Danıştay Kararı 7. Daire 2016/5212 E. 2020/4563 K. 11.11.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/5212 E.  ,  2020/4563 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/5212
Karar No : 2020/4563

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: 10/02/2014 tarihinde vefat eden muristen intikal eden servet unsurlarından, murisin %26 hissesine sahip olduğu … İnşaat Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketinden ve … İnşaat Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketinden intikal eden özsermayenin eksik beyan edildiğinden bahisle, takdir komisyonu kararı uyarınca davacı adına tarh edilen veraset ve intikal vergisinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Tarhiyata dayanak alınan takdir komisyonu kararında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun emsal bedel ve mukayyet değer belirlenmesine ilişkin hükümlerinin gözönünde bulundurulduğunun belirtilmesine rağmen, buna yönelik hiçbir açıklamanın yapılmadığı, herhangi bir bilginin de sunulmadığı, soyut ve genel ifadelerden hareketle takdir edilen matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Takdir komisyonu kararına dayanılarak yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Mahkemece, uyuşmazlık hakkında, ölüm tarihi itibarıyla çıkarılan bilançolarda gösterilen öz sermayeyi oluşturan unsurların değerinin konunun uzmanı bilirkişi marifetiyle tespiti suretiyle, davacıya intikal eden şirket hisseleri oranında takdir komisyonunca takdir edilen bedelin hukuka uygun olup olmadığı yönünden yapılacak incelemeyle ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, kararının özeti bölümünde yazılı gerekçeyle işlemi iptal eden mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmediğinden bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
10/02/2014 tarihinde vefat eden muristen intikal eden servet unsurlarından, murisin %26 hissesine sahip olduğu … İnşaat Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketinden ve … İnşaat Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketinden intikal eden özsermayenin eksik beyan edildiğinden bahisle, takdir komisyonu kararı uyarınca davacı adına tarh edilen veraset ve intikal vergisinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Değerleme” başlıklı Üçüncü Kitabının Birinci Kısmı, iktisadi kıymetlerin değerlemesine ayrılmıştır. Bu kısmın Birinci Bölümünde, genel olarak değerlemede kullanılacak ölçüler belirlenmiş; iktisadi işletmelere dahil kıymetlerin değerleme usulleri İkinci Bölümde; servetlerin değerleme usulleri ise Üçüncü Bölümde düzenlenmiştir.
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun “Verginin Matrahı ve İlk Tarhiyat” başlıklı 10. maddesinin ilk fıkrasında verginin matrahını oluşturacak değerin, 4. fıkrasında da idarece tarhiyata esas alınacak değerin, intikal eden malların Vergi Usul Kanunu’na göre bulunan değerleri olduğu düzenlenmekle birlikte, anılan fıkralarda atıf yapılanın, Vergi Usul Kanunu’nun hangi hükmü olduğu açıkça belirtilmemiş; ancak aynı maddenin ikinci fıkrasında, mükelleflerin, ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere bu verginin konusuna giren malları, fıkrada belirtilen değerleme ölçülerinden faydalanarak; belirtilmeyenleri ise Vergi Usul Kanunu’nun servetleri değerleme ile ilgili Üçüncü Bölümündeki esaslara göre değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorunda oldukları hükme bağlanmış; anılan 10. maddenin gerekçesinde de, ikinci fıkrada yer alan ilk tarhiyat müessesesinin, verginin tahsilinde yaşanan sıkıntıların aşılması amacıyla getirildiği; buna göre mükelleflerin, maddede belirtilen objektif ölçülerden ve Vergi Usul Kanunun’dan faydalanmak suretiyle kendilerine intikal eden malları değerleyecekleri; vergi dairesince, beyan üzerinde başkaca bir araştırma