Danıştay Kararı 7. Daire 2016/6737 E. 2020/5292 K. 25.12.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/6737 E.  ,  2020/5292 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/6737
Karar No : 2020/5292

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı adına … Gümrük Müdürlüğü …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: … İnşaat Turizm ve Dış Ticaret Limited Şirketi adına tescilli … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaya ilişkin olarak tahakkuk ettirilen ek gümrük vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasının 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile yapılandırılmasından sonra ödenmemesi üzerine söz konusu cezanın anılan şirketin kanuni temsilcisi olan davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Asıl borçlu şirket adına yapılan ek gümrük ve katma değer vergileri tahakkukları ile bu vergiler üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezalarına karşı açılan davaların reddine yönelik kararların kesinleştiği, şirket tarafından 6111 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanma talebiyle başvuruda bulunulduğu halde ödeme yapılmadığı, anılan şirkete ve ortaklarına ulaşılamadığı, malvarlığı araştırmasında şirketin malvarlığının bulunmadığının anlaşılması karşısında, şirketin malvarlığından kısmen veya tamamen tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağının tahsili amacıyla davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Ödeme emri konusu para cezasının kendilerine tebliğ edilmediği, asıl borçlunun şirket tüzel kişiliği olduğu, şirket hakkında takibat yapılmadan doğrudan sorumlu tutulmalarının hukuka aykırı olduğu, ayrıca vergi ve para cezalarının zamanaşımına uğradığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Kesinleşen vergi borçlarının şirketten tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine şirket kanuni temsilcilerinin şirket borçlarından sorumlu olacağı 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi gereğidir. Ancak dava konusu olayda, asıl borçlu şirketin vergi borçlarını yapılandırmak için yaptığı başvuru ile yeni bir vergi borcu doğmaktadır. Şirket tarafından bu borcun ödenmemesi halinde ise verginin tahsili için yapılması gereken ilk şey şirket hakkında düzenlenen bir ödeme emriyle şirket hakkında takibata geçmektir. Bu durumda, yapılandırma sonucu kesinleşen ve yeni bir varlık kazanan vergi alacaklarının tahsili için doğrudan şirketin kanuni temsilcisinin takibi yerine şirketin takip edilmesi gerektiği, şirketten tahsilin imkansız olduğunun anlaşılması halinde ise kanuni temsilcilerin şahsi malvarlıklarından vergi alacağını tahsil etme yolunun kullanılması gerekmektedir. Dosya içeriğinde şirketin malvarlığı araştırmasına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından, yapılandırılmış ancak ödenmemiş alacağın şirketten tahsili yoluna gidilip gidilmediği, şirket hakkında malvarlığı araştırması yapılıp yapılmadığı araştırılarak vergi alacağının şirketten tahsil edilmesinin mümkün bulunmadığı ortaya konulduktan sonra kanuni temsilci hakkında düzenlenen ödeme emrinin hukukiliği hakkında karar verilmesi gerektiğinden, hukuka uyarlık bulunmayan mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : … İnşaat Turizm ve Dış Ticaret Limited Şirketi adına tescilli … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaya ilişkin olarak tahakkuk ettirilen ek gümrük vergisi üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasının 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile yapılandırılmasından sonra ödenmemesi üzerine söz konusu cezanın anılan şirketin kanuni temsilcisi olan davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı; 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, 6183 sayılı Kanun’un “Kanundaki terimler” başlıklı 3. maddesinde, “tahsil edilemeyen amme alacağı” teriminin, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; “tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı” teriminin, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcilere başvurulabilmesi için öncelikle şirket adına kesinleştirilmesi ve usulüne uygun tüm takip yollarının tüketilmesine karşın, borcun şirketin malvarlığından kısmen ya da tamamen tahsil edilememesi veya edilemeyeceğinin ortaya konulması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, Mahkemece her ne kadar asıl borçlu şirkete ve ortaklarına ulaşılamadığı ve yapılan mal varlığı araştırmasında da şirkete ait herhangi bir malvarlığına rastlanmadığından kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına ödeme emri düzenlendiği belirtilmişse de, dosya içeriğinde malvarlığı araştırmasına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı anlaşıldığından, yapılandırılmış ancak ödenmemiş alacağın şirketten tahsili yoluna gidilip gidilmediği, şirket hakkında malvarlığı araştırması yapılıp yapılmadığı araştırılarak vergi alacağının şirketten tahsil edilmesinin mümkün bulunmadığı ortaya konulduktan sonra kanuni temsilci hakkında düzenlenen ödeme emrinin hukukiliği hakkında karar verilmek üzere temyize konu kararın bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.