Danıştay Kararı 7. Daire 2016/4070 E. 2020/5303 K. 25.12.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/4070 E.  ,  2020/5303 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/4070
Karar No : 2020/5303

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Petrol Ürünleri İnşaat Nakliye Turizm İletişim İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, takdir komisyonu kararına istinaden, 2008 yılının Aralık ayının (2.) dönemi için re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Olayda, dava konusu edilen vergilendirme döneminin 2008 yılına ait olduğu, davacının takdir komisyonuna 27/12/2013 tarihinde sevk edildiği, 07/04/2014 tarih ve 17 sayılı raporun da matrah takdirinde done olarak alındığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesinde düzenlenen, tarhiyatın vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde yapılmasını zorunlu kılan zamanaşımı hükmünü aşmak amacıyla takdire sevk işleminin yapıldığı sonucuna ulaşıldığı, 2008 yılının Aralık dönemine ilişkin vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisine ilişkin ihbarnamenin 16/07/2014 tarihinde muhtar imzası ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca kapıya yapıştırılarak tebliğ edilmesinden sonra 21/11/2014 tarihinde vergi borçlarının kendisine bildirilmesinin istenmesi üzerine tarhiyata ilişkin ihbarname ve tahakkuk fişinin davacıya zamanaşımı süresi dolduktan sonra 29/11/2014 tarihinde tebliğ edilmesi nedeniyle uyuşmazlık konusu verginin tarh zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Tarh zamanaşımı süresinin dolmasından önce takdir komisyonuna başvurulduğu, olayda zamanaşımının bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu tarhiyatın 213 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tebliğ edilmesi gerekirken, vergi ceza ihbarnamelerinin 7201 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak tebliğ edildiği anlaşılmış olup tebligatın usulüne uygun yapılmadığı görüldüğünden tebliğ tarihi olarak davacının tarhiyata ilişkin ihbarname ve tahakkuk fişlerini ıttıla tarihi olan 29/11/2014 tarihinin kabul edilmesi gerekmektedir,
Bu durumda, Mahkemenin takdire sevk işleminin zamanaşımı hükmünü aşmak amacıyla yapıldığı yönündeki değerlendirmesinde isabet bulunmamakla birlikte; 2008 yılına ilişkin olup, 27/12/2013 tarihinde takdire sevk ile duran ve bir yıllık sürenin bitiminden itibaren yeniden işlemeye başlayan kalan 4 günlük süre aşılarak, 29/11/2014 tarihinde tebliğ edilen ihbarnameyle duyurulan vergi ve ceza zamanaşımına uğradığından, temyize konu kararda sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Davacı şirketin 2008 yılında akaryakıt alımında bulunduğu şirketin ilgili dönemde sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediğinin tespit edildiğinden bahisle adı geçen şirketten alınan akaryakıt cinsi eşyanın tecil terkin kapsamındaki özel tüketim vergisi matrah takdiri için sorumlu sıfatıyla davacı şirketin 27/12/2013 tarihinde takdir komisyonuna sevk edildiği, takdir komisyonu kararında … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporu done alınarak 03/07/2014 tarihli takdir komisyonu kararı ile takdir edilen matrah üzerinden cezalı tarhiyat yapılarak 16/07/2014 tarihinde muhtar imzası ile 7201 sayılı Kanun’un 21. maddesi uyarınca kapıya yapıştırılarak tebliğ edildiği, daha sonra 21/11/2014 tarihinde vergi borçlarının kendisine bildirilmesinin istenmesi üzerine tarhiyata ilişkin ihbarname ve tahakkuk fişinin 29/11/2014 tarihinde tebliği üzerine dava konusu işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (B) bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu; 30. maddesinin 1. fıkrasında, re’sen vergi tarhının, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanunî ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh edilmesi olduğu, 2. fıkrasında, sayılan hallerden herhangi birinin bulunması durumunda vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığının kabul edileceği; 31. maddesinin 1. fıkrasında, takdir komisyonunca belli edilen matrah veya matrah kısmının takdir kararına bağlanacağı; 74. maddesinde, takdir komisyonlarının görevlerinin neler olduğu, 75. maddesinin 1. fıkrasında, takdir