Danıştay Kararı 7. Daire 2016/4288 E. 2020/3864 K. 12.10.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/4288 E.  ,  2020/3864 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/4288
Karar No : 2020/3864

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Yedek Parça İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı adına … Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına tescilli … tarih ve … serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle … tarih ve … sayılı yatırım teşvik belgesi kapsamında destek unsurlarından yararlanılarak ithal edilen eşyanın beş yıllık süre dolmadan satışının yapılması suretiyle teşvik şartlarının ihlal edildiğinden bahisle, eşyanın ithali sırasında alınmayan gümrük vergisi, katma değer vergisi, kaynak kullanımını destekleme fonu ve bu fon payının matraha ilavesi suretiyle ek olarak tahakkuk ettirilen katma değer vergisinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Yatırım teşvik belgesi kapsamında ithal edilen makinelerin 16/06/2009 tarihli fatura ile satıldığının tespit edildiğinden bahisle yapılan ek tahakkuka vaki itirazın reddedildiği, süresi içinde ödeme yapılmaması üzerine ise dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği, 2006/10921 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı’nın 13. maddesinin 1. fıkrasında, yatırım tamamlama vizesi yapılmış teşvik belgesi kapsamındaki makine ve teçhizatın devir, satış, ihraç ve kiralanmasının, söz konusu yatırım mallarının teminini müteakip üç yılı doldurmuş olması halinde serbest olduğu; 2. fıkrasında ise, üç yıllık sürenin doldurulup doldurulmadığına bakılmaksızın, tamamlama vizesi yapılmamış teşvik belgeleri kapsamındaki makine ve teçhizatın satışı, ihracı ve kiralanmasının, Müsteşarlığın iznine tabi olduğunun düzenlendiği; olayda, üç yıllık süre dolmakla birlikte Hazine Müsteşarlığının izninin bulunmadığı, dolayısıyla yatırım teşvik belgesi kapsamında temin edilen eşyanın yaptırım uygulanmadan satılabilmesi için öngörülen şartın gerçekleşmediği anlaşıldığından, makine ve teçhizatın ithali sırasında alınmayan vergilerin tahsili amacıyla tanzim edilen dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Gümrükler Kontrol Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı Yatırım Teşvik Belgesi Kapsamındaki Eşyanın İzinsiz Satılması Hakkında Genelgesi uyarınca yatırım teşvik belgesi kapsamında ithal edilen makinelerin ithal tarihinden itibaren üç yıl geçtikten sonra satıldığı, olayda teşvik şartlarının ihlal edildiğinden söz edilemeyeceği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına tescilli serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle yatırım teşvik belgesi kapsamında destek unsurlarından yaralanılarak ithal edilen eşyanın beş yıllık süre dolmadan 16/06/2009 tarihinde satıldığının tespit edilmesi üzerine teşvik şartlarının ihlal edildiğinden bahisle yapılan ek tahakkuka vaki itiraz reddedilmiş, anılan işleme karşı dava açılmamıştır. Vadesinde ödeme yapılmaması üzerine eşyanın ithali sırasında alınmayan gümrük vergisi, katma değer vergisi, kaynak kullanımını destekleme fonu ve bu fon payının matraha ilavesi suretiyle ek olarak tahakkuk ettirilen katma değer vergisinin tahsili amacıyla dava konusu ödeme emri düzenlenmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olacağı kuralına yer verilmiş; 58. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde ise; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itirazda bulunabileceği hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bir kamu alacağının ödeme emri ile takip edilebilmesi için sözü edilen alacağın kesinleşmesi gerekir. Kamu alacağına karşı tahakkuk aşamasında dava açılmış ve söz konusu davada, tahakkukun kaldırılmasına karar verilmiş olması halinde, ortada tahsili icap eden bir alacak da kalmamış olacağından, aksine bir durumda, yani, tahakkuka karşı dava açılmayarak veya açılmasına karşın davanın reddedilmesi durumunda ise tahakkuk kesinleşmiş olacağından ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davalarda, ödeme emrine konu kamu alacağına karşı tahakkuk aşamasında dava açılıp açılmadığı ve açılmış ise ne şekilde sonuçlandığı hususlarının araştırılması gerekir.
Olayda ise, davacı adına yapılan tahakkuka itiraz edilmesine karşın, itirazın reddine dair işleme karşı dava açılmadığı; dolayısıyla, dava konusu edilmeyen ve vadesinde ödenmediği de anlaşılan vergi ve fonların ödeme emri ile istenebilir hale geldiği tartışmasızdır.
Öte yandan, 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinde ödeme emrine karşı itiraz sebepleri sınırlı olarak sayıldığından ancak tahakkuka karşı açılan davada incelenmesi mümkün olan davacı iddialarının söz konusu itiraz sebepleri arasında yer almadığı da açıktır. Her ne kadar, Mahkemece dava, teşvik belgesi kapsamında temin edilen eşyaya uygulanan muafiyetin devam edip etmediğinin değerlendirilmesi ve davacının itiraz sebeplerinin, 58. madde kapsamında incelenebilir nitelikte olduğunun kabulü suretiyle sonuçlandırılmış ise de; olayda, teşvik kapsamında ithal edilmesi sebebiyle vergiden muaf tutulan ve muafiyeti belirli şartlara bağlanan eşyayı ithal eden davacının söz konusu şartları ihlal edip etmediğinin tespit edilmesini; bir başka ifadeyle, belge nedeniyle muafiyet uygulanan eşyanın satışının mevzuatta öngörülen süre içinde gerçekleşmediğinin iddia edildiği uyuşmazlıkta, ithalat sırasında tahsil edilmeyen vergi ve fon payının istenilebilir hale gelip gelmediğinin saptanmasını; dolayısıyla, muafiyet şartlarının değil, yaptırım uygulanmasını gerektiren koşulların belirlenmesini zorunlu kıldığından, mahkemece yapılan değerlendirmeye katılma olanağı bulunmamaktadır.
Bu bakımdan, tahakkuku davaya konu edilmeyen ve vadesinde ödenmemesi nedeniyle kesinleştiği de anlaşılan amme alacağının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, yukarıda değinilen gerekçeyle davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1…. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … TL maktu harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY
Temyiz başvurusu, davacı adına tescilli 04/04/2006 tarih ve 25161 serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle … tarih ve … sayılı yatırım teşvik belgesi kapsamında destek unsurlarından yararlanılarak ithal edilen eşyanın beş yıllık süre dolmadan satışının yapılması suretiyle teşvik şartlarının ihlal edildiğinden bahisle, eşyanın ithali sırasında alınmayan gümrük vergisi, katma değer vergisi, kaynak kullanımını destekleme fonu ve bu fon payının matraha ilavesi suretiyle ek olarak tahakkuk ettirilen katma değer vergisinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; 58. maddesinde ise, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcunun olmadığı veya kısmen ödediği ya da zaman aşımına uğradığı iddialarıyla, ödeme emrinin iptali istemiyle dava açabileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda; davacı tarafından ileri sürülen iddiaların, 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinde sözü edilen “borcum yoktur” kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususu tartışılmak suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, bu durum irdelenmeden verilen mahkeme kararında hukuksal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının bozulması gerektiği oyu ile Dairemiz kararına katılmıyorum.