Danıştay Kararı 7. Daire 2016/3777 E. 2020/5304 K. 29.12.2020 T.

Danıştay 7. Daire Başkanlığı         2016/3777 E.  ,  2020/5304 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/3777
Karar No : 2020/5304

PTEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Tasfiye Halinde … İnşaat Dünyası Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine ait … plakalı araca ilişkin 2005 yılının Ocak dönemine ait özel tüketim vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi borçlarının şirket ortağı sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin tebliğine rağmen, söz konusu borçların ödenmediğinden bahisle davacının banka hesabına uygulanan e-haciz işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dosyanın incelenmesinden, Tasfiye Halinde … İnşaat Dünyası Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine ait … plakalı aracın, Ocak 2005 döneminde tadilat yapılarak tabi olduğu pozisyonun 87.03 tarife pozisyonuna çevrildiği ve buna ilişkin özel tüketim vergisi beyannamesi verilmediğinden bahisle şirket adına düzenlenen ihbarnamenin 26/03/2008 tarihinde tebliğ edilmesine karşın dava konusu edilmediği, kesinleşen amme alacağı için şirket adına düzenlenerek 05/11/2008 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine karşı da dava açılmadığı, şirketten tahsil imkanı kalmayan amme alacağı için şirket ortağı sıfatıyla davacı adına ödeme emrinin düzenlendiği ve ilanen tebliğ edilmesi üzerine ödeme yapılmaması nedeniyle davacının banka hesabına e-hacizin uygulandığı, olayda, davalı idarece, banka hesabına uygulanan hacze esas olan borcun, davacının ortak sıfatıyla sorumlu olduğu döneme ait olduğu ileri sürülmekte ise de; dosyada bulunan asıl borçlu şirkete ait ortaklar pay defterinden davacının toplam 167 hisseye sahip olduğu ve bunlardan 166 adet hisseyi 31/08/2003 tarihinde …’a ve 1 adet hisseyi de 31/05/2004 tarihinde …’ye devrederek ortaklıktan ayrıldığının görüldüğü, her ne kadar davacının şirket ortaklığından ayrıldığı Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilmemiş ise de, davacının ortaklık pay defterine işlenmekle 31/05/2004 tarihinden itibaren şirketten ayrıldığının kabulü ile bu tarihten sonraki dönemlere ilişkin şirketin vergi borçlarından sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu, Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilmeyen hisse devrinin vergi sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, davacının, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesi uyarınca şirket borçlarından sorumlu olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Tasfiye Halinde … İnşaat Dünyası Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine ait … plakalı araca ilişkin 2005 yılının Ocak dönemine ait özel tüketim vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi borçlarının şirket ortağı sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesi uyarınca düzenlen ödeme emrinin tebliğine rağmen, söz konusu borçların ödenmediğinden bahisle davacının banka hesabına uygulanan e-haciz işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Limited şirketlerin amme borçları” başlıklı 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen ve kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları; aynı Kanun’un mükerrer 35. maddesinde de, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği belirtilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, bir sermaye şirketi olan anonim şirketlerinin kimler tarafından idare ve temsil edilecekleri düzenlenmiş, anılan Kanun’un 312. maddesinin birinci fıkrasında, anonim şirketlerin, esas mukavelesiyle tayin veya umumi heyetçe seçilmiş, en az üç kişiden oluşan bir idare meclisinin bulunacağı öngörüldükten sonra; 317. maddesinde, anonim şirketin idare meclisi tarafından idare ve temsil olunacağı belirtilmiş; aynı Kanun’un 319. maddesinin birinci fıkrasında ise, esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azaları arasında taksim edilebileceğinin ve bunun yönteminin tespit olunabileceği ve idare meclisinin en az bir azasına şirketi temsil selahiyeti verilebileceği; ikinci fıkrasında ise, esas mukavele ile temsil salâhiyetinin idare işlerinin hepsinin veya bazılarının idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakılabilmesi konusunda, umumi heyete veya idare meclisine salâhiyet verilebileceği hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Tüzel kişilerle, küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan kuruluşların vergi ve vergiye bağlı borçlarının bunların mal varlıklarından alınamaması sebebiyle kanuni temsilcilerin mal varlıklarına müracaat edilebilmesi için; öncelikle, tüzel kişiliğin üzerine düşen ödevleri yerine getirmekle sorumlu olan kanuni temsilcilerin, bu sorumluluklarını yerine getirmemeleri nedeniyle tahsili gereken bir kamu alacağının olması; söz konusu kamu alacağı nedeniyle, asıl borçlu olan temsil edilenin takip edilmesi, varsa, menkul ve gayrimenkul mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi ve buna rağmen kamu alacağının kısmen veya tamamen tahsil edilememesi durumunda, kanuni temsilcilerin takip edilmesi gerekmekte ise de; idarece yapılan araştırma sonucu, asıl borçlunun kamu alacağını karşılayacak herhangi bir mal varlığının bulunmadığının anlaşılması halinde, kanuni temsilcilerin mal varlıklarına müracaat edilebileceğinde kuşku yoktur.
Öte yandan, alacağın anonim şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kısmı için vergi borcunun doğduğu dönemdeki kanuni temsilcilerin belirlenerek, bunlar adına ödeme emri düzenlenmesi, kanuni temsilcilerin vergisel sorumluluğuna dair müessesenin gereğidir.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu e-haciz işlemine dayanak alınan ödeme emri, limited şirket ortaklarını, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ödenmesinden doğrudan doğruya ve hisseleri oranında sorumlu tutan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesi uyarınca düzenlenmiş ise de, olayda asıl borçlu şirket, limited değil; anonim şirket olduğundan davacının takibinin bu madde uyarınca yapılmasına kanunen olanak bulunmadığı gibi, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre anonim şirketlerde temsil yetkisinin yönetim kurulunda olduğu, kamu alacağının anonim şirket şeklinde örgütlenmiş tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde, esas sözleşmede aksi öngörülmemişse temsil ve ilzama yetkisi bulunan, bir başka ifadeyle kanuni temsilci konumundaki yönetim kurulu üyelerinden takip ve tahsili cihetine gidilmesi gerekmekte olup, anonim şirket ortaklarının sorumluluğunu doğuracak şekilde “ortak” sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlen ödeme emrinin tebliğine rağmen, söz konusu borçların ödenmemesi üzerine davacının banka hesabına uygulanan e-haciz işleminde hukuka uyarlık bulunmadığından, dava konusu işlemi iptal eden mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.