komisyonunun 74. maddedeki görevleri dolayısıyla bu Kanun’da yazılı inceleme yetkisini haiz olduğu; 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilümum vesikalar ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasiyle ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmiyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, şu kadar ki, ilgilinin kabul etmesi şartıyla, tebliğin daire veya komisyonda yapılmasının mümkün olduğu; 134. maddesinin 1. fıkrasında da, vergi incelemesinde amacın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırarak, tespit etmek ve sağlamak olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un 113. maddesinde zamanaşımı; süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmış, 114. maddesinde ise, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlıyarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı, şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasının, zamanaşımını durduracağı, duran zamanaşımının mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam edeceği; ancak işlemeyen sürenin her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, 213 sayılı Kanun’da, haklarında re’sen tarh sebeplerinden biri bulunan mükelleflerin hangi hallerde 135. maddede sayılan incelemeye yetkili olanlar tarafından incelemeye tabi tutulacakları, hangi hallerde matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilecekleri hususunda herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri karşısında, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde matrahın takdir komisyonu tarafından takdir edilebileceği, takdir komisyonlarının, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırarak tespit etme yetkisine sahip olduğu, zamanaşımı süresi içinde takdire sevk edilmekle işlemekte olan zamanaşımının duracağı ve bu halde işlemeyen zamanaşımı süresinin bir yıldan fazla olamayacağı hususları tartışmasızdır.
Uygulamada yargı yerlerince salt takdir komisyonu kararları esas alınarak yapılan tarhiyatların dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle çoğunlukla kaldırıldığı gerçeği göz önüne alındığında, Kanun’da zamanaşımının işlemeyeceğinin belirtildiği bir yıllık süre içerisinde idare tarafından, vergilendirmede gerçek durumun ortaya konabilmesi ve maddi gerçeğin tereddüte yer bırakmayacak şekilde gün yüzüne çıkartılarak açıklığa kavuşturulması amacıyla konunun ayrıca bir inceleme elemanı marifetiyle incelenmesi noktasında yasal bir engel bulunmamakta olup, idarenin izleyeceği bu yol, bir yandan, tesis edilen işlemlerde yargı kararlarının dikkate alındığını göstermekte, diğer yandan takdire sevk ile zamanaşımının duracağına ilişkin yasal düzenlemenin amacına da uygun düşmektedir. Çünkü, matrah takdiri amacıyla takdir komisyonuna sevk ile işleyen zamanaşımı süresi yasal düzenleme uyarınca durduktan sonra idare tarafından, yine anılan düzenlemeyle belirlenen bir yıllık süre içerisinde, vergilendirmede gerçek durumun esas olduğu ilkesinden hareketle konunun ayrıca inceleme elemanı vasıtasıyla incelenerek gerçek durumun ortaya çıkarılmasının amaçlandığında kuşku bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu tarhiyatın 213 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tebliğ edilmesi gerekirken, vergi ceza ihbarnamelerinin 7201 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak tebliğ edildiği anlaşılmış olup tebligatın usulüne uygun yapılmadığı görüldüğünden tebliğ tarihi olarak davacının tarhiyata ilişkin ihbarname ve tahakkuk fişlerini ıttıla tarihi olan 29/11/2014 tarihinin kabul edilmesi gerekmektedir,
Bu durumda, Mahkemenin takdire sevk işleminin zamanaşımı hükmünü aşmak amacıyla yapıldığı yönündeki değerlendirmesinde isabet bulunmamakla birlikte; 2008 yılına ilişkin olup, 27/12/2013 tarihinde takdire sevk ile duran ve bir yıllık sürenin bitiminden itibaren yeniden işlemeye başlayan kalan 4 günlük süre aşılarak, 29/11/2014 tarihinde tebliğ edilen ihbarnameyle duyurulan vergi ve ceza zamanaşımına uğradığından, temyize konu kararda sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X- KARŞI OY :
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, mahkeme kararının onanması gerektiği oyu ile, karara katılmıyoruz.