yapılmaksızın verginin tarhı cihetine gidileceği açıklanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda açıklanan düzenlemelerin ve madde gerekçesinin birlikte değerlendirilmesinden; Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinin ilk fıkrasında, verginin matrahının, intikal eden malların Vergi Usul Kanunu’na göre bulunan değerleri olduğu ilkesi konulduktan sonra; 2. fıkrasında, bentler halinde, intikal edebilecek mallar ile bu malların değerlerinin beyanında esas alınabilecek değerleme ölçüleri sayılmak ve bunların dışında kalanların ise, Vergi Usul Kanunu’nun servetleri değerleme ile ilgili Üçüncü Bölümündeki esaslara göre değerlenmek ve beyannamelerde gösterilmek zorunda oldukları belirtilmek suretiyle, 1. fıkrada yer alan ve verginin matrahını tarif eden, “Vergi Usul Kanunu’na göre bulunan değerleri” ibaresinin, Vergi Usul Kanunu’nun servetleri değerleme ile ilgili Üçüncü Bölümünde yer alan ölçüleri ifade ettiği anlaşılmaktadır. Nitekim; maddenin 4. fıkrasında, idarenin, yukarıdaki esaslara göre beyan edilen bu değerler üzerinden vergiyi beyannamenin verildiği tarihten itibaren en geç onbeş gün içinde tarh edeceği; tarh edilen vergilerin, intikal eden malların Vergi Usul Kanunu’na göre bulunacak değerlere göre ikmal edileceği yolundaki hüküm de bunu doğrulamaktadır.
Verginin tarhı, Vergi Usul Kanunu’nun 20. maddesinde, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar olarak tespit eden muamele olarak tanımlanmıştır. Veraset ve intikal vergisinin matrahı da yukarıda açıklandığı üzere, intikal eden malların Vergi Usul Kanunu’nun servetleri değerleme ile ilgili Üçüncü Bölümünde yer alan ölçülere göre bulunacak değerleridir. Dolayısıyla; veraset yoluyla intikal eden mallar için varislerce, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 10.maddesinin 2. fıkrasında belirtilen değerleme ölçülerinden yararlanılarak bulunan değerlerin beyan edilmesi; vergi dairesince de beyan edilen bu değerlerle, intikal eden malların Vergi Usul Kanunu’nun servetleri değerleme ile ilgili Üçüncü Bölümünde yer alan ölçülere göre hesaplanacak matrah arasında fark bulunması halinde, bu farkın, aynı maddenin 4. fıkrası uyarınca ikmal edilmek üzere tarhiyata konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dava konusu olayda ihtilaf, veraset ve intikal vergisi beyannamesi üzerinden ilk tarhiyat yapıldıktan sonra, beyan edilen şirketlere ait bilançolarda yer alan iktisadi kıymetlerin takdir komisyonunca takdiri sonucunda yapılan tarhiyattan kaynaklanmaktadır. Her ne kadar; takdir komisyonunca matrahın takdirinin Vergi Usul Kanunu’nun servetleri değerleme ile ilgili Üçüncü Bölümündeki esaslara göre belirlenen emsal bedelleri üzerinden yapıldığı görülmekle birlikte; servete dahil olan ve ticari sermayeyi oluşturan unsurlardan emtia, nakil vasıtaları, tesisat, demirbaş ve makineler ile menkul mallar gibi değerlerin ayrı ayrı belirtilmemesi sebebiyle söz konusu değerlerin belirlenmesinde esas alınan emsal bedelin nasıl belirlendiği ve toplam tutarın hangi kalemlere ilişkin olduğu açık değildir. Bu nedenle, uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için, takdir komisyonunca belirlenen matrahın, yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere uygun olup olmadığının saptanması gerekmektedir.
Bu durumda; Mahkemece, uyuşmazlık hakkında, murisin ölüm tarihi itibarıyla çıkarılan bilançoda gösterilen öz sermayeyi oluşturan unsurların değerinin konunun uzmanı bilirkişi marifetiyle tespiti suretiyle, davacıya intikal eden şirket hisseleri oranında takdir komisyonunca takdir edilen bedelin hukuka uygun olup olmadığı yönünden yapılacak incelemeyle ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, kararın özeti bölümünde yazılı gerekçeyle işlemi iptal eden mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.