Danıştay Kararı 7. Daire 2016/5101 E. 2020/4467 K. 06.11.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/5101 E.  ,  2020/4467 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/5101
Karar No : 2020/4467

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) : …Bakanlığı adına
… Müdürlüğü …
VEKİLİ : Av. …

2- (DAVACI) : … Civata Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına tescilli 22/10/2014 tarih ve 100409 sayılı, 08/12/2014 tarih ve 116608 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannameleri muhteviyatı eşya için tahakkuk ettirilerek ödenen gümrük ve katma değer vergilerinin, eşyaya ait faturada gösterilen kıymete göre hesaplanan tutardan fazlasının 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 211. maddesi uyarınca iadesi talebinin reddine dair karara vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali ile fazladan ödenen tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine hükmedilmesi istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Olayda, davacı tarafından ithali gerçekleştirilen eşyanın beyan edilen kıymetinin, İthalatta Gözetim ve Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğde öngörülen birim kıymetin altında olması sebebiyle, gözetim belgesi ibrazı zorunluluğu getirilmiş ise de, sözü edilen Tebliğde belirtilen birim kıymetin, eşyanın, 4458 sayılı Kanun hükümlerine göre belirlenmiş gerçek kıymeti olmaması karşısında, ortada kanunen ödenmemesi gereken bir vergi bulunmadığından, gözetim önlemlerinin yanlış uygulanması suretiyle ödenen verginin iadesi talebiyle yapılan başvurunun reddine dair işlemde isabet bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline, fazladan ödenen vergilerin davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine, bunu aşan faiz istemi yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idarece, davacının kendi iradesiyle bulunduğu beyanı ile bağlı olduğundan tesis edilen işlemin hukuka aykırılık taşımadığı; davacı tarafından, fazladan ödenen tutara, tahsil tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacı tarafından savunma verilmemiş; davalı idarece, istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Mahkemece davacının faiz talebine ilişkin olarak , faizin başlangıç tarihinde vergilerin tahsil tarihinin esas alınması gerektiğinden davacının temyiz isteminin kabulü ile davalının temyiz isteminin ise reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın 125. maddesinin 1. fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, son fıkrasında ise idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde de, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları ile idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türlerinden olduğu hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararının, işlemin iptali ve fazladan ödenen vergilerin davalı idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte iadesine ilişkin hüküm fıkrası, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, sözü geçen hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmamıştır.
Davacının temyiz istemine gelince;
İdareyi, eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü tutan Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrası, yargı yeri kararı uyarınca iadesi gereken bir miktar paranın, idarenin tasarrufunda kalan sürede ilgilisi tarafından tasarruf edilememesinden doğan zararın giderilmesini de kapsadığından, hesaplanacak faizin, yargı kararıyla hatalı olduğu saptanan vergilerin tahsil edildiği tarihten itibaren hesaplanması da anılan hükmün gereğidir.
Bu nedenle faizin başlangıç tarihi olarak tahsil tarihinin esas alınması suretiyle yasal faize hükmedilmesi gerekirken, davalı idareye başvuru tarihinin esas alınması suretiyle faiz isteminin fazlaya ilişkin kısmı yönünden davanın reddedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine, davacının temyiz isteminin ise kabulüne,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, işlemin iptali ve ödenen vergilerin davalı idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte iadesine ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
3. Kararın, redde ilişkin hüküm fıkrasının ise BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine,
6. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Mevzuat hükümleri uyarınca bir malın ithalatında, yerli üreticilerin zarar görmesine sebebiyet verebilecek miktarda artış olup olmadığının belirlenebilmesi için o malın ithal seyrinin izlenmesi amacıyla re’sen veya üreticilerin başvurusu üzerine yapılan inceleme sonucunda o eşya için … Bakanlığı İthalat Gene Müdürlüğünce düzenlenen bir gözetim belgesi ibrazı zorunluluğu getirilmektedir.
Gözetim uygulaması ithalat nedeniyle ilave bir vergisel yükümlülük getirme amacına yönelik veya korunma önlemi niteliğinde bir uygulama değil, ithalatın izlenmesi amacına yönelik bir uygulamadır.
Bu noktada idarenin gözetim uygulamasına tabi eşyaya ilişkin gözetim belgesini ibraz etmeyen ithalatçıyı beyanını gözetim kıymetine yükseltmeye zorlama gibi bir yetkisi bulunmayıp gözetim belgesinin olup olmadığını aramak, bulunmaması halinde ithaline izin vermemekle yetinmesi zorunludur.
Gözetim belgesi alınması gerektiği halde bundan kaçınarak eşyanın kıymetinin yükseltilmesi suretiyle ithalatın gerçekleştirilmesi, mevzuata aykırı olduğu gibi iyiniyet kuralları ile de bağdaşmamaktadır. Buna ilaveten, uygulamada gözetim belgesi alan yükümlüler aleyhine de eşitsiz bir durum oluşmaktadır. İdarenin yükümlüden gözetim belgesi temin etme olanağı da hukuken ve fiilen ortadan kalkmış olacaktır. Bunun sonucunda, ilgili düzenleyici işlem idarece geri alınmış ya da yargı kararıyla iptal edilmiş olmamasına rağmen düzenleyici işlem ile getirilen gözetim uygulaması fiilen askıya alınmış olmaktadır.
Bu durumda belirli bir CIF değerin altında ve belirli miktarların üzerinde ithal edilmek istenmesi halinde gözetim uygulaması kapsamına tabi kılınan eşya için gözetim belgesi almak amacıyla anılan belgeyi vermeye yetkili …Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğüne davacı tarafından başvuruda bulunulup bulunulmadığının, şayet başvuruda bulunulmuş ise buna ilişkin anılan idarece tesis edilen işlemin hukuka uygun olup olmadığı değerlendirilerek fazladan ödendiği ileri sürülen vergilerin 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 211. maddesi uyarınca geri verilip verilemeyeceğinin saptanması suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden davacının temyiz isteminin reddine, davalı idarenin temyiz isteminin ise kabulü ve mahkeme kararının işlemin iptali ve ödenen vergilerin davalı idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte iadesine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği oyu ile, Daire kararına katılmıyorum.