmesi ve bu tebliğ üzerine vadesi içinde ödemenin yapılmamış olmasının gerektiği, ancak bu şekilde idare açısından kesinleşen alacak ilgili kişi için ise kesinleşen borcun söz konusu olacağı, buna rağmen herhangi bir ödeme yapılmaz ise idarece 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümleri uyarınca cebri takip işlemlerinin gerçekleştirilebileceği, Mahkemenin ara kararına idarece verilen cevapta ödeme emirlerinin ilanen tebliğ edildiği belirtilmesine rağmen, bu tebliğin usulüne uygun yapıldığını ortaya koyan evrakların dosyaya sunulmadığı, ilanen tebliğ öncesinde Kanun’un öngördüğü şekilde davacının bilinen adresine tebligat çıkartılarak davacıya ulaşılamadığı hususunun yukarıda belirtilen mevzuat uyarınca mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek ve en yakın komşuya haber bırakılmak suretiyle tutanakla tespit edilmediği dolayısıyla davacının banka hesaplarına uygulanan haciz işleminin dayanağı ödeme emirlerinin usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği ve amme alacağının usulüne uygun şekilde kesinleştirildiğinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacının bilinen adresine yapılan tebligatın iade edilmesi nedeniyle ilanen tebliğ yoluna başvurulduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddinin gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… Elektronik Haberleşme Sistemleri Dayanıklı Tüketim Malları Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin kesinleşmiş amme borçlarının asıl borçlu şirketten tahsil edilemediği için ortaklardan tahsili yoluna gidildiği, bu kapsamda şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin ilanen tebliğinin gerçekleştirildiği, 12/06/2009 tarihinde de haciz varakası düzenlenerek davacıdan haczen tahsile ilişkin işlemlerin başlatıldığı ve bankalar nezdindeki hesaplarına haciz tatbik edilmesine ilişkin dava konusu işlemin tesisi üzerine de işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un, “Tebliğler ve Müddetlerin Hesaplanması” başlıklı 8. maddesinde, hilafına bir hüküm bulunmadıkça, bu Kanunda yazılı müddetlerin hesaplanmasında ve tebliğlerin yapılmasında Vergi Usul Kanunu hükümlerinin tatbik olunacağı düzenlemesi yer almaktadır.
Anılan Kanun maddesinin atıfta bulunduğu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Tebliğ Evrakının Teslimi” başlıklı 102. maddesinde ise, tebliğ olunacak evrakı muhtevi zarfın, Posta İdaresince muhatabına verileceği ve keyfiyetin muhatap ile posta memuru tarafından taahhüt ilmühaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunacağı; muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde, posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektubun Posta İdaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği; muhatabın geçici olarak başka bir yere gittiği, bilinen adresinde bulunanlar veya komşuları tarafından bildirildiği takdirde, keyfiyet ve beyanda bulunanın kimliğinin tebliğ alındısına yazılarak, altının beyanı yapana imzalatılacağı, imzadan imtina ederse, tebliği yapanın bu ciheti şerh ve imza edeceği ve tebliğ edilemeyen evrakın, çıkaran mercie iade olunacağı; bunun üzerine tebliği çıkaran merci tarafından tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğe çıkarılacağı; ikinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeple tebliğ edilemeyerek iade olursa, tebliğin ilan yolu ile yapılacağı; yukarıdaki fıkralarda yazılı işlemlerin, komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyet taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz’edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit olunacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan; 4458 sayılı Gümrük Kanununun 201. maddesinde, süresi içinde ödenmeyen kesinleşmiş gümrük vergileri hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerden, süresi içinde ödenmeyen gümrük vergileri ile ilgili ödeme emri tebliğinin, Tebligat Kanunu hükümlerine göre değil, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre yapılması gerektiği açıktır.
Olayda, davacı adına düzenlenen ödeme emrinin davacının bilinen adresine tebliğe çıkartıldığı, adreste bulunamaması nedeniyle iade edildiği, akabinde idarece 18/05/2009 tarihli … Gazetesinde yayınlanmak suretiyle ilanen tebliğin gerçekleştirildiği, 12/06/2009 tarihli haciz varakasının düzenlendiği ve davacının bankalar nezdindeki hesaplarına haciz tatbik edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. ve 28. maddeleri kapsamında yapılan değerlendirme sonucu, dava konusu işlemin dayanağını teşkil eden ödeme emrine ilişkin tebligat işlemlerinin usulüne uygun şekilde yerine getirildiğinden ve amme alacağının usulüne uygun şekilde kesinleştirildiğinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle iptal kararı verilmişse de, ödeme emrinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 102. maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiği, anılan maddeye göre de tebligatın posta memurunca, muhatabın tebligat sırasında adresinde bulunamaması üzerine, komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyet taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz’edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tebliğ evrakına şerh düşülerek idareye iade edilmesi gerektiği, idarece münasip bir süre sonra, tebligatın bir kez daha davacının bilinen adresine gönderilmesi, tebliğin aynı şekilde iadesinden sonra ilanen tebligat yoluna başvurulabileceği, bu usule uyulmaksızın ödeme emrinin usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğinden ve amme alacağının kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden haciz işleminde hukuka uyarlık, işlemi iptal eden mahkeme kararında da sonucu itibariyle isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.