Danıştay Kararı 7. Daire 2016/5245 E. 2020/3363 K. 22.09.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/5245 E.  ,  2020/3363 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/5245
Karar No : 2020/3363

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI): … Bakanlığı adına … Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVACI): … Danışmanlık Tekstil Oto Kiralama İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına tescilli … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannameleri kapsamında, 9506.69.90.00.00 tarife istatistik pozisyonunda beyan edilen eşyanın, 9503.00.95.00.00 tarife istatistik pozisyonunda yer aldığının ve bu pozisyondaki eşyaların 2007/5 sayılı İthalatta Gözetim Uygulamasına İlişkin Tebliğ uyarınca gözetim uygulamasına ve 2013/10 sayılı Ürün Güvenliği ve Denetimi Tebliği uyarınca da TAREKS uygulamasına tabi olduğunun anlaşıldığından bahisle ek olarak tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergileri ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 235. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca, eşyaların gümrüklenmiş değeri üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dosyanın incelenmesinden; uyuşmazlık konusu beyannameler ile ithal edilen eşyaların … Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğünce görevlendirilen muayene memurlarınca yapılan inceleme ve laboratuvar tahlil sonuçlarına göre 9503.00.95.00.00 tarife istatistik pozisyonunda yer aldığının tespit edildiği, … Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Kabahat No:… sayılı dosyaya sunulan bilirkişi raporunda da, eşyanın 9503.00.95.00.00 tarife istatistik pozisyonunda yer aldığı yolunda görüş bildirildiği ve yapılan GTİP tespitinin ilgililere tebliğ edilerek kesinleştirildiği göz önüne alındığında, dava konusu işlemin ek tahakkuka isabet eden kısmında hukuka aykırılık görülmediği, 2013/10 sayılı Ürün Güvenliği ve Denetimi Tebliği’nin 30/12/2012 tarihli ve 28513 (2.Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği ve bu yürürlük tarihinden önce tescil edildikleri anlaşılan beyannameler için TAREKS referans numarası ibraz zorunluluğunun olduğundan söz edilemeyeceğinden, 4458 sayılı Kanun’un 235. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca karara bağlanan para cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin ek tahakkuklara isabet eden kısmı yönünden davanın reddine, para cezasına isabet eden kısmının ise iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idarece, tesis edilen işlemlerde mevzuata aykırılık bulunmadığı; davacı tarafından, eşyanın gümrük tarife istatistik pozisyonunun tespiti için Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacı tarafından savunma verilmemiş; davalı idarece, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına tescilli … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannameleri kapsamında, 9506.69.90.00.00 tarife istatistik pozisyonunda beyan edilen eşyanın, 9503.00.95.00.00 tarife istatistik pozisyonunda yer aldığının ve bu pozisyondaki eşyaların 2007/5 sayılı İthalatta Gözetim Uygulamasına İlişkin Tebliğ uyarınca gözetim uygulamasına ve 2013/10 sayılı Ürün Güvenliği ve Denetimi Tebliği uyarınca da TAREKS uygulamasına tabi olduğunun anlaşıldığından bahisle ek olarak tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergileri ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 235. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca, eşyaların gümrüklenmiş değeri üzerinden hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 24. maddesinde, ithal eşyasının kıymetinin, eşyanın satış bedeli olduğu; satış bedelinin, Türkiye’ye ihraç amacıyla yapılan satışta 27 ve 28. maddelere göre gerekli düzeltmelerin de yapıldığı, fiilen ödenen veya ödenecek fiyat olduğu; 25. maddesinin 1. fıkrasında, 24. madde hükümlerine göre belirlenemeyen gümrük kıymetinin, bu maddenin 2. fıkrasının (a), (b), (c) ve (d) bendlerinin sıra halinde uygulanmasıyla belirleneceği; eşyanın gümrük kıymetinin bir üst bent hükümlerine göre belirlenebildiği sürece bir alt bent hükümlerinin uygulanmayacağı hükümlerine yer verilmiş; 26. maddesinde ise, 24 ve 25. madde hükümlerine göre belirlenemeyen ithal eşyasının gümrük kıymetinin, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmanın, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının (GATT) VII. maddesinin ve bu bölüm hükümlerinin prensip ve genel hükümlerine uygun yöntemlerle ve Türkiye’de mevcut veriler esas alınarak belirleneceği öngörülmüş; GATT’ın VII. Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Anlaşmanın 17. maddesinde de, bu Anlaşmada yer alan hiçbir hükmün, gümrük idaresinin, gümrük kıymetinin belirlenmesi ile ilgili olarak ibraz edilen tutanak, belge veya beyannamenin gerçeklik veya doğruluğunu araştırma hakkını sınırlamayacağı ve bu hakkı tartışma konusu haline getirecek şekilde yorumlanamayacağı hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararının, dava konusu işlemin davacı adına tescilli beyannameler muhteviyatı eşyanın beyan edilenden farklı bir tarife istatistik pozisyonunda sınıflandırılması gerektiğinden bahisle ek olarak tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergilerine isabet eden kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrası, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Mahkeme kararının, dava konusu işlemin, eşyanın gözetim uygulanması sonucu saptanan kıymeti esas alınarak bulunan matrah unsurlarından kaynaklanan ek tahakkuka isabet eden kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik davacının temyiz istemi yönünden;
Yukarıda yer alan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde, öncelikle, satış bedelinin esas alınması; satış bedelinin esas alınması için gerekli koşulların mevcut olmadığının tespit edilmesi halinde sırasıyla diğer yöntemlere başvurulması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
İthalatta uygulanacak gözetim ve korunma önlemleri, Türk Mevzuatında, 29/01/1995 tarih ve 22186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 26/01/1995 tarih ve 4067 sayılı Kanun’la onaylanması uygun bulunan ve 25/02/1995 tarih ve 22213 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 03/02/1995 tarih ve 1995/6525 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla onaylanan Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasının ekinde yer alan ve bu anlaşmanın ayrılmaz parçasını teşkil eden Korunma Tedbirleri Anlaşması ile yerini almıştır.
Gözetim uygulamasında, Dış Ticaret Müsteşarlığınca, yerli üreticilerin talebi üzerine veya re’sen, belli bir malın ithalatının, o malın yerli üreticileri ve ülke ekonomisi üzerinde olumsuz sonuçlar yaratıp yaratmadığının tespit edilmesi amacıyla incelemeye başlanılarak, inceleme sonucunda gözetim uygulaması öngörülebilmektedir. Gözetim uygulaması başlatılması durumunda, herhangi bir korunma tedbirinden söz edilemez. Yani bu aşamada, o malın ithalatında herhangi bir kısıtlama, vergi oranında artış, eşik kıymet belirlenmesi veya ek mali yükümlülük uygulaması söz konusu olmamaktadır. Sadece, bir malın ithalatında, yerli üreticilerin zarar görmesine sebebiyet verebilecek miktarda artış olup olmadığının belirlenebilmesi için o malın ithal seyrinin izlenmesi amaçlanmaktadır. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için, sadece o malın ithalatında, Dış Ticaret Müsteşarlığınca düzenlenen bir ”gözetim belgesi”nin ibrazı zorunluluğu getirilir. Gözetim belgesinin ibrazı zorunluluğu ise, o malın, belli bir değerin altında kıymetle ithal edilmek istenmesi durumuna münhasır olmaktadır.
Gözetim uygulaması öngörülmesi aşamasında, gözetim önlemi uygulanmasına karar verilen eşyanın, belirlenen bir kıymetin altında ithal edilmek istenilmesi halinde, sadece, ”gözetim belgesi” ibrazı zorunluluğu getirildiğinden, bu zorunluluğa uyulmaması hali, Gümrük Kanunu hükümlerine göre ek tahakkuk yapılmasını gerektirir bir durum değildir.
Olayda, davacı tarafından ithal edilen eşyanın beyan edilen kıymetinin, İthalatta Gözetim ve Korunma Uygulanmasına İlişkin Tebliğ’de öngörülen kıymetin altında olması sebebiyle, gözetim belgesi ibrazı zorunluluğu getirilmiş bulunmaktadır. Tebliğ’de belirtilen birim kıymet, eşyanın, Gümrük Kanunu hükümlerine göre belirlenmiş gerçek satış bedeli olmadığından, dava konusu işlemin, eşyanın gözetim uygulamasına tabi olduğundan bahisle İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin Tebliğ uyarınca belirlenen matrah unsurları esas alınarak yapılan ek tahakkuklara isabet eden kısmı yönünden davanın reddi yolundaki hüküm fıkrasında hukuki isabet bulunmamıştır.
