Danıştay Kararı 7. Daire 2016/5673 E. 2020/4178 K. 22.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/5673 E.  ,  2020/4178 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/5673
Karar No : 2020/4178

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına
… Gümrük Müdürlüğü …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Hayvancılık Kuruyemiş Tarım İnşaat Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına tescilli … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşya kıymetinin, İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin Tebliğ’de öngörülen birim kıymete yükseltilmesi suretiyle, ihtirazi kayıtla beyan edilerek ödenen gümrük ve katma değer vergilerinin, ihtirazi kayda konu kısmına vaki itirazın reddine dair işlemin iptali ve fazladan ödenen tutarın iadesi istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: İdari bir karar bulunmadığına yönelik usule ilişkin itirazın reddiyle, esasa ilişkin incelemede; gözetim kıymetinin 4458 sayılı Gümrük Kanunu hükümlerine göre belirlenmiş gerçek satış bedeli olmadığından, bu kıymetin ithalata konu edilen eşyaya ait gümrük vergilerinin hesaplanmasında esas alınamayacağı, bu nedenle gözetim kıymetinden kaynaklanan fark vergilerde ve bu vergilere vaki itirazın reddine dair işlemde hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline, fazladan ödenen verginin iadesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Beyanın bağlayıcılığı ilkesi uyarınca işlem tesis edildiği, idari bir kararın alınmadığı, mahkemece bu hususa ilişkin iddialara yer verilmediği, Anayasa uyarınca ek mali yükümlülüğün getirilebileceği, re’sen araştırma ilkesi uyarınca ilgili birimlerden görüş alınarak ve bilirkişi tayini suretiyle karar verilmediğinden mahkeme kararında isabet bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 4. maddesi, “gümrük idareleri ile muhatap olan kişiler bu kanun ve kanuna dayanılarak çıkarılan tüzük, kararname ve yönetmelik ve kararnemelerde yazılı hükümlere göre yapacağı gözetim ve kantrollere tabi olmak, kanun tüzük kararname ve yönetmelik hükümlerine uymak, gümrük idarelerinin gerek bu kanunda gerek diğer kanun tüzük kararname ve yönetmelik hükümlerinin zorunlu kıldığı her tür işlemleri yerine getirmekle sorumludurlar.” düzenlemesini haizdir.
Gözetim ve koruma önlemleri, 1995 yılında Dünya Ticaret Anlaşması ekinde yer alan ve bu anlaşmanın ayrılmaz parçasını teşkil eden “korunma tedbirleri anlaşması” ile mevzuatınmızda yerini almış, uygulanması uluslarası sözleşmeye dayalı tedbir mahiyetinde işlemlerdir. Olay tarihinde yetkili idare tarafından düzenlenerek resmi gazetede yayınlanan teblig ile, tebliğde belirtilen malların belirlenen birim kıymetin altında olması halinde ithalatın “gözetim belgesine” tabi olduğu, bu düzenleme ile belirtilen malların ancak bu belge ile ithal edileceği genel düzenleyici işlem ile tebliğ edilmiştir.
Dava konusu ithal edilen mallar bu tebliğ kapsamında olup, yükümlü “serbest dolaşıma giriş beyannamesine eklenmesi gereken işbu belgeyi almak yerine, 4485 sayılı Kanun’un 61. maddesinin 1.fıkrası gereği kendi iradi beyanı ile hata ve yanılma olmaksızın verginin matrahını yurtdışı gider olarak göstermek suretiyle, tebliğde belirtilen miktara ulaştırarak, “gözetim belgesi” almaksızın mallarını serbest dolaşıma soktuğu bilahare kendi iradesi ile yapmış olduğu bu işlemi hukuka aykırı olduğu iddiası ile geri talep etmekte olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Temel hukuk ilkesi olan “hiç kimse kendi kusuruna dayanarak bir hak iddia edemez” prensibinin hukukumuzda yazılı olarak yer alan “hakkın kötüye kullanılmasınin hukuk düzeni tarafından korunmayacagı” ilkesinin teyididir.
Gözetim uygulamasının, bazı malların ithalatının o malın yerli üreticileri ve ülke ekonomisi üzerinde olumsuz sonuçlar yaratıp yaratmadığının tespit edilmesi amacını taşıdığı bilinmekle, yüksek miktarda ve düşük kıymet ile ithal edilen eşyanın ciddi bir artış sürecinde ithalatının izlenebilmesi amacıyla mevzuatla getirilen ve korunan hukuki yararın gerçekleşmesinin sağlanması amacıyla gözetim belgesi alma zorunluluğu getirildiği tartışmasızdır. Vergi Dava Dairesince, gözetim ve korunma tedbirlerinin hukuki dayanağı ve amacının belirtilmesine rağmen gözetim belgesine tabi olma durumunu eşyanın gümrük kıymetinin tesbiti anlamına gelecek şekilde yorumlayarak iptal kararı vermesi, dava konusunun tesbitinin hatalı yapıldığı veya değiştirildiği sonucunu doğurmuştur. Davacı kendi iradesi ile yurtdışı gider olarak göstermek suretiyle matrahı arttırmıştır. Dava konusu, eşyanın gözetim belgesine tabi eşyalardan olması, ithalinin bu belge ile mümkün olması sözkonusu olmakla eşyanın kıymetinin tespiti değildir.
Dolaylı etkinin dava konusu eşyanın kıymetinin tespiti gibi yorumlanması kararın da hukuka aykırı olmasına sebebiyet vermiştir. Keza 4458 sayılı Kanun’un 211. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi ile düzenlenen; “kişinin kasden yaptığı bir tahrifat sonucunda ödenmiş veya tahakkuk ettirilmişse, bu vergilerin geri verilmesine veya kaldırılmasına ilişkin talepler kabul edilmez.” yönündeki emredici hükmünün hakkın kötüye kullanılması ilkesi ve gözetim belgesi alma zorunluluğunu düzenleyen mevzuata uygunluğu açısından incelenmemiş olması, Vergi Mahkemesince, “gözetim belgesi” alma zorunluluğu üzerinde durulmaksızın idarenin yapmış olduğu “tahakkuk” olarak tanımlanması ve “eşyanın gümrük kıymetinin tesbiti” gibi değerlendirilmesi olayın hukuki değerlendirmesinin hatalı yapılmasına ve hukuka aykırı karar verilmesine sebebiyet vermiştir. Bu nedenle davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği oyu ile, karara katılmıyorum.