Mahkeme kararının, dava konusu işlemin, TAREKS belgesi ibraz edilmemesinden kaynaklanan ek tahakkuka isabet eden kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik davacının temyiz istemi incelendiğinde;
11/04/2013 tarih ve 28615 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6455 sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12. maddesi ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 235. maddesinde yer alan hüküm tamamen kaldırılmış ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 235. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi, “Eşyanın ithali, lisansa, şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk veya yeterlilik belgesine tabi olduğu halde uygunluk ve yeterlilik belgesine tabi değilmiş veya belge alınmış gibi beyan edildiğinin tespit edilmesi halinde, eşyanın gümrük vergilerinin yanı sıra, eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idari para cezası verilir.” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Yukarıda bahsedilen 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun değişik haliyle 235. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin, uyuşmazlık konusu beyannamelerin tescil edildiği tarihten sonra, 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle, 11/04/2013 tarih ve 28615 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği anlaşılmış olup, dava konusu işlemin uyuşmazlık konusu beyannamelerin tescil edildikleri tarih itibarıyla yürürlükte bulunmayan yasal düzenlemeye dayalı TAREKS uygulamasından kaynaklanan ek tahakkuka isabet eden kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının da bozulması gerekmiştir.
Davalı idarenin, mahkeme kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemine gelince;
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38. maddesinin 1. fıkrasında, kimsenin işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılmasının olanaklı olmadığı, kimseye suçun işlendiği zamanın kanununda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemeyeceği öngörülmüş; aynı maddenin 3. fıkrasında da, cezanın yasayla konulacağı belirtilmiştir.
Anayasa’nın sözü edilen maddesinde öngörülen ilkeye göre; suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan kanuna tabi olması esastır. Bu yüzden; maddi ve manevi unsurları itibarıyla gerçekleştiği tarihte suç sayılmayan bir eylemin, daha sonra yürürlüğe giren ve bu eylemi suç sayan kanunla cezalandırılması olanaklı bulunmadığı gibi; bir suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan yasa hükmü ile belirlenen cezasını ağırlaştıran sonraki yasa hükmünün de o suça uygulanması ve failinin daha ağır ceza ile cezalandırılması uygun değildir. Diğer taraftan, Anayasamızda, suçlar ve bu suçlara öngörülen cezalar için geçerli olan ilkelerin, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nda, kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık olarak tanımlanan ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun muhtelif maddelerinde yer alan kabahatler ile bu kabahatlere ilişkin olarak getirilen mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımları ve para cezaları için de geçerli olduğu konusunda duraksamaya yer yoktur.
Uyuşmazlıkta, davacı adına tescilli beyannameler muhteviyatı eşyanın TAREKS belgesi alınmaksızın ithal edildiğinden bahisle, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 235. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca para cezası kararı alınmış ise de, yukarıda açıklandığı üzere bahsi geçen hükmün değişik halinin, 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle, 11/04/2013 tarih ve 28615 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinin; cezalandırmaya konu fiilin gerçekleştiği tarih olan beyannamelerin tescil edildikleri tarihlerde, ithali izne tabi bir eşyanın izinsiz olarak ithal edilmesi halini cezalandıran bir hükmün mevcut olmadığının; aksinin kabulünün “Kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesine aykırılık oluşturduğunun anlaşılması karşısında, dava konusu işlemin para cezasına isabet eden kısmının istemin özeti bölümünde yer alan gerekçeyle iptali yolundaki hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine, davacının temyiz isteminin kısmen reddine, kısmen de kabulüne,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının dava konusu işlemin para cezasına isabet eden kısmının iptaline ilişkin hüküm fıkrasına yönelik davalı idarenin TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
3. Kararın, dava konusu işlemin, eşyanın beyan edilenden farklı bir tarife istatistik pozisyonunda sınıflandırılmasından kaynaklanan ek tahakkuka isabet eden kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
4. Kararın, dava konusu işlemin, gözetim ve TAREKS uygulamalarından kaynaklanan ek tahakkuklara isabet eden kısımları yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkralarının ise BOZULMASINA,
5. Hüküm altına alınan tutar üzerinden binde 9,10 oranında ve … TL’den az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, Mahkemece karara bağlanan harcın mahsubundan sonra, kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
6. Bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere, dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
7. Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
8